Başbakan Binali Yıldırım ile bir hafta içerisinde ikinci kez bir araya gelme şansı buldum. Geçen çarşamba günü önce Iğdır'daki mitingi takip ettim. Daha sonra da Elazığ'dan Ülke tv, Kanal 7 ortak kayıyınını yaptık. Dün de Çankaya Köşkü'nde sağ olsun bizleri öğle yemeğinde misafir etti.

Yemek öncesinde, 16 Nisan Referandumu ile ilgili sorularımıza içtenlikle cevaplar verdi, Başbakan.

Size o görüşmenin bir kısmını aktarmak istiyorum.

Mesela Başbakan'a “Kararsızların oranı yüzde 13 civarında ve İstanbul'da kararsız oyları fazla deniyor, anketler yayınlanıyor ne diyorsunuz” diye soruldu.

Binali beyin cevabı, “20 gün içerisinde vatandaşların kararında kesin sonuç çıkacak. Biz kampanya yapıyoruz. Anketlerle ilgilenmiyoruz” oldu.

Başbakan Binali Yıldırım, referandum ile ilgili olarak, “Doğrusunu isterseniz ben kritik bir durum görmüyorum. Rahat bir şekilde evet ile sonuçlanacağına inanıyorum” dedi.

“Bizim amacımız daha fazla vatandaşı ikna etmek, evet oylarının oranını yükseltmek” diye ilave etti.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun baştan sona yalanlarla dolu bir kampanya yürüttüğüne dikkat çeken Başbakan Yıldırım, “Neresini düzelteyim ki” diye başlayan ama Kılıçdaroğlu'nun yalanlarına ilişkin cevaplarıyla devam etti sohbetimiz.

“Kılıçdaroğlu kim bakan kim doktor olacak bir kişi karar verecek diyor. Hayyealessela yani... Laf olsun torba dolsun yani. Umitsizlik vermekle, karamsarlık pompalamakla memlekete hizmet edilmez. Yalan söylüyor, suç işliyor.”

Bu arada referendum kampanyasının başladığı ilk günlerde MHP ile Ak Parti'nin birlikte bir program yapması da gündeme gelmişti. Başbakan Yıldırım, böyle bir programın olmayacağıını, iki partinin de ayrı ayrı evet için kampanya yapacağını söyledi.

Bir ara konu temsilde adaletsizliğin önünü açacak yüzde 10 barajına geldi.

Başbakan şunları söyledi:

“Yüzde 10 barajını, yeni sistemde konuşabiliriz. Baraj esnetilebilir. Partilerle konuşmak gerekir.

Seçim Kanunu'nu, Siyasi Partiler Kanunu'nu oturur konuşuruz. Bu, anayasa değişikliği gerektiren bir durum değil. Oturup düzeltilir, düzeltilmelidir de... Tam da yeni sistem devreye girdikten sonra konuşulabilecek şeyler bunlar. Çünkü bu sistem temsilde adaleti getiriyor. Sandıkta iktidar oluştuğu için barajı yüksek tutarak istikrarı korumak amacı vardı. Yeni sistemde bir takım barajlarla istikrarı garanti altına almak gerekmiyor.

Temsilde adalet deniyor. Baraj yüksek olunca temsilde adalet olmuyor deniyordu. Şimdi yeni sistemde oturup konuşulabilir bir durum.

Biz Ak Parti olarak bunu konuşmaya açığız... Makul bir konuda uzlaşırsak değişikliği de yaparız.

Hemen 16 Nisan'dan sonra oturup konuşalım.”

Başbakan'a, “Sizin bir hazırlığınız var mı? Bir model öneriniz var mı” diye de soruldu.

“Bizim kafamızda modeller var. Ama muhataplarımızla konuşmadan bizim açıklamamız nezaketen uygun olmaz” dedi.

Çankaya Köşkü'ndeki toplantıda idam da gündeme geldi.

Başbakan Binali Yıldırım, idam talebinin toplumdan geldiğini, CHP'nin idam konusunda samimi olmadığını söyledi, “Mutlak bir mutabakat olursa elle gelen düğün bayram” dedi.

Batı'nın son dönemde Türkiye'ye yönelik eylem ve söylemlerine konu gelince,

Avrupa Birliği ülkelerinin referendum sürecinin tarafı olduğunu, Türkiye'nin bunu asla kabul etmeyeceğini belirten Yıldırım, “Hayır kampanyasında yer alıyorlar, taraf oluyorlar bu kabuledilemez bir şey” diye konuştu.

Ancak Yıldırım, Avrupa'yı toptancı bir yaklaşımla değerlendirmenin de yanlış olduğunu söyledi. “Irkçı, milliyetçi partiler kampanya yürütüyorlar. Tüm Avurupa ülkelerini kast edersek hata etmiş oluruz” dedi.

Başbakan Binalı Yıldırım'a hafta sonunda Antalya'da 15 Temmuz şehitlerinin aileleriyle birlikte olduğumu ve onların bir talebinin bulunduğunu söyledim. O talebin de, FETÖ'cü darbecilerin mahkemeye takım elbise ile getirilmemesi olduğuydu.

Başbakan bu meseleyi şöyle değerlendirdi:

“Doğrusu buna benzer şikayetler bana da geldi. Türkiye bir hukuk devleti, hukukun içinde yargılamayı yapmak gerekir. Amerika'nın Guantanamo hadisesi var biliyorsunuz. Bugün hala konuşuluyor. Duygusal olarak vatandaşlarımızın beklentilerini karşılamak iyi olabilir ama mahkum elbisesine zorlamak ne kadar hukuki bilemiyorum... Bana da doğru gelmiyor.

Neticede hesabını verecekler. Hukuk yoluyla değil, intikamla cezalandırmak olmaz. Biz hukuk devletindeyiz cezaları hukuk yoluyla verilecek.

Aslolan adaletin tecelli etmesi ve şehitlerimizin kanının yerde kalmamasıdır.”