Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer Berkün

Seçmen Kütüğü ve Listeleri Üzerinde İşlenen Suçlar

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un “Seçim Suçları ve Cezalar” başlıklı 7. bölümünde yer alan 133 ila 172. maddelerde; seçim öncesi, seçim süreci ve sonrasında işlenen bazı fiiller yönünden ceza sorumluluğu öngörülmüştür. Bu yazıda, seçmen kütüğünün ve listelerinin hazırlanması ve düzenlenmesi sırasında işlenen bazı suçlar ve bu suçları birbirinden ayıran unsurlar incelenecektir.

298 sayılı Kanunun;

- “Tanımlar” başlıklı 28. maddesinin B bölümünün 1. bendine göre; seçmen olan vatandaşları tek olarak tanımlayan ve seçmenin oturduğu yeri belirleyen bilgileri kapsayan bilgisayar ortamına “Seçmen Kütüğü” denir.

- “Kütüğe yazılma esasları” başlıklı 34. maddesinin 2. fıkrasına göre; seçmen kütüğünde seçmenin adı, soyadı, baba adı, ana adı, doğum yılı, doğduğu ilçe adı, oturduğu yer adresi bulunması esastır.

- “Genel yazım ve denetleme” başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre; seçmen kütüğü, adres kayıt sistemindeki bilgiler esas alınarak her yıl güncelleştirilerek oluşturulur.

- “Sandık seçmen listesi” başlıklı 43. maddesine göre; seçmen kütüğünde yazılı adreslerine göre, aynı sandık bölgesinde oturan, seçmen kütüğünde yazılı seçmenleri, seçmen kütüğü numarası, adı, soyadı, ana ve baba adı, doğum yılı, doğum yeri, adresinin yazılı olduğu ve soyadı alfabe sırasına göre sıralanmış listeye “Sandık Seçmen Listesi” denir.

Yukarıda yer verilen madde hükümlerinden anlaşılacağı üzere; seçmenin ikamet adresinin güncel ve doğru olması, seçmen kütüğünün ve sandık seçmen listesinin hazırlanmasında ve düzenlenmesinde zorunludur. Seçmenlerin adresleri, diğer kişisel bilgileri ve seçmen yeterliği gibi verilerin kasten veya bazı hallerde taksirle eksik veya yanlış kaydedilmesi, 298 sayılı Kanunda suç olarak düzenlenmiştir.

1) Ceza Sorumluluğunun Tespitinde Seçmen Kütüğü ve Sandık Seçmen Listeleri Hakkında Ortak Hükümler

298 sayılı Kanunun “Seçmen listeleri üzerinde işlenen suçlar” başlıklı 146. maddesine göre; “141, 142, 143 ve 144 üncü maddelerde yazılı fiiller seçmen kütüğünün düzenlenmesinden sonra sandık bölgelerine göre düzenlenecek olan sandık seçmen listeleri ile Yüksek Seçim Kurulunca düzenlenmesine karar verilecek diğer listeler üzerinde işlendiği takdirde sözü geçen maddelerde yazılı cezalar verilir”.

298 sayılı Kanunun 141 ila 144. maddelerinde ise sırasıyla; seçmen kütüğünün düzenlenmesi, kütük düzenlemekle görevli olanların suçları, seçmen yeterliği olmayanların seçmen kütüğüne kaydı ve seçmen kütüğüne birden fazla kayıt düzenlemelerine yer verilmiştir. Dolayısıyla; Kanunun 141 ila 144. maddelerinde düzenlenen fiillerin sandık seçmen listeleri ve YSK tarafından düzenlenmesine karar verilen diğer listeler üzerinde işlenmesi halinde de, fiilin niteliğine göre Kanunun 141 ila 144. maddeleri uyarınca cezaya hükmedilecektir.

2) Seçmen Kayıtlarında Usulsüzlük

298 sayılı Kanunun “Kütük düzenlemekle görevli olanların suçları” başlıklı 142. maddesine göre;

“Seçmen kütüğüne yazılmak hakkı olmayan bir seçmeni yazan veya yazılmak hakkı olan bir seçmeni yazmayan veya kütüğe yazılmış olup da silinmesi gereken seçmenin adını silmeyen veya silinmemesi gerektiği halde o seçmenin adını silenler bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Eğer bu fiiller kayıtsızlık ve görevde gereken dikkat ve itinanın gösterilmemesinden ileri gelmiş ise üç aydan altı aya kadar hapis cezası verilir”.

Bu maddede düzenlenen suç tipi seçimlik hareketli olup, bu fiillerden birisinin işlenmesi suçun oluşması için yeterlidir. Maddenin 1. fıkrasında suçun kasten işlenmesi, 2. fıkrasında ise ihmali suretle işlenmesi düzenlenmiştir.

298 sayılı Kanun m.142 ve 146’nın birlikte değerlendirilmesinden; sandık seçmen listelerinde seçmenin ikamet ettiği adresin esas alındığı, seçmen hangi adreste ikamet ediyorsa o bölgede yazıldığı sandıkta oy kullanabileceği, ikamet adresinin kasten veya taksirle hatalı kaydedildiği hallerde 298 sayılı Kanun m.146’nın atfıyla m.142’de düzenlenen suçun oluşacağı anlaşılmaktadır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 30.04.2013 tarihli, 2012/7925 E. ve 2013/6968 K. sayılı kararında;

“…olay tarihinde köy muhtarı olan sanığın, 2004 yılı içerisinde yapılan yerel seçimler öncesinde köyde ikamet etmedikleri halde bazı kişileri köyde ikamet ediyormuş gibi göstererek bu kişilere ait sahte ikametgah ilmühaberi ve seçmen kayıt formları düzenleyerek ilçe seçim kurulu başkanlığına teslim etmesinden ibaret eyleminin 298 sayılı Yasanın 142/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu…”

Belirtilmiştir.

Bu nedenle; bir seçmenin ikamet kaydının, ikamet ettiği yer dışında başka bir yere kaydedilmesi halinde ceza sorumluluğu gündeme gelecektir ki, bu fiil kamuoyunda “seçmen taşıma” olarak bilinmektedir.

3) Seçmen Yeterliğine İlişkin Kayıtlarda Usulsüzlük

298 sayılı Kanun m.143/1’de seçme yeterliği bulunmadığı halde kendisini veya bu yeterliği olmayan bir başkasını her ne suretle olursa olsun seçmen kütüğüne kaydettiren veya bu şekilde kaydedilmiş olanların seçmen kütüğünden silinmesine aynı şekilde mani olan veya seçme yeterliği bulunan birinin aynı fiil ve hareketlerle seçmen kütüğünden silinmesine sebep olanların ceza sorumluluğu öngörülmüş, maddenin ikinci fıkrasında ise bu fiillerin cebir veya tehdit veya şiddet veya nüfuz veya tesir icrası suretiyle yapılması daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir.

298 sayılı Kanun m.6 uyarınca kural olarak onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halk oylamasına katılma hakkına sahip olmakla birlikte; Kanunun 7. maddesi uyarınca silah altında bulunan erlerin, onbaşıların ve kıta çavuşlarının, askeri öğrencilerin ve cezaevlerinde hükümlü olarak bulunanların oy kullanmaları mümkün olmadığı gibi, Kanunun 8. maddesinde kısıtlıların ve kamu hizmetinden yasaklıların “seçmen” olamayacakları düzenlenmiştir. Dolayısıyla; onsekiz yaşından küçüklerin, kısıtlıların ve kamu hizmetinden yasaklı olanların seçmen kütüğüne veya sandık seçmen listesine veya YSK tarafından düzenlenmesi öngörülen diğer listelere, silah altında bulunan erlerin, onbaşıların ve kıta çavuşlarının, askeri öğrencilerin ve cezaevinde bulunan hükümlülerin ise sandık seçmen listelerine yazılması halinde, 298 sayılı Kanun m.143 uyarınca ceza sorumluluğu doğacaktır. Ceza sorumluluğu, seçmen yeterliliğine sahip olanların kaydının silinmesi halinde de geçerli olacaktır.

4) Seçmen Kütüğünde ve Listelerinde Sahtecilik

298 sayılı Kanunun “Seçmen kütüğü, seçmen listeleri ve diğer belgeler üzerinde işlenen suçlar” başlıklı 148. maddesine göre;

“Tamamen veya kısmen sahte seçmen kütüğü veya seçmen listesi tanzim eden veya bozan veya çalan veya yok eden kimse hakkında Türk Ceza Kanunu’nun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Seçmen kütüğü veya seçmen listelerine ait vesikaları çalan veya bozan veya yok eden veya tahrip eden kimseye de aynı ceza verilir.

Oy hakkının kullanılmasına engel olmak maksadıyla seçmenlerin kimliklerini ispata yarayan herhangi bir belge üzerinde yukarıdaki fıkrada yazılı fiilleri işleyenler veya bu belgeleri saklayanlar altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Seçmen, kimliğini ispat ederek oyunu kullandığı takdirde, yukarıdaki fıkrada yazılı ceza yarısına kadar indirilir”.

Maddenin 1. fıkrasına göre ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, seçmen kütüğünün veya listesinin kısmen veya tümü ile sahte şekilde düzenlenmesi veya bozulması veya yok edilmesi gerekir. Bu suç, yukarıda “seçmen taşıma” olarak adlandırılan fiilden farklıdır. Çünkü 298 sayılı Kanun m.142 ve 146’da; seçmenin ikamet adresinin, gerçekte ikamet ettiği yerden farklı bir yere taşınması ve kayıtların bu şekilde değiştirilmesi vardır ki, burada görünürde sahtelik yoktur. Oysa 298 sayılı Kanun m.198’de; kamuoyunda “hayali seçmen” olarak tabir edilen, gerçekte var olmayan seçmenlerin kaydının yapılması sözkonusudur. Nitekim bu husus, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 27.06.2001 tarihli, 2000/20467 E. ve 2001/12318 K. sayılı kararına konu olmuş ve Yüksek Mahkeme “Sanıkların gerçekte var olmayan kimseleri seçmen kütüğüne yazdıkları iddia edildiği, bu hali ile eylemlerinin kısmen sahte seçmen kütüğü düzenlemek suçunu oluşturabileceği” şeklinde karar vermiştir.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 04.05.2016 tarihli, 2015/8584 E. ve 2016/17261 K. sayılı kararında;

Sanık ... adres değişikliğine dair ‘...’ olarak adlandırılan belgeye kendisi ve eşinin kimlik bilgilerini yazarak ilgili mahalle muhtarının onayını aldıktan sonra sanık ... ile birlikte forma kendisiyle ikamet etmeyen ve reşit olan dört çocuğunun kimlik bilgilerini de ekleyip Nüfus Müdürlüğü'ne ibraz ederek bu kişilerin de seçmen listesine girmelerini sağladıkları”

Olayı, 298 sayılı Kanun m.148 kapsamında değerlendirmiştir. Karara konu olayda sorun; sanığın kendi ikamet adresinin değişmesi değil, kendisi ile birlikte ikamet etmeyen, yani ikametleri sanığın bulunduğu yere fiili olarak taşınmayan çocukların da forma eklenmesidir. Çünkü sanığın bu fiili; ikamet kaydı fiilen başka yerde olan çocuklarını, kendi ikametinin bulunduğu yer seçmen listesine kaydettirerek, o bölgede kayden var olmayan çocuklarının seçmen listesine girmesini sağlayarak sahtecilik suçunu işlemesi anlamına gelmektedir. Sanığın çocukları gerçekte başka bir yerde ikamet etmelerine rağmen, ikamet adresleri sanığın bulunduğu yere taşınsa idi, bu durumda 298 sayılı Kanun m.146’nın atfıyla 142. madde yönünden ceza sorumluluğu gündeme gelecek idi.

Sonuç olarak; ikamet adresini, ikamet ettiği yer dışında başka bir yere aldırarak, o yerin seçmen listesine girilmesi halinde 298 sayılı Kanun m.146’nın atfıyla m.142, ikametini taşımamasına rağmen sahte kayıtla başka bir bölgede seçmen listesine kayıt yapılması halinde ise 298 sayılı Kanun m.148 uygulanacaktır. Kısaca; m.142/1, gerçekte olup, adresi taşınan, fakat kendisi taşındığı adreste bulunmayan kişiyi, m.148/1 ise, gerçekte adresi taşınmayıp veya hiç olmayıp “hayali” olarak seçmen kütüğüne ve listesine kaydedilenleri kapsar.