17 Şubat 2015

Prekarya’nın çekim gücü

Küçük insanların attıkları her adım, devlerin sermaye değirmenine su taşıyor

Yaşadığımız teknolojik dönüşümün vardığı boyutlara örnek olarak, Apple 2014 yılının son çeyreğindeki karını rekor kırarak 18 milyar dolar olarak açıkladı. Bu karın büyük bir bölümü ise tek bir telefonun (Iphone 6) satışından geldi. Bu internet teknolojilerinin sağladığı ivmenin küçük bir göstergesi.

Yaşları son 10-15 yıl içine sığan Google, Facebook, Amazon, Apple gibi dev şirketler, yerel ve küçük olanın yıkımı pahasına bugünkü büyüklüklerine eriştiler. Milyonlarca insanın hayatı bu dev şirketlerin hayatına bağlanmış durumda. Küçük insanların attıkları her adım, devlerin sermaye değirmenine su taşıyor.  Nasıl çalışmamız gerektiğini onlar dikte ediyorlar. Google’ın sağladığı platform internete bağımlı hale gelmiş bir ticaretin başarısına ya da başarısızlığına karar vermekte. Evet kararlarımızda özgürüz, ama onların koyduğu kuralların uzağında bir hayat da kalmadı artık. Onların attığı taşı çıkarmak için milyonlarca insan çabalıyoruz.

Bu yeni bir durum değil. İnsanlık bu ekonomik kurulumla en az 200 yıldır karşı karşıya. İçerikte değişen bir şey yok, sadece nicelikler değişiyor. Apple, Amazon, Google, Facebook yasal kurumlardır. Kuralına göre oynuyorlar, ama kuralları da büyük ölçüde onlar belirliyor.

Serbest ticareti mumla arar olduk. Adam Smith’in rüyası çoktandır çöpe atıldı. Kurallarını kurucularının koyduğu dev  sanal platformlarda bilişimsel bilgiye ulaşabilmiş olanların başarılı olduğu paralel pazar egemenlikleri çağına girdik.

İnternetin ve bilgi teknolojilerinin yarattığı dinamik, toplumların çeşitli katmanlarında yeni hasarlar (belki dönüşüm) ve aynı zamanda da ekonomik bir yıkımın potansiyelini de içinde taşıyor. Yeniyi yapmak için eskinin yıkılması, eskisinden de çok büyük boyutlarda ekonomik yapıların yok edilmesini gerektiriyor.

İşgücünün altındaki toprak eskisine göre çok daha kaygan. Ortaya çıkan dönüşüm Batı’nın tüm toplumsal dengelerini bozuyor ve yeniden oluşturuyor. Teknolojik gelişmeler her zaman emek gücünden başka satacak bir şeyi olmayanları vururken, bilgi teknolojisinin vardığı bugünkü düzeyde orta sınıflar da nasibini almaktalar, hatta yıkım yer yer bu teknolojileri iyi bilen insanları da kapsamakta.

Ekonomik rasyonelleşme görece düşük kalifikasyonlara sahip olanları zaten sistem dışına çekmekteydi. Ancak artık kalifiye olanlar bile bu kez yepyeni yazılımlar tarafından sistem dışına doğru çekilebiliyor. Bilişim dünyasının içinde sapasağlam duruyor gibiyseniz bile yarın bir algoritmanın gazabına uğrayıp işsiz kalabilirsiniz.

Pazar büyümesinin en önemli kaynaklarından biri olan ve talep genişlemesini sağlayan nüfus artışı gelişmiş kapitalist ülkelerde durduğu için, sermaye birikimi habire gerçek dışı, fiktif bir servet birikimi, yani pazar değeri arttırılan varlıklar ile sağlanabiliyor. Ama bu da yetmiyor. Yeni reel ekonomik genişleme olmadığı ya da yavaş kaldığı için bilgi teknolojisi devlerinin attığı her adım işsizler ordusuna yeni işsİzler eklemeye devam ediyor. Bu kesimlerde prekarya adı verilen, yani güvencesiz çalışma ortamlarında yaşamak zorunda kalan yeni bir sınıfın oluştuğuna tanık oluyoruz.

Çalışan sınıfların sahip oldukları yetenekler bugünden yarına geçersiz ve değersiz hale gelebiliyor. Kazananların kaybedenlerden daha çok sayıda olmasıyla kendimizi avutmak güzel olurdu, ya da kaybedenlerin sayıca azlığını ileri sürebilirdik. Ama ne yazık ki, dünya ölçeğinde kaybedenlerin ağırlığı artıyor.

Hızlı teknolojik gelişmeler karşısında çağına tutunamayan insanların büyüttüğü prekarya, toplumun çok önemli bir katmanı haline gelirken, teknolojik derinleşme ile hız kazanan servet birikimi her geçen gün daha da dar bir toplum kesiminin hesabına yazılıyor.

Orta sınıfların artan bir oranda bilişimsel gelişmeler karşısında çaresizliği kapitalizm için en önemli tehditlerden birini oluşturmakta. Çünkü sistemi ayakta tutanlar, yani iktidarların bel bağladığı orta sınıflar çöktüğü zaman sistemin de ayakta kalması mümkün değil.

Bir kutupta prekaryanın çekim gücü, diğer kutupta da servetlerin gittikçe en üst sınıflarda yoğunlaşma eğilimi sonucu beliren orta sınıfların çöküşü sistemin belkemiğine yönelen bir sorundur. Alt sınıfların varlığına rağmen neoliberal olarak adlandırılan sermaye birikiminin hala sürdürülüyor olması, altta kalanların demokratik seçim sisteminde kurulumu değiştirebilecek güce ve yaygınlığa erişememiş olmalarındandır.  

Yazarın Diğer Yazıları

Petrol fiyatları ve ekonomik kriz

Politik güç savaşları ve devletlerin çıkar çatışmaları bizi krizin kıyılarına atıyor

Troyka’ya başkaldırmak

Şişirilen servet ve para piyasaları üzerinden bir ülkenin nasıl iflasın eşiğine getirildiğini gözlemliyoruz

Syriza’nın tanrılarla savaşı

Parayı yönetenler ekonomik ve toplumsal hayatı, işçi haklarından şehirlerde ve köylerde nasıl yaşanacağına kadar herşeyi belirlemeye başladı