20 Ekim 2020 00:09

Popülizmin küresel yükselişi üzerine

asker postalı

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Latin Amerika siyaseti ile Türkiye siyaseti arasındaki farklı dönemlerde yaşanan paralellikler, hep ilgimi çekmiştir.(*)

Örneğin Türkiye’de büyük bir yapısal değişikliğin ardından gelen 12 Eylül darbesi, birebir Latin Amerika’da hayata geçirilen Kondor planının, yani Brezilya ve Şili askeri darbelerinin kopyasıydı. Daha önceki klasik darbelerden fark, bunun klasik bir darbe olmanın yanında, ekonomik ve siyasal yapıyı dönüştürmeyi hedef almasıydı. Örneğin, Brezilya cuntası gibi Evren cuntası da bütün siyasi partileri kapatacaktı. Öte yandan Şili cuntası gibi radikal neoliberal politikaları hayata geçirecekti.

Ama bunun temelleri, yani askerin ’60’lı yılların ortasında aynı zamanda ekonomik bir aktör olarak sahneye çıkmasını, en erken fark edenlerden biri ANT Dergisinin Editörü Doğan Özgüden olacaktı.

 Popülizm, askeri darbeler, ekonomi politikalarındaki benzerlikler yanında, Latin Amerika solu da, Türkiye solunda, Sovyetik ve Maoist sol yanında, kafası yatmayanlara bir alternatif sunmuştur.

Bir dönem Küba devrimi ile başlayan silahlı mücadele önceliği, ’68 ve ’78 kuşağı açısından çekici olmuştur.

’89 sonrası farklı eğilimler arasında bir ortak parti geliştirme projesi de hayata geçirilmeye çalışılmıştır.

Brezilya İşçi Partisi iktidar olurken, bizde sol partilerin aldığı oy oranları hüzün vermiştir.

Bence böylesi bir sözde birlik yapısı yerine, tarihi geçmişi olan siyasetlerin bağımsız yapılanmalarını, yeni dönemin koşulları altında yasallaştırması daha gerçekçi bir tavır olmuştur.

Şu sıralar elimde, Sydney ve Stockholm Üniversiteleri arasındaki işbirliğinin ürünü olarak niteleyebileceğim, Avustralyalı Benjamin Moffitt’in “Popülizmin Küresel Yükselişi” başlıklı kitabı var. (İletişim Yayınları 2020). Alt başlık ise, “Performans, Siyasi Üslup ve Temsil”.

Kitap, AKP’nin ve elbette daha önemlisi RTE’nin 2002 sonrası başarısının da ipuçlarını veriyor. Ancak, Moffitt, bu deneyimi, dünyada yükselen popülizmin örnekleri arasında saymıyor. Belki, siyasal İslam başlığı altında katagorize ettiği için. Ama örneğin, AB içinde yükselen Polonya, Macaristan, Avusturya’da yükselen popülizm de bu kapsamda ele alınmıyor.

Benim açıdan popülizm, çok farklı deneyimleri bir araya getiren. Bir yanıyla ele tutulması zor, muğlak ve kaygan bir kavram.

Özellikle Latin Amerika’da yükselen Bolivya ve Venezuela meydan okumasının “sol popülizm” altında kategorize edilmesi.

Bu biraz da etkileri bize de uzanan Amerikan siyaset biliminin yaklaşımının sonucu. Nasıl soğuk savaş yıllarında komünist deneyim ile faşist/Nazi deneyimlerinin totalitarizm kavramı altında aynı çuvala doldurulması gibi.

Liberal ve sivil toplumcu bakış açısından bu bir bakıma doğal.

Trump’ından RTE’sine, Fujimori’sinden Berlusconi’sine, Orban’ından Duda’sına, Zuma’sından RTE’sine benzer siyasi üslupları, siyasi elit karşısında “halk” a başvurmaları, kaba tavırları, kriz ve çöküş paranoyası yaratmadan “kurtarıcı” rolüne sıçramayı, medyanın kontrol altına alınmasını, “halkın” hazır kıtaya dönüştürülmesini, bütün bu olguların çözümlemesini Moffitt’ın kitabında bulabiliyoruz.

1992 yılında, klasik partilerden bunalan Peru halkının, ANAP, AKP benzeri bir siyasal parti oluşturan Fujimori’nin, “parlamenter darbe”sinden sonra Lima’daydım.

Orada gördüklerime, birkaç yıl sonra Türkiye’de tanık olacaktım. Kirli savaştan, bir gazeteyi 600 bin Peru soluna (lirası) satın almaya kadar. Fujimori’nin Yeni solu gibi biz de ülkede Yeni TL’ye tanık olacaktık. (Şimdi Peru solu 2.45 İsveç kronuna denk geliyor. TL ise İsveç kronu ile başa baş oldu bugünki rayiç ile, yani 1.11 kron!)

Fujimori döneminde CIA ile iş birliği sonucu yakalanan Aydınlık Yol Lideri Abimiel Guzman 1992’den beri hapiste.  Türkiye ile fark: Fujimori insan hakları ihlalleri, rüşvet ve irtikap suçlamalarından dolayı 25 yıla mahkum oldu. İnterpol red code’u  kapsamında 2007 yılında Şili’de tutuklandı ve Peru’ya iade olundu. 2017 aralığında yeni başkan Kuczynski, sağlık nedeniyle onu affetti ise de, Peru Yüksek Mahkemesi bu affı yasa dışı bulup bozdu.  Kızı siyasete soyunup, başkan adayı olduysa da başaramadı.

(*) Bu konuda bak:  Ragıp Zarakolu (derl.) Latin Amerika’da Militarizm, Devlet ve Demokrasi, Dünya Sorunları Dizisi 2, 1985 Alan Yayıncılık.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...