Popstar mı, topstar mı?..

A -
A +

Ben; pantolonlu Arda'yı hiç sevmiyorum... Bana şortlusu, formalısı, ayağında altı adet tırpanı olan futbol ayakkabılısı gerek.
Bana; o Bayrampaşalı top toplayan çocuk gerek... Bana o utangaç, mahcup, kale arkasından hayran hayran Hagi'ye bakan adamı bulup getirecek yok mu?
Pantolonu giyip, arkasındaki çatala, kimden aldıysa ki o da suçludur; bir silah sokuşturup hastane basan adamdan nefret ediyorum...
Topa vurmayı bıraktı, adam vurmaya kalkıyor şimdilerde...
Onu tanıyamıyorum ama aynaya küsmüş olsa gerek ki bir baksa o bile kendini tanıyamayacak.
Bipolar desem değil, psikonevrotik belirtileri oluştu o sevecen mahalle kenarı çocuğunun...
Sınıf atlamayı sindiremedi herhalde...
Ya da sınıfı atladığını zannetme nedeni aşırı pompaların oluşturduğu öz güvendir…
Kramponları birkaç sınıf birden geçti ama aklı ve hayatını yaşama biçimi ikmale kaldı gibi… Hepimizin Arda'sı iken, birden bire kimsenin Arda'sı olamadığı yere ulaştı...
Bir popstar olsa bütün yapması gereken abuk yaşam biçimini; bir topstarın yapmasını nasıl olup da yadırgamayalım...
On yılda gelebildiği yerden bir yılda nasıl da tepetaklak ve uçurumdan yuvarlanır gibi düştüğünü ve dibe gittiğini nasıl da görmüyor olabilir acaba?
Şortunu giy Arda!
Pantolonunla yaptıklarını bize unutturamazsın ama belki kendini kurtarabilirsin…

Kimin kafası daha karışık?
Elinde sol önde oynatabileceği iki adamın var...
İster Barış Alıcı, ister Mathieu Valbuena...
Peki, o zaman iki sol bek savunmacıyı koyup nöbetleşe hücuma çıkacak bir kanat oyuncusu uydurmaya çalışmanın mantığını üç gündür çözemiyorum...
Desem ki Robinho'dan çok çekindi ve onu kademeli durdurmaya çalıştı; o zaman 30. dakikada kanat değiştiriverince Robinho, nasıl olup da taca çıkardı kendini...
Kimyaları bozulmuş bir teknik kadro ve sportif direktör artık hezeyanlar içinde ve panik kararlar alıyor desem haksızlık etmiş olur muyum?
Ya sağlıksız müdahaleler var Cocu'ya, ya da müdahale yoksa acilen müdahale edilmeli Hollandalıya… Hatalar tahammül sınırlarını zorluyor çünkü…

POST-IT
Beşiktaş son üç sezondur belki de ilk defa 35 top kaybı ile oynadı...
Bunun nedeni bana göre son bir aydır 'çok konuşup az iş yapan' yetkililer silsilesidir…
Takımla ilgilenmeyi bırakıp çevreyle ilgilenme başladığında Beşiktaş'ın bütün sorunları Şenol Güneş'in omuzlarına yüklenir...
Şimdi de olan budur...
Hele bir de oyuncu grubundan sesler yükselmeye başlıyor ki; işte bu alarm durumunu oluşturuyor...
Bu kadar yorulmuş bir Şenol Güneş sonrasına kollarını sıvama zamanı geliyor camianın?

Kasımpaşa geliyor...
Tam bir "Winner" takıma dönüştü...
Kemal Özdeş'in ektiği tohumları biçen üst akıl hocası ve karakterinde şampiyonluk mayası bulunan Mustafa Denizli uçuruyor takımı...
Geldi ve iki maç 9 gol ve zirve...
Şimdilik 'Avrupa macerası' diye kısa kesiyor ama Denizli, eminim ki odasında yalnız kaldığında lig stratejisini hazırlayıp şampiyonluk hayalini kurmaktadır.
Olmaması için de hiçbir sebep yoktur…Oysa...

S-ÖZ
"Dünyada iki farklı insan türü vardır… Bilmek isteyenler ve inanmak isteyenler..."        Friedrich Nietzsche

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.