REKLAMI GEÇ

“POLİTİK YENİLENME VAADİ”

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Başlığımıza adını veren tanımlamanın mucidi Michelle Foucault.

Hani şu pop tüketim çağı entelektüelinin yapıtlarından çok eşcinselliğini tartıştığı ama arkeo-bilgi dağarcığından dökülen aykırı yapıtlarının gücü önünde ezildiği 20. Yüzyıl Fransız düşünürü!

Onun bu tanımlaması Humeyni İran’ındaki ‘dönüşüm’ için kullanılmış bir imgeydi. Başka bir yorumla, Batının düşünüş kalıplarındaki ifade kofluğunun deşifresi olduğunu düşünürüm hep.

1956 ‘Macar Devrimi’ için de benzer ifadeleri başka bir Fransız, Claude Lefort ‘öteki devrim’ tanımıyla karşılamıştı. ‘Öteki’ olma durumu, daha çok geleneksel Batılı entelektüel eleştiricinin yorumlama yeteneğinin güçsüzlüğünü açığa çıkarıyordu.

Bu ‘entel’ gevezeliği girişe koymamızın manasına gelelim.

***

‘Yeni Türkiye’ imajının çerçevesi hızla sisteme entegre ediliyor. Gündemin “Adalet Yürüyüşü” gibi ‘leyli meccani’ sayılabilir pratik-politik-protest etkinliklerinin etkisi ateş böceğinin ışık yayma süresi kadar etkili olabiliyor. Bu bir küçümseme değil, saptama.

Öte yandan, koro halinde gelişen karşı saldırılar kendi sistematik bütünlüğünü hiç bozmadan bildiğini okuyor.

Eğitim sistemi kökten başkalaşım geçiriyor.

Siyaset kurumu evrensel demokratik değerlerden hızlı bir uzaklaşma yaşıyor.
Sabırsız bir gidişat her şeyin önünü kese kese, yıka yıka ilerliyor.

***

İç çatışmaların kıymığından medet umanlar, bunun bir ‘öteki devrim’, kalıplarla ifade edelim ‘karşı devrim’ olduğunun farkına hala varamıyor.

İşe ‘halkın cephesinden’ bakma kaygısına bağlananlar, başka formüllerin, başka çözücü kolektiflerin neler olabileceğine kafa yormak için kendini güncelleyemiyor.

Bütün çığlıklar, bağrışmalar, karşı çıkışlar, adeta alacakaranlığa seslenişten öte geçmiyor.

***

Son bir yıldır resmi tescilli ‘şeytan’ ilan edilen Fetullah Gülen’in son demeci dikkatinizi çekiyor mu?

“15 Temmuz’u ulusalcı-laik bir kesim yapmış olabilir” diyor!

Bu ifadeye dikkat edin. Sonuçları bugün-yarın değil ama uzak olmayan bir zamanda görülebilir.

Birkaç yıldan beri ayak sürüyen “Sol’a baskı” politikalarının bundan sonraki evrimine ön işaret saymak afaki sayılmamalı.

15 Temmuz, hedeflenen ‘Yeni Türkiye’ imgesi için bir tür ‘kısa devre’ yaptırmıştı. Siyasal erki elinde tutanlar bunu bir avantaja dönüştürmek için beklemedi. ‘Şeytan’ üzerinden kurgulanan bu avantaj, önümüzdeki dönemin başka ve şaşırtıcı gelişmelerin ipucunu yine aynı ‘şeytan’ın ağzından veriyor.

Yeni işbirlikleri, ittifaklar ve kalıcı olması hesaplanan gelecek tasavvurları neden yepyeni bir politik varoluş zemini tercih etmesin? Ne de olsa iman bağıyla akraba sayılırlar.

***

Politik yenilenme vaadi, muhafazakar bir ‘değişim’ retoriği olarak neredeyse 20 yıldır uzun erimli bir projeydi. Hedef 2023’tü. Bunca acelenin, telaşın sebeplerinden biri bu!

Başlangıçta aşamasında pek profesyonelce bulunmayabilir. Ancak kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıktı.

Şimdi oturup düşünme zamanı. Dahası bu süreci çözümleme zamanı. Lefort’un tanımıyla ‘öteki devrim’e maruz kalmak istenmiyorsa, halkın gerçek gücünün nasıl sağaltılabileceğini projelendirme zamanı.

Kaygıların, güç sarfiyatının önüne geçme zamanı.

Biraz çılgınca ama tamamen gerçekçi politikalarla tanışma zamanı.

***

İmkansızın politikasına inanmanın,

‘İmkansızın peygamberi’ni yaratmanın zamanı!

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı