Olaylar 

Başvurucular özel araçlarıyla seyir hâlinde iken Motosikletli Timler Amirliğinde görevli polis memurlarının araçtan şüphelenmeleri üzerine durdurulmuşlardır. Polis memurları, başvurucuları araçtan indirerek kimlik kontrolü yapmış, bu esnada polis memurları ile başvurucular arasında birtakım olaylar yaşanmıştır.

Başvurucuların anlatımlarına göre bir başvurucu ekip aracında, diğer başvurucular da götürüldükleri polis merkezinde darbedilmiştir. İddialarına göre, sağlık muayenesi sırasında darbedildiklerini beyan etmelerine karşın muayene özenli yapılmamıştır.

Polis memurlarının beyanlarına göre ise bir başvurucu kimlik ibrazına karşı çıkmış, hakaret etmiş ve bir memura fiziki müdahalede bulunmuştur. Bunun üzerine başvurucular polis merkezine götürülmüştür.

Başvurucular Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri dilekçeyle polis memurları tarafından darbedildiklerini ve hakarete maruz kaldıklarını ifade ederek şikâyetçi olmuşlardır.

Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile polis memurları hakkında hakaret ve bir başvurucuya yönelik kasten yaralama suçundan kamu davası açılmıştır.

Asliye Ceza Mahkemesi, polis memurlarının hakaret ve yaralama suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına ve her iki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Başvurucuların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı yaptıkları itiraz, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

İddialar 

Başvurucular, sözlü ve fiziksel kötü muameleye tabi tutulduklarını, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla faillerin cezasız bırakıldığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 17. maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı güvence altına alınırken, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda, Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada, başvuruculardan birinin polis memurları tarafından darbedildiği sabit görülmüştür. Anayasa Mahkemesi, hukuka aykırı ya da orantısız gerçekleşen kuvvet kullanımının derece mahkemeleri tarafından tespit edildiği hâllerde, devletin negatif yükümlülüğüne aykırı davranıldığı sonucuna ulaşmak için başkaca bir değerlendirmeye gerek görmemiştir.

Söz konusu başvurucunun sağlık raporuyla tespit edilen yaralanmalarının, polis memurlarınca açıklanamadığı, maruz kaldığı eylemin süresi, amacı, etkisi ve sonuçları birlikte değerlendirildiğinde eylemin eziyet olarak nitelendirilebileceği tespit edilmiştir.

Anılan eylem nedeniyle ceza kovuşturması yürütüldüğü dikkate alınarak yargılama sonucunun mağduriyeti ortadan kaldırıp kaldırmadığı incelenmiş, eziyet suçu karşısında gerek adli para cezasına hükmedilmesi gerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklar açısından caydırıcılık ve başvurucu açısından etkili giderim sağlayacak yeterlilikte olmadığı anlaşılmıştır.

Öte yandan, polis memurlarının 1.500 TL para cezası ile cezalandırılmasının ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin, kamu görevlilerinin karıştığı bu tür eylemlere müsamaha gösterildiği veya kayıtsız kalındığı izlenimi oluşturabileceği; adalete ve hukuk devletine olan güvenin sarsılmasına yol açabileceği değerlendirilmiştir. Bu nedenle derece mahkemelerince verilen kararın sorumluların fiilleriyle orantılı ceza almaları koşulunu yerine getirmediği, başvurucu açısından uygun ve yeterli bir giderim sağlamadığı görülmüştür.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle darbedilen başvurucu yönünden Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan eziyet yasağının hem maddi hem usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

Diğer başvurucular yönünden ise dile getirilen kötü muamele iddialarının derece mahkemelerince incelenmediği görülmüştür. Bu iddiaların maddi boyutu yönünden inceleme yapılabilmesi için Anayasa Mahkemesinin elinde yeterli bilgi ve belge bulunmadığından, bu başvurucular yönünden inceleme yalnızca usul boyutuyla sınırlı tutulmuştur.

Usul boyutuyla yapılan incelemede ise başvurucuların polis memurları tarafından darbedildikleri yönündeki iddialarının araştırılmadığı, gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasında bu iddiaların cevapsız bırakıldığı anlaşılmıştır. Darp iddialarının araştırılmamış ve adli sürece konu edilmemiş olmasının etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlali niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle bu başvurucular yönünden Anayasa'nın 17. maddesinde koruma altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ