Olaylar

Çok sayıda kişinin katıldığı bir gösteri yürüyüşünde yer alan başvurucu, polis müdahalesi sonucu yaralanmış, hastanede yapılan muayenesi sonrasında geçici rapor almıştır. Başvurucunun Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) ihbarda bulunması sonrasında disiplin soruşturması yapılmış ancak görev yapanların olaylarda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma işlemden kaldırılmıştır. Savcılığın Başbakan, İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, Vali ve Emniyet Müdürü ile gösteriye müdahalede eden kolluk görevlileri hakkında yürüttüğü soruşturmalarda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu kararlara yaptığı itirazları Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilen başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.

İddialar

Başvurucu, kolluk görevlilerinin bir gösteriye müdahalesi neticesinde meydana gelen yaralanma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Devletin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün usul boyutu da bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır.

Somut olayda; başvurucunun yaralandığını tespit eden Polis Merkez Amirliğine hitaben düzenlenen doktor raporuna rağmen soruşturma, olayın üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçtikten sonra ancak başvurucunun suç ihbarı üzerine başlatılabilmiştir. Bu süre boyunca başvurucunun yaralandığından haberdar olan kamu makamlarının hareketsiz kalması, resen ve derhâl soruşturma açılması ilkesine aykırıdır.

Başvurucunun yaralandığı olayda kötü muamelenin neden kaynaklandığının araştırılması hususunda yeterli çaba gösterilmemiş, soruşturmanın seyri bakımından önem taşıyan polis memurlarının ifadelerinin alınması için adım atılmamıştır.

Olayda TOMA'larda görüntü alan cihazlardan, kapasite yetersizliği gibi nedenlerle kayıt elde edilemediği bildirilmiştir. Üzerinde inceleme yaptırılan beş CD’de ise başvurucunun yaralandığı anı gösteren bir görüntü yoktur. Oysa soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması gerekir.

Bu kapsamda kamu makamlarının olay yerini gören kamera, MOBESE, KYGS kayıtları ile TOMA'larda bulunan video görüntülerinin temin edilip saklanmasına yönelik gerekli tedbirleri alması gerekir. Bundan imtina edilmesi, devletin toplumsal olaylarda yaralanan göstericilere yapılan müdahalenin kaynağını ve nedenini açıklama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Nitekim Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgelerinde de orantısız güç ve aşırı gaz kullanımı iddialarını önlemek için müdahale ve gözaltı işlemlerinin kayıt altına alınacağı düzenlenmiştir. 

Toplantı ve gösteri yürüyüşü esnasında yaralanan başvurucunun kolluk ya da üçüncü kişilerin müdahalesi sonucunda mı yaralandığı aydınlatılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

Öte yandan soruşturmanın etkililiği için hukuki ve fiilî olarak tarafsızlığının ve bağımsızlığının sağlanmış olması gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın başka delillerle desteklenmeden, olayın potansiyel şüphelileri tarafından düzenlenen tutanaklar ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Teftiş Kurulu Başkanlığının hazırladığı rapora dayandırılması, soruşturmanın bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürmüştür.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, başvurucunun içinde bulunduğu grubun da şiddet hareketlerine karıştığı varsayımından yola çıkılmıştır. Üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılan görüntü kayıtlarından yola çıkılarak varılan bu sonuç, olayın gerçekleştiği zaman diliminin bütününü kapsayan bir mekânda meydana geldiği şeklinde bir varsayıma dayalıdır. Bu sonucun sağlam temellere dayandığının kabul edilmesi güçtür.

Soruşturma mercii tarafından olayın sebebini aydınlatmak için atılması gerekli adımların eksik bırakıldığını ve soruşturmanın özenle yürütülmediğini gösteren bu tespitler, kötü muamele iddiasına konu olayların incelenememesine neden olmuştur.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir. 

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ