PİŞMANLIĞIN BÖYLESİ!

“Gassalın elindeki ölü gibiydik, ne isterlerse onu yaptık”

FETO/PDY terör örgütü ile tanıştıktan sonra yaşadığı fikir ayrılıklarına rağmen örgütten kopmasına izin verilmediğini, girdiği sözleşmeli askeri personel sınavının sorularının da bizzat kendisine sınavdan önce verildiğini söyleyen S.G., “Gassalın elindeki ölü gibiydik. Onlar ne isterlerse onu yaptık. O hiyerarşinin içine girdikten sonra çıkmak mümkün olmuyor” dedi.

Haber: Ebru Eyvazoğlu Özdemiroğlu

Lise dönemindeyken FETO/PDY terör örgütü ile tanıştığını ve üniversitede de örgüte mensup iken girdiği sözleşmeli askeri personel sınavının sorularının kendisine verildiğini ve bu şekilde sözleşmeli subay olduğunu söyleyen S.G., etkin pişmanlık ilkelerinden faydalanarak örgüte ilişkin bilgiler verdi. Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan S.G., örgüte katılma sürecini anlattı. Üniversiteyi kazandıktan sonra Bolu’da örgüt evine yerleştirildiğini belirten S.G., “Üniversitede rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümüne girdiğimde örgüt evinde askerlik, polislik gibi mesleklerin sınavları için teklifte bulundular. Ancak o dönemde itibar etmedim. Son sınıfta ise örgütten bir kopuş başladı. Namaz ve alkol gibi konularda ciddi fikir ayrılıkları yaşadık. Söyledikleri şeyleri düşündüğümde mantıklı gelmeyen kısımlar ön plana çıkıyordu. Ancak şefkat tokadı gibi şeylerle örgütten kopmak pek mümkün olmuyor. Okuldan sonra askeriye sınavları için başvurular başladı. Ben de başvuruda bulundum. Örgütten tam anlamıyla kopamadığım için sınav için İstanbul’a giderken Remzi Dayanır beni orada birine yönlendirdi. O da başka bir yere gönderdi. O döneme kadar soruların verildiğine ilişkin şeyler duymuştum. Ancak kul hakkından bahseden bir yapının bu tarz bir şey yapmayacağını düşünüyordum. Gittiğim yerde önce kuran-ı kerim’e el bastırdılar ve ardından da slayt şeklinde bir ekrandan bu soruları ezberle dediler. Tabir-i caizse gassalın elindeki ölü gibiydik. Onlar ne isterlerse onu yaptık. O hiyerarşinin içine girdikten sonra çıkmak mümkün olmuyor” dedi.

Asker personel olduktan sonra da örgüt mensuplarının kendisini boş bırakmadığını söyleyen G.S., “Ben sınavı kazanarak İstanbul’da göreve başladım. İstanbul’dayken ankesörlü telefondan arandığım oldu. Ancak daha sonra İskenderun’da görevlendirildim. Orada ankesörlü telefondan aranmadım.  Ben örgütten epey uzaklaşmıştım. O dönemde örgüte üye bütün arkadaşlarıma katalog evlilikler yaptırıldı. Ancak bana böyle bir teklif gelmedi. O yüzden örgüt tarafından da gözden çıkarıldığımı düşünüp sevinmiştim. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise bir gün üstlerim bilgi almaya geldik dediler. Ben de “siz bildiklerini söyleyin, bilmediklerinizi ben anlatacağım” diyerek başımdan geçenleri anlattım, örgüte mensup olanların isimlerini verdim. Pişmanım. Bunu da içtenlikle kimse sormadan söyledim. Beraatımı istiyorum, ceza verilecekse de mahkemenin takdirine bırakıyorum” dedi. Duruşma karar verilmek üzere ileri bir tarihe ertelendi.