TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Pasta kokularına bulanmış hikayeler

Edebiyatımızın usta yazarlarının yapıtlarını gençler ve çocuklarla buluşturan, Mehmet Fuat Yayıncılık Ödülü’ne değer görülen Köprü Kitaplar dizisi Çiğdem Sezer’in kaleminden, ‘Hayat Pastanesi’ ile sürüyor. Kitap, benliğini bulma yolundaki bir gençle birlikte okuru da hafıza tramvayına davet ediyor

Haber Giriş Tarihi: 24.06.2018 11:45
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Pasta kokularına bulanmış hikayeler

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

Editörlüğünü Semih Gümüş’ün yaptığı, Müren Beykan’ın ise yayına hazırladığı ‘Hayat Pastanesi’ kitabı, edebiyatımızın her yaştan okura seslenebilen şair ve yazarlarından Çiğdem Sezer tarafından kaleme alındı. Gençlerin meslek seçme kaygısını ve ilk yürek kıpırtılarını geçmişin sırlarıyla harmanlayan yazar, pasta kokularına bulanmış bir hikâye anlatıyor; sanat müziğinin yankılandığı, Cahit Külebi’den, Cemal Süreya’dan dizelerin gezindiği bir yol çıkıyor karşımıza…

Yazar Çiğdem Sezer’e, ‘Bir gençlik hikâyesinin içine neler sığabilir?’ diye soran Köprü Kitaplar editörü Semih Gümüş, ‘Bizi daha başlangıç cümlesinde yakalayan romanın nasıl sürüp sonlanacağını merak etmemek olanaksız’ yanıtını alıyor. Bizler de öyleyse kitaba dair kesitleri daha fazla merak uyandırmadan sunmaya başlayalım. Sınavlar, meslek seçimi ve gelecek kaygıları, aile içi çatışmalar, ilk aşk kıpırtıları... Gençlik çağının kaygan zeminlerinden geçmişin sırlarına uzanan bir köprü kuruyor yazar. Ve yaşam senaryosunu kendi cümleleriyle yazıp, hayatının başrolünü üstlenme cesaretini arayan bir gencin ‘içine’ bakmaya çağırıyor okuru.

CANINA YANDIĞIMIN DÜNYASI

Yazar Çiğdem Sezer şöyle anlatmaya başlıyor kitabını: “Ozan 19’unda, üniversite sınavlarına hazırlanan bir genç. Kendi deyimiyle ‘canına yandığımın dünyasında bir başına’. Yetimlik öksüzlük değil, ana-babalı yalnızları oynuyor ve kendini ‘ailenin çalıdikeni’ olarak görüyor. Aslında kendisine, iyi bir okul okumazsa yazılım mühendisi ağabeyinin ve hukuk okuyan ablasının yanında yeri olamayacağını her an hissettiren, ailesinin gözleriyle bakıyor. Mutsuz annesi, mutlu olup olmadığı anlaşılamayacak kadar uzak duran babası, mutluluğu kariyerden ibaret gören kardeşlerinin gözleriyle. Elinden tutan, onunla konuşan tek insan, en yakın arkadaşı bildiği dedesi Figani Efendi’nin ölümünden sonra bir başınalığı daha da derinleşir Ozan’ın. Her bunaldığında dedesinin dostu Barut Ahmet’in tamirci dükkanında alır soluğu. Bu dükkandaki eski eşyalar ve anılar arasında geçirdiği zamanın anlamı başkadır. Plaktan yükselen şarkılarla, kahvenin ve kolonyanın kokusuyla bir başka alemdir burası. Barut Ahmet’le dertleşmek hem soluk almak hem de ‘kalbinin üzerinden geçen hafıza tramvayına’ binip hatıralar durağına varmaktır Ozan için.”

SADRİ ALIŞIK’TAN BİR SELAM

Yazarımız ardından şunları ekliyor: “Figani Efendi’yle Kantocu Belkıs’ın kırık aşk hikâyesini bu yolculuklarda dinler Barut Ahmet’ten. Bu gizli aşkı anlamlandırmaya çalışırken beklenmedik bir anda kendisi de düşüverir aşka. Pastacı Rasim’in kızı İlkay’la tanışınca pamuk şeker tadında, ıhlamur ağacı kokulu yepyeni bir renge bürünür hayat. İlkay çocukluk düşlerine döndürür Ozan’ı; çikolatalar, pastalar yapıp herkese dağıtmak. İlkay’la ilerleyen arkadaşlığı bu düşü canlandırır ama gastronomi okuma isteğiyle ailesinin seçimleri arasında sıkışmıştır. Ozan dedesinin gizli aşkının derinliklerine inerken, İlkay’a çocukluğunu ve mahalleyi anlatırken zaman da derinlemesine başka bir boyutta akmaya başlar. Pamuk şekerci Agop Dede, Direksiyon Kemal ve güvercinleri, Mecbure Abla, Nigar, Pastacı Rasim, Lotocu Lütfü, Barut Dede... Şehreküstü Mahallesi’nden insan hikâyeleri ve sırlarıyla harmanlanan hayatının yollarını o başka boyuttan topladıklarıyla döşemeye çalışır Ozan.”

Çiğdem Sezer benliğini bulma yolundaki bir gençle birlikte okuru da hafıza tramvayına binmeye davet ediyor. Kimi zaman sanat müziği şarkılarının yankılandığı, Cahit Külebi’den, Cemal Süreya’dan dizelerin gezindiği, Sabahattin Ali’nin, Sadri Alışık’ın selam verdiği bir yol önümüzdeki. Hatıralarla, sanatla, duyguyla örülü bir köprüden geçmek için Hayat Pastanesi anlamlı bir durak. Uğrayın ve tramvaya atlayın derim.

Çiğdem Sezer kimdir?

1960 yılında Trabzon’da doğdu, Ankara Gevher Nesibe Sağlık Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Yozgat, Trabzon, Ankara, Sakarya gibi kentlerde hemşirelik ve öğretmenlik yaptı. Şiirleri Kıyı, Karşı, Çağdaş Türk Dili, Şiir-lik (Almanya) ve Varlık gibi pek çok dergide yayımlandı. İlk şiir kitabı Kanadı Atlas Kuşlar (1991) çeşitli ödüllere değer bulundu. Ardından, Çılgın Su’yla (1993) Dünya Kitap Dergisi Şiir Ödülü’nü, Bir Şehrin Hatıra Fotoğraflarından (1998) ile Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü ve Dünya Tutulması’yla da (2005) Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü aldı. Kapalı Gişe Hüzünler (1996), Denizden Geçme Hali (2009) ve Küçük Şeyler Mevsimi (2016) adlı şiir kitapları bulunan Sezer, edebiyatın farklı türlerinde eserler verdi. Kent monografisi ve biyografi kitaplarının yanı sıra, Aşklar ve Baharatlar (2008) ile Mavi Çayırın Kadınları (2013) adlı romanları var. 2014 yılında yayımlanan Alfabeden Kaçan Harfler adlı çocuk şiirleri kitabıyla Türkan Saylan Sanat Ödülü’ne değer görülen Sezer’in ilk çocuk romanı, Juju Beni Unutma (2015). Hayal Vadisi (2011), Gizemli Yabancı (2014) ve Şahane Ekip (2015) adlı gençlik romanlarıyla da tanınan ve son romanı Hayat Pastanesi’ni (2017) Köprü Kitaplar için yazan Sezer, Ankara’da yaşıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.