BAŞLARKEN...
 
Bu yazı dizisini hazırlarken bir çok kaynak karıştırmak imkanı buldum. Pek kolay da olmadı tabii. Aslında bu yazı dizisinin bir bölümünü daha önce özet halinde yayınlamıştık ve okurlarımızdan da övücü sözler almıştık. Tekrar geniş olarak yayınlama ise okuyucularımız ve ORTADOĞU yazı ailesinin isteği üzerine oldu. Biz de Yazıişleri Müdürümüz İbrahim Sarp ile kolları sıvayıp, kafa kafaya verip hem diziyi güncelleştirdik hem de yeni ekler yaptık. Dizi tam da zamanında yayınlanacak. Suriye'den Irak'a, Avrupa'dan ABD'ye Türk düşmanı bedhahlar bize diş bilerken bu hareketlerinin boşuna olduğunu görecekler. 

''Bu kinin sebebi nedir'' diye sorarsanız kısaca bizim yerimizde saymamız isteniyor, piyonları da uygulamaya koyuyor. Eğer bu millet kendine has maddi ve manevi değerlerine sahip çıkarsa ahlaklı, inançlı, dürüst, yüksek kişilik sahibi bireyler yetiştirir ki; bunlar da bu ülkeyi çok iyi yerlere taşır. 

Türkiye'yi bölmek isteyenler şunu çok iyi biliyorlar ki; bir milleti çökertmenin en iyi yolu o milleti kendinden nefret ettirmektir. Atatürk, ''Dünya yüzünde Türk'ten daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir'' dememiş miydi? Atatürk, ''Bir gün, ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alsınlar, yapıversinler'' dememiş miydi? Atatürk, ''Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur'' dememiş miydi? Atatürk, ''Türk, çetin işler başarmak için yaratılmıştır'' dememiş miydi? İşte bu sözleri kendimize düstur edinerek bu yazı dizisini hazırlamak istedik.

Tarihi veriler, en eski uluslar içinde Türkler'i ön sıraya koyuyor. M.Ö. 4-5. yüzyılda Türk boylarının ortaya çıkması ve ilk Türk devletlerinin kurulması Türkler'in 2500 yıldan beri; yani 25 yüzyıldır tarih sahnesinde varolan bir ulus olduğunu gösteriyor. İlk kurulan Türk devleti M.Ö. 4. yüzyılda ortaya çıkan Saka İskit İmparatorluğu'dur. Türk tarihinin kaynağına ulaşmak için 4 bin yıl öncesinin Orta Asya'sına gitmek gerekir. "Türk" adı, Göktürk birliğini göstermek için Çin kaynaklarında M.S. 542 yılında ilk olarak görülüyor. Daha sonra 6. yüzyılın sonlarında Bizans ve Arap kaynaklarında "Türk" adı geçiyor. İçinde "Türk" sözcüğünün bulunduğu ilk Türkçe metin Orhun Abideleri'ndeki Tonyukuk yazıtıdır. Sözcük, Törük, Türük, Türk biçiminde evrimleşmiştir. Tarihte, imparatorluk, devlet, atabeylik, beylik, hanlık gibi değişik biçimlerde kurulan Türk devleti sayısı bir tasnife göre; 120 tanedir. Bir başka tanıma göre ise 160. Bu fark, kurulu devletin özelliklerinin tarihçiler tarafından farklı tasnif etmesinden kaynaklanıyor. Biz kaynaklardan ulaşabildiklerimizi sizlere aktarabiliyoruz. Ancak bunların çok sınırlı olduğunu hemen ifade etmek durumundayız. Bu konuda asıl hizmet verecekler, konuya profesyonel olarak eğilebilecek Türk tarihçileri olacaktır şüphesiz. Bizim yaptığımız, bir kibrit yakmaktan öte değildir. Ehil eller harekete geçerlerse tarihimizde karanlık kalmış noktalar aydınlanmış olacaktır.

Tarık TAVADOĞLU

ORTA ASYA'DAN 3 KITAYA

Orta Asya bozkırlarından 400 çadırla gelip Anadolu'da Osmanlı devletini kuran ve 3 kıtada at oynatan Türkler, medeniyetler kurup devirler değiştirdiler. Bugün ise Balkanlar'dan doğuya Çin Seddi'ne, kuzeyde Sibirya bozkırlarından güneyde Horasan, Afganistan Tibet'e kadar olan bölgelerde Türkler yurt tutmuş durumda. 

''Ergenekon yurdun adı 
Börteçine kurdun adı, 
Dört yüz sene durdun, hadi, 
Çık, ey yüz bin mızrağımız'' diyor

Ziya GÖKALP

Dünyanın her yerine Orta Asya'dan kalkıp yayılan Türkler'in medeniyetler kurup devirler değiştirdiği bütün tarihçilerin ortak kanısı... Peki Türkler'in bu büyük göçü ve öncesi- sonrasında neler oldu? Gelin bu yolculuğa hep beraber başlayalım ve Müslümanlığın da hamisi haline gelen Türkler'in şanlı soyunu şöyle bir inceleyelim. Bu yazımızda daha ziyade Orta Asya tarihine kısa bir bakışın ardından Türkler'in Müslüman oluşu ve diğer gelişmeleri irdeleyeceğiz. Şimdi bu yolculağa çıkanların kısa hikayesiyle işe başlayalım ve bakalım atlının yolu nerelere düşecek?

BOZKIRIN ATLISININ YÜRÜYÜŞÜ 

EN ESKİ YURT: Altay Dağı'nın kuzeyi ile Sayan Dağları'nın güneybatısı arasındaki bölgenin en eski Türk yurdu olduğu sanılıyor. Bilinen en eski Türk göçü MÖ. 1700'lerde Sayan Dağları'ndan Altay ve Tanrı Dağları'na doğru gerçekleşti. Kuzey Çin ve Moğolistan'daki Türkler'in varlığı ise daha eskilere uzanıyor. Yakutlar, Sibirya'nın doğusuna, Çuvaşlar Ural Dağları'nın güneyine çekildi. Başka bir Türk grubu MÖ 1000-800 yıllarında Ordos ve Kansu bozkırlarına yerleşti. Bunlardan ayrılan bir grup da Baykal Gölü civarına göç etti. Yine bu yüzyıllar içinde Kazakistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan yörelerine Türk akınları gerçekleşti.

HUNLAR: Hunlar'ın bir kısmı 1. yüzyılın sonlarında Aral Gölü havzasına, bir kısmı da Hazar Denizi'nin kuzeyine ve Kazakistan bozkırlarına göç etti. Hun bölgelerinin 150 yılında Siyenpirafından işgali üzerine Güney Kazakistan ve Başkırt bölgelerine doğru Hun göçü başladı. 

OGURLAR: Oğuzlar'ın bir kolu olan Ogurlar 5. yüzyılda Güneybatı Sibirya'dan Güney Rusya'ya göç etti. 

PEÇENEK, KIPÇAK VE UZLAR: Peçenekler, Hazar ve Oğuzlar'ın baskısıyla Azak Denizi'nin kuzeyine çekildi. Tuna'yı 1036'da aşıp Trakya'ya yöneldiler ve İstanbul önlerine kadar ilerlediler. Bir başka Türk boyu olan Kıpçaklar ise Oğuzlar'ın bir kısmını da önlerine katarak 11. yüzyılın ortalarında Avrupa'ya göç ettiler.Oğuzlar'dan ayrılan bir grup, (Uzlar) Hazar'ın kuzeyinden Doğu Avrupa ve Balkanlar'a hareket etti. 

UYGURLAR: Orhun- Selenga boylarında oturan Uygur oymakları 8. yüzyılda Göktürkler'in yerini alarak İç Asya'ya yayıldılar. Uygur Kağanlığı 840'ta yıkılınca Tarım'ın kuzeyindeki vahalara dağıldılar. ''Şarı Uygurlar'' diye bilinen Şato Türkler'i ise Çin'in içlerinde Batı Kansu'ya yerleşti. 

AKHUNLAR: Altay bölgesinden ayrılan Akhunlar, (Eftalitler) 5. yüzyıldan itibaren Maveraünnehir, Afganistan ve Kuzey Hindistan'a girdiler.

BULGAR VE MACARLAR: Kafkasya'nın kuzeyinde bulunan Ogur Bulgarlarından Otuz Ogurlar, Büyük Bulgar Devleti'nin yıkılmasından sonra kuzeye göç etti. On Ogur Bulgarları ise Kafkasya'da kaldı. Bir başka Bulgar kolu da batıya ilerleyerek Balkanlar'a yerleşti. Macarlar ise bazı Türk boyları ile birlikte Orta Avrupa'ya göç etti. Macaristan'a verilen ''Hungary'' isminin onları teşkilatlandıran On Ogurlar'dan kaynaklandığı söylenir.

AVARLAR: Göktürkler'in baskısıyla batıya yönelen Avarlar, yolları üzerindeki Türk boylarıyla kaynaşarak Azak kıyılarından geçti ve Aşağı Tuna'ya kadar ilerledi. 

AVRUPA HUNLARI: Hazar'ın kuzeyine yerleşen Batı Hunları, 350'yi izleyen yıllarda Orta Avrupa'ya ilerlerken, bunlardan ayrılan bir grup da Kafkasya üzerinden Anadolu'ya ve oradan Kudüs'e geçip geri döndü.

 OĞUZLAR: Türk göçleri içinde en uzun ve sonuçları itibariyle en önemli göç hareketi Oğuzlar'ınkiydi. Sürekli yer değiştirmelerine rağmen, yüzyıllarca anayurt bölgesinde tutunup yaşamayı başaran Oğuzlar, 8. yüzyılda buradan ayrılarak batıya doğru büyük bir göç hareketi başlattılar. Onların 3 yüzyıldan fazla süren yürüyüşü, önce Seyhun Nehri kenarlarına, oradan da Maveraünnehir üzerinden İran, Anadolu, Irak ve Suriye'ye ulaştı. Oğuzlar, bu bölgeleri yurt edindiler, büyük devletler kurdular. 

ANADOLU EBEDİ YURT OLUYOR 

Sadece Oğuz Türkleri'nin değil dünya tarihinde de Selçuklu devletinin kuruluşu bir dönüm noktası oldu. Bu devletin kurulması ile İslam'ın siyasi egemenliği Oğuzlar'ın eline geçmiş, Bizans'ın Ortadoğu'ya yayılması durdurulduğu gibi, Anadolu ve ona komşu bölgeler bir bir Türk yurdu haline gelmişti. Devletin kurucusu sayılan Selçuk, Oğuzlar'ın Kınık boyuna mensuptu. 
 
Selçuk ve oymağı 10. yüzyılın sonlarında güneye göç edip Cend'i mesken tuttu. Ardından Oğuzeli'nden dalgalar halinde göç eden Oğuz kitleleri, ona katılmaya başladı. Horasan üzerinden Anadolu, Azerbaycan, Ermeni ve Gürcü memleketlerine seferler düzenlendi. 
 
O sıralarda Asya'nın en güçlü devleti olan Gazneliler'e karşı ilk galibiyeti,1038 yılında kazanıldı. Gazne Sultanı Mahmud'un, fillerle takviye edilmiş 100 bin kişilik muazzam ordusu Dandanakan'da (1040) darmadağın edildi. Türk tarihinin en büyük imparatorluklarından biri böylece doğdu ve 1071'de Malazgirt zaferiyle Anadolu ardına kadar Türkler'e açıldı. Çin sınırından İstanbul önlerine büyük bir coğrafyada at koşturan Selçuklular 1092'de 4 parçaya ayrılsa da daha uzun süre egemenliklerini sürdürdüler. Osmanlılar ise Oğuzlar'ın Kayı boyundandır. 

TÜRK ADI NERDEN GELİYOR ? 

"Türk" adının kökeni konusunda değişik görüşler ortaya atılmış, tartışmalar hâlâ da sürüyor. Türk milletinin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. ''Türk'' sözü tarihin en eski çağlarından beri kullanılıyordu ve belirli bir kavmin ya da kavimler birliğinin adı olarak mevcuttu. 
 
Türkler'in köklü ve çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip olması nedeniyle birçok bilim adamı Türk adının nereden geldiği hakkında araştırmalar yapmış, bu araştırmalar neticesinde Türk adı ilk defa M.Ö. XIV. yy'da ''Tik'' veya ''Tikler'' adıyla geçmeye başlamıştır. Diğer bir görüş ise Türk adının M.Ö. XIV. yy'dan önce de varolduğudur. Zira Türk ırkının tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Bu gerçeği kavmi ve milli mitolojilerde ve tarihi oluşturmalarda izah eden eski kayıtlarda görmek mümkün olmaktadır. 

İDDİALAR TÜRLÜ TÜRLÜ 

Türk ırkının çok eski olması nedeniyle Türk adının nereden geldiği hakkında birçok iddia ve görüşler ileriye sürmüşlerdir. Buna göre,

- Heredotos'un doğulu kavimler arasında zikrettiği Targitablar. 

- İskit topraklarında doğdukları söylenen Tyrkaeler. 

-Tevrat'ta adı geçen Togarmalar. 

-Eski Hint kaynakl arında tesadüf edilen Trukhalar veya Thraklar. 

- Eski Önasya çivili metinlerinde görülen Trukkular. 

- Çin kaynaklarında M.Ö. 1. yy'da rol oynadıkları belirtilen Tik veya Di'ler. Bizzat Türk adını taşıyan Türk kavimleri olarak gösterilmektedir. 

İslam kaynaklarında yer alan İran menşeli Zend Avesta rivayetleri ile İsrail menşeli Tevrat rivayetleri de Nuh Peygamber'in torunu olan Yafes'in oğlu Türk ile İran rivayetlerindeki Feridun'un oğlu Türac veya Tur'un soyu, Türk adını taşıyan ilk kavim olarak gösterilmek istenmiştir. 
 
Avesta'da yer alan Ebül Beşer'de, Cemil ve oğlu Feridun'dan bahsedilmektedir. Feridun, ülkesini Salm, Irak ve Turak (Türk) ismindeki üç oğlu arasında pay etmiştir. Salm'a bugünkü İran ve havalisi, Irak'a bugünkü Irak ve havalisi, Turak'a ise Orta Asya ve Çin havalisi düşmüştür. Feridun ölünce Irak, Salm'a saldırarak İran ve havalisini almış, daha sonra Turak'a savaş açmıştır.

Irak, Turak'ı yenememiş, savaş bunların torunlarına uzanarak senelerce sürmüştür. Sonunda Turak'ın torunu Afrasyap, Irak'ın torunu Muncihir'i mağlup ederek Ceyhun Nehri'ni sınır kabul eden bir anlaşma yapmıştı. Bu tarihten sonra Ceyhun Nehri doğusuna Turan, batısına da İran denmiştir. Tevrat rivayetlerinde ise Nuh tufanından sonra Nuh Peygamber, dünyayı üç oğlu arasında pay etmiş, Yafes'e Orta Asya ve Çin ülkeleri düşmüş, Yafes, ölürken tahtını sekiz oğullarından biri olan Türk'e bırakmıştır. 


İNSANLIK KADAR ESKİ 

 Görülmektedir ki, Hz. Adem devrine yakın zamanlarda Turak (Türk)'ten İran- Turan savaşlarından ve Alp Er Tunga gibi büyük bir Türk Başbuğundan ve Saka İmparatorluğu Kağa'nından bahsedilmektedir. Yukarıda mitoloji ve tarihi kayıtlar içerisinde yer alan "Türk" kelimelerinden, Türk adının ne kadar eski olduğu ortaya çıkmaktadır. MÖ. XIV. yy' da yer alan "Tik"ler ile dünyada mevcut olan medeniyetlerin en eskisi olan MÖ VII. yy'da Orta Asya'da kurulan "Anav" medeniyeti de Türkler tarafından kurulmuştu. 
 
O halde Türkler MÖ XIV. yy'da Tik'ler, M:Ö. VII. yy'da Anavlar M.Ö. IV. yy'da Sakalar ile tarih kayıtlarında yer almaktadır. ''Türk'' kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ. 1328 yılında Çin tarihinde "Tu - Kiu şeklinde görülmektedir. MÖ. I. yy'da Roma'lı yazarlardan biri olan Pompeius Meala'nın Azak Denizi kuzeyinde yaşayan halktan "Turcae" olarak bahsetmesi ile ilk defa yazılı olarak karşılaşıyoruz. 

YARIN: KÖK-TÜRK DEVLETİ 

Editör: Haber Merkezi