23 Ocak 2021 22:21

Orada bir köy var uzakta

Şehir merkezlerinde çok tutunamaz kar, hareket ve kalabalık içerisinde eriyip gider. Peki ya köyler? Kışın yollar kapanıyor, elektrikler kesiliyor, dünya ile bağ kopuyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Memlekette kar yağdı sonunda, sokaklarda çocuklar kar topu oynarken, kimi kardan adam yapmaya bütün gününü verdi, mutlu bir anı paylaşmak adına, yadırgamıyorum. Elbette sevinmek hepimizin hakkı ve bu ülkede insanlar çok nadir sevinir. Kar demek, bereket demek aslında, toprağın suya doyması demek, barajların dolması demek.

Şehir merkezlerinde çok tutunamaz kar, hareket ve kalabalık içerisinde eriyip gider. Belediyelerimizin de çorbada ‘tuzu’ vardır tabii. Peki köylerde durum ne? 21. yüzyılda? Bazı köylerin hâlâ yolu, elektriği yok, bir de üstüne kar yağınca... Bu durum üzerine çok şey yazıldı, daha yazılır, yazılacak da değişene dek. Elbet bir gün diyelim…

YOLLAR KAPANIR ELEKTRİK KESİLİR…

Diyarbakır’a da yağdı kar. Merkezde yerde kalmadı kar, bir güneş doğdu mu ikinci güne yağdığını dahi anlamadık... Bizler şehir merkezlerinde selfilerimizi çekmekle meşguldük o anlarda belki de… (Başkaca dertlerimiz de vardır elbet) Köylerde ise durum çok daha farklı…Çınar ilçesinin Soğansuyu köyü de o köylerden biri...

Kim bilir diyemem, herkes biliyordur aslında… Aşağı yukarı bütün köylerde durum böyledir. Yollar kapanıyor, elektrikler kesiliyor, köyün dünyayla bağı kesiliyor. Köyde hayat nasıldır kar yağarken? Bütün iş kadının omuzlarına biner. Azdır ya omuzlarındaki yük, biraz daha eklenir.

Erkeğin dışarı çıkma gibi bir durumu yoksa (Ki yollar kapalı) hayvanları da otlağa çıkaramaz. Tüm günü evde oturarak geçirir. Belki komşusuna, akrabasına gider ya da komşusu, akrabası ona gelir. Erkekler sohbet, muhabbet ederken bu arada çay gelir, yemek gelir, bir daha çay, bir daha, belki bir daha yemek ilerleyen saatlerde. Bunları hep kadın yapar, üzerine ev işleriyle beraber. Kadın biraz baskınsa belki bir iki işin ucundan tutar erkek. Ama o da ucundan ötesine geçmez.

‘BİZİM İÇİN HAYAT BÖYLE’

Edibe Aslan, bu kadınlardan biri… 6 çocuk annesi ve bu onun bir günlük hayat hikayesi… Edibe Aslan, sabahın ilk ışıklarında uyanıp koyuluyor işe. Bütün gelirleri hayvancılık olduğu için ilk iş hayvanlarına bakmak oluyor. Önce ahırı temizliyor. Bu aslında günlük rutini ama kış olunca hayvanlar içeride olduğu için her şey daha da zorlaşıyor. Aksatmadan, acilen temizlemesi gerek, sonra yemlerini veriyor.

Aynı zamanda çocuklarına kahvaltı da hazırlıyor ve çocukları kahvaltıya uyandırıyor, çocuklar ellerini, yüzlerini yıkamaya kalkarken o da yatakları topluyor. Sofrayı hazırlıyor kahvaltı için ve çocukları giydiriyor sonra.

Ardından yine hayvanların bakım rutini başlıyor. Süt sağmaya giderken, aynı zamanda öğle yemeği için ateş yakıyor. Köyde tüp kullanılmıyor çok fazla, elektrik de masraflı, kış aylarında çoğu zaman da yok zaten. Bu yüzden yemekler taştan yapılmış ocaklarda yapılıyor. Bu durum elbette fazlasıyla yoruyor onu ama “Bizim için hayat böyle başka bir şansımız yok. Biz ne yapıyorsak çocuklarımız için yapıyoruz. Bizim yaşadığımız sefaleti, zorluğu yaşamasınlar diye” diyor.

Süt sağma işi bittikten sonra ateşin üstündeki yemeği ya pişmiştir ya da pişmek üzere. Sofrayı kuruyor, öğle yemeğinden bir süre sonra tekrar ahıra gidiyor, hayvanları yemlemek üzere. Daha sonra akşam yemeğini ateşe koyuyor, bulaşık, ev temizliği derken hayvanları yemleme ve ahırı temizleme vakti geliyor. Ardından tekrar bulaşık ve bir çay daha… Ha bir de yoğurt mayalanacak…

‘KIŞ ÇOK SERT GEÇİYOR BURALARDA’

Van’da da durum farklı değil. Van’ın Başkale ilçesinin Öncüler köyünde yaşıyor 50 yaşında 2 çocuk annesi Fediye Sarı... Telefon ile görüşüyoruz kendisiyle. Sarı, “Başkale’de kış çok sert geçiyor, çok zorluyor bizi” diyor. Hemen her köyde olduğu gibi Sarı da, güne sabah ezanıyla başlıyor. İlk işi sobayı yakmak oluyor, ardından hayvanlar için o da ahıra gidiyor. Koyunların doğurma dönemi olduğu için belirli aralıklarla kontrol etmesi gerekiyor. Ardından eve dönüp kahvaltı hazırlıyor. Kahvaltıdan sonra tekrar ahıra gidiyor koyunları yemlemek üzere, koyunlarını dışarıda yemlediği için bu esnada üşümemek için de ateş yakıyor. Malum mevsim kış, Başkale soğuk…

Sarı, hemen sonra öğle yemeği hazırlıyor, yemekten sonra evde yakmak için tezek taşıyor. Gün içindeki birkaç saat bazen komşulara gidiyor ama genelde çocukları için nakış işliyor. Akşam ise tekrar koyunları yemliyor, doğan yavruları emziriyor. Ardından akşam yemeği ve çay… Bu işleri yaparken eşini yardımı olmuyor Fediye Sarı’ya. O da tüm bu dertlere neden katlandığı sorusunu “Çocuklarım için” diyerek yanıtlıyor.

ÖNCEKİ HABER

Kombiyi açmak yerine iki kat giyinmek

SONRAKİ HABER

CHP Milletvekili Gülizar Biçer Karaca: Uğur Mumcuları unutturmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa