Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

İşte Erdoğan'ın konuşmalarından satır başları

İnsanın sesine kulak vermeyen devletler çok büyük acılar ve yıkımlarla karşılaşabiliyor. Bölgemizde bu vahim hataya düşen pek çok devlet ve yönetim var. Türkiye’nin farkı devlet ile millet arasındaki güçlü bağa sıkı sıkıya sahip çıkmasıdır. Bu sebeple dimdik ayakta kalmayı ve gücümüzü sürekli arttırmayı başardık.İnsan merkezli olmayan her yapının yıkılmaya mahkum olduğunu unutmuyoruz.

'Cumhurbaşkanı olarak böyle bir duyarsızlığa izin vermeyiz'

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun açılmasından CİMER ve belediyelerde faaliyet yürüten birimlere kadar pek çok uygulama var. TBMM bünyesinde kamu denetçiliği kurumu da bu anlayışın bir ürünüdür. Gelişen teknoloji ve iletişim imkanları da sesleri her seviyede duyurabilmeyi imkan sağlıyor. Her fırsatta şehir ziyaretleri ve vatandaşlarımızla bir araya geldiğimiz programlarda halkla doğrudan teması güçlü bir Cumhurbaşkanı olarak böyle bir duyarsızlığa biz izin veremeyiz. 

'Köklü reformlarla geçmişteki hataları giderdik'

Türkiye olarak son dönemde köklü reformlarla geçmişte yapılan hataları giderdik.Kamu imkanlarını belirli güç odaklarının tekelinden çıkarıp milletimizin emrine verdikçe içeride ve dışarıda çok güçlü adımlarla yolumuza devam etmeye başladık. Önümüzdeki dönemde de bu adımları atmayı sürdüreceğiz. 2053 ve 2071 vizyonlarımızın en önemli vizyonlarından bir tanesi de işte bu sağlam altyapı olacaktır. 

'Süratle despotlaşıyorlar'

Yaptıkları sorgulanmayan devlet yönetimi artık geride kalmıştır. Bunun yerine hukuka, insan haklarına dayalı, şeffaf ve güvenilir devlet yönetimi genel kabul haline gelmiştir. Güvenlik sorunlarını çözmüş refah düzeyini yükseltmiş bir ülke çok yüksek standartlar ortaya koyabilir. İnsan haklarında en ileri gözüken bazı ülkelerin nasıl süratle despotlaşabildiklerini görüyoruz. 70 yıllık çok partili demokrasi tecrübemiz var. Hukuk külliyatımızda bireyi önceleyen bir birikime sahibiz.

'Dünyada mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye'dir'

Türkiye şu anda 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan bir ülkedir. AB bize şu ana kadar STK’lar vasıtasıyla 3 milyar avro destek sağlamıştır. Dünyanın en güçlüleri çıkıp, 'biz bir numarayız' diyor. Hayır siz bir numara değilsiniz. Dünyada mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye’dir. Bu OECD rakamları da söylüyor, ben demiyorum.

'Bizim önceliğimiz petrol değil, insan'

Biz insanı seviyoruz onun için bir ayrıma girmeyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demeyip terör örgütlerinin inlerine girip onları yerle bir ediyoruz. Türkiye bu çabaları ile tüm uluslararası toplumun vicdan borcunu da ödüyor. Bizim bu konuda hamdolsun hep başımız dik alnımız açık olmuştur. Aynı şekilde birileri petrol paylaşımının içindeler. Bizim önümüze de bunu getirdiler, bizim derdimiz bu değil dedik; bizim önceliğimiz petrol değil insan, ‘bu insanları kurtarmak’ dedik. Petrol veya siyasi çıkar için terör örgütleri ile kol kola girmekten çekinmeyen devletler varken bizim onurlu duruşumuz sürüyor.

'Sırça köşkleri başlarına yıkıldığında görecekler'

Kendi güvenliğimizi sağlamak için meşru adımlar için yaptırım tehditlerimize maruz kalmamızdır. Gelecek nesiller bugünleri değerlendirirken, hak ettikleri yere yerleştirecektir. İyi yönetimi tüm insanlık için isteyelim. Bugün inşa ettikleri duvarlar gerisinde umarsızca özgürlük ve refah tiyatrosu oynayanlar sırça köşkleri başlarına indiklerinde neler yaşandığını anlayacaklardır. 

Editör: Haber Merkezi