28 Mart 2020 00:45

Olağanüstü koz

taşeron sağlık işçileri

Ekran görüntüsü taşeron sağlık işçilerinin Evrensel'e gönderdiği videodan alınmıştır

Paylaş

‘Herkesin gözü kulağı sokağa çıkma yasağı haberinde’ diye yazıyor Evrensel’e gönderdiği mektupta, bir sanayi işçisi. Kocaeli’den. Fakat fabrika müdürü yemekhaneye gelip ‘İş durdurma ya da üretime ara verme gibi bir durum gündemimizde yoktur’ diye kestirip atmış işçilere. Mektup ‘İşyerinde herkes vaka bekler hale geldi. Belki vaka olur da üretim durur dedik, ama o da olmadı’ diye devam ediyor.

Cebinde vecizelerle dolaşan Sağlık Bakanının ilan ettiği ‘küresel salgına karşı ulusal mücadele’si, evvelden de parça bölük olan ulusun iğreti teyelleri, en son açıklanan ekonomi paketinde hangi kesimlerin güçlendirileceğine ilişkin açık tercihle yine söküldüğü için boşluğa seslenir durumda. Malum, paket milyonlarca lira desteği işverenlere kesti, emekçilere kalan ise tevekkül ve kolonya oldu. Bunun sonuçlarını yazan işçinin ruh halinden daha iyi gösterecek bir şey yok belki de.

Bireysel karantinalarında bilgisayarla çalışmalarını sürdürebilen emekçiler gibi eve çekilemeyenlere ağır sorumluluk yüklenmiş durumda. Her akla ziyan vukuata halkı ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’ diyerek ortaklığa davet eden zümrenin, meşhur şarkılarını ‘Beraber ıslanmayacağız bu yollarda’ diye revize ettiği bir yerdeyiz. 

‘Evde kal’ ajitasyonunun çapsız bağlamını göze sokacağı için olmalı, bir türlü anılmayan, siyasileri geçtik, az çok muhalif ekranların da adları bir tabuymuş gibi etrafından dolandığı bir toplumsal kesim işçiler. Hiçbir önlem alınmayan işyerlerinde çalışma zorunluluğu altında gelişen ölüm korkusunun bir vaka çıksa da kurtulsak noktasına kadar gerilettiği duygu durumu bu görmezliğin, görünmezliğin de ürünü. İşletmeler zora girmesin, kârlar azalmasın diye görmezden gelinen durum aslında büyük bir dezenfeksiyon sorunu yaratıyor; kimi bunun farkında değil kimi bile bile gözünü karartıyor.

Bu işçi, talebinde yalnız değil. Son zamanlarda sokağa çıkma yasağı veya OHAL ilan edilmesini isteyen sesler bir hayli yükseldi. Normalde her yasaktan  hoşnut kalacak bir iktidarın Sağlık Bakanı ise OHAL’inizi ilan edin diye karşıladı bu talebi. Yani hayat eve sığamadı ama ulusal mücadele bireysel OHAL’e sığdı!

Dip dibe çalışmak zorunda kalan ve ‘mesafelenin’ çağrıları karşısında çaresiz emekçilerin hayatta kalma mücadelesi bireysel bir kumara dönmüş durumdayken sokağa çıkma yasağı istemelerine şaşırmamak gerekir. Bu ülkede, yakın dönemde, en sert önlemlerin darbe ya da OHAL gibi yasakçı sistemlerle alınmasının ötesinde bir tecrübe yok çünkü. Güçlü ve bağımsız bir sendikal örgütlenme, emekçiden yana yasalar, toplusözleşme inisiyatifi gibi geleneksel kozlar çoktan budandığı için patron bir bakan ‘Hastalığa yakalanmamak gibi büyük bir koz var’ elimizde diyebiliyor. Bu aslında sizin için yapacak hiçbir şey yok demektir, ki bu her gün tekrar tekrar tecrübe edilmekte.

Hükümet emek ve meslek örgütlerini çağırmadığı toplantılarda emekçiler adına kararlar almaya devam ediyor. Zaten bizde son derece güdük imkanlarla yürütülen müzakere ve pazarlık kapı dışarı edildi. Bu toplantılarda kendi başınızın çaresine bakın anlamına gelen ‘yakalanmama kozu’ başka türlü nasıl ifade edilir onun antremanı yapılıyor.

İşçilerin en büyük örgütü Türk-İş’te, bulunduğu yeri vicdan rahatlığıyla dolduran sendika bürokratı, ki eskiden sendika ağası da denirdi, ‘Lütfen işçileri işten atmayın’ diye patronlara anca yalvarabiliyor.

Evrensel’e yazan işçinin mektubunun yayımlandığı gün Labornotes.org’dan çevirilmiş bir yazıdan İtalyan işçilerinin geleneksel kozlarını kullanarak nasıl başka bir yol denediğini ve aslında kendi başlarının çaresine nasıl baktıklarını sonuna kadar kullandığını okuyoruz. 

Buna göre sendikal örgütlülüğün ve örgütlülük bilincinin daha gelişkin, pazarlık mekanizmasının daha açık olduğu İtalya’da 12-13 Mart günlerinde, işçilerin oluşturduğu fabrikalar konseyleri tarafından metal ve kimya fabrikalarında üretim; temizlik ve dezenfeksiyon için askıya alındı, ücretler yardım fonundan karşılandı. Kuzey İtalya’da da, sendikaları tarafından desteklenen işçiler güvenli çalışma koşulları sağlanıncaya kadar iş durdurdular. Başka birçok eylem ve grev de yapıldı. Nihayet hükümet, sendikalar ve işverenlerle bir toplantı yapmak zorunda kaldı. 18 saat süren toplantı sırasında gerekli tedbirleri alma kararının şirketlere bırakılmasını isteyen işveren örgütü Confindustria bu toplantıda geri adım atmak zorunda kaldı. İşçilerin sağlığını ve güvenliğini emniyete almak için uyulması gereken kurallara uymayan firmalara kapatma cezası getiren ‘ortak protokol’ üzerinde bir anlaşma sağlandı.

Bu kadar. İtalyan emekçiler, Sağlık Bakanı’nın ‘hastalığa yakalanmama kozu’ndan daha güçlü ve işlevli kozlarının olduğunu hatırlatıyor. Yapılması gereken basit: İşten atılmalar yasaklansın, işçi ve emekçilere ücretli izin verilsin; kayıpları devlet güvencesine alınsın.

Hayat OHAL’e sığmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...