Okuyan: Utanılacak bir tarihimiz yok, daha çok konuşmalıyız

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan Avrupa Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’nda konuşmasını yaptı. Katılımcılar tarafından büyük bir ilgiyle dinlenen konuşmasında Okuyan, antikomünizmin bugünkü mantığı üzerinde durdu ve ortak mücadele için somut önerilerde bulundu. Antikomünizmin, faşizme karşı verilen tarihi mücadelenin meşruiyetini azaltmayı hedeflediğini vurgulayan Okuyan, bu girişimlerin…

soL - Haber Merkezi

Avrupa Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’na TKP adına katılan Genel Sekreter Kemal Okuyan, konuşmasında antikomünist kampanyaların günümüzde hangi gerekçelere dayandırıldığını analiz etti. Sözlerine “Dünya Komünist partilerinin İzmir’deki 21. Toplantısından kısa bir süre sonra siz kardeş parti temsilcileriyle tekrar bir arada olmak bizim için bir onur” diyerek başlayan Okuyan, Avrupa Parlamentosu’nun eylül ayındaki kararı hakkında  “Yoldaşlar, Lenin parlamento için burjuvazinin ahırı tabirini kullanmıştı. Bu çatı altında, üç ay önce, bu söz bir kez daha kanıtlanmış oldu. AP vekillerinin çoğunluğu tarafından onaylanan kabul edilemez bir önerge geçti. Bu önerge, bu kurumun aynı konudaki benzer önergelerinin bir devamı olarak görülmeli. Yalnızca bu önerge bile, kabul eden 535 vekilin kendi ülkelerini ve Avrupa halkını temsil etme yetisinden uzak olduğunu göstermektedir. Kendilerini ne kadar “demokratik” olarak tanımlasalar da, bu eylemleri onları Nazi propaganda makinesi ile aynı kategoriye sokmaktadır” diye konuştu.

'KOMÜNİST HAREKET ŞANLI BİR MİRASA SAHİP'

“Komünist hareket faşizmi alt etmenin şanlı zaferinin mirasını taşımaktadır. Bu zafer milyonlarca Sovyet askerinin, partizanların, diğer ülkelerin komünistlerinin kanıyla kazanılmıştır. Faşizm canavarının yenilmesi, uzun süre boyunca sorgulanamaz bir başarı olmuş, tüm dünya halklarının saygı ve hayranlığını kazanmıştır. Avrupalı burjuva siyasetçilerinin bu hamlesi, hem bu zaferin sorgulanmaya açılmasına, hem de faşizmi meşrulaştırmaya, ya da en azından gayrimeşruluğunu azaltmaya yaramaktadır. Önergede Sovyet yurttaşlarının onurlu tarihi bir tür 'trajik geçmiş' olarak ifade edilmektedir. Bu neye hizmet ediyor? Komünizm kriminalize edilirken, günümüzün faşist hareketleri normalleştiriliyor ve önleri açılıyor”diyen Okuyan antikomünist propaganda örneklerinin, sosyalizmin tarihini çarpıtma ve kopukluklar yaratmayı, bu yolla tarihsel meşruiyetine zarar vermeyi amaçladığını belirterek. “Özel olarak tarihi hedef alarak, bizi köksüz bırakmaya, silahımızı elimizden almaya, ve böylelikle geleceksiz kılmaya çalışıyorlar.” uyarısında bulundu.

Okuyan sözlerine komünist hareketin antikomünizm ile mücadelede somut olarak yapılması gerekenlere dair vurgularıyla devam etti.

'UTANILACAK BİR TARİHİMİZ YOK, DAHA ÇOK KONUŞMALIYIZ'

İlk yapılması gerekenin daha çok konuşmak olduğunu söyleyen Okuyan, “İşçi sınıfının tarihi kazanımları ve hatalarıyla bizim tarihimizdir. Bizim gerçekliğimizdir. O tarihi yapanların mirasçıları yani bizler tarafından araştırılmalı, aydınlatılmamış tek bir nokta kalmamalıdır. Tarihimizle ilgili bazı noktalar hakkında konuşmamak yarardan çok zarar getirmektedir. Hiçbir çarpıtmayı, karalamayı kabul edemeyiz ama kendi hatalarımızın egemen sınıf elinde çarpıtılarak sunulmasına da izin vermemeliyiz. Nazi destekli propagandaları, Ukraynalılara sözde soykırım iddiası (Holodomor) ya da Katın katliamı gibi iddiaları yanıtsız bırakmamalıyız. Bizim utanılacak bir tarihimiz yok.” dedi.

Komünist hareketi şeytanlaştırma ya da karikatürize etme girişimlerine malzeme verecek unsurlardan arınılması gerektiğinin altını çizen Okuyan “komünist hareket modern, çağdaş ve aynı zamanda sağlam ve devrimci olabilir.” diye ekledi.

STALİN TUZAĞI İYİ HESAPLANMALI

'Stalin tuzağı'nın iyi hesaplanması gerektiğini belirten Okuyan şöyle devam etti: "Stalin’i mahkum etmek antikomünizmdir. Stalin hatasız bir karakter değildir, ama Stalin eleştirilerinde geriye düşmek antikomünizmin elini güçlendirmektedir. Stalin ile ilgili tartışmalarda geri basmamalı ancak Stalin fetişinin bu muhteşem devrimcinin en çok kendisine zarar verdiğini unutmamalıyız. Stalin etrafındaki tartışmaların diyalektiği iyi düşünülmelidir.”