Anlaşılacağı üzere obsesif kompulsif bozukluk (OKB) takıntılı saplantılı ve tekrarlayıcı bir durumdur. Başlangıç yaşı yirmili yaşlarda olmakla beraber hekime başvuru yaşı on-on iki yıl sonra olabilmektedir. Demek ki hastalığın tanınması ve erken müdahale edilmesi için geç kalınmamasında yarar vardır. OKB de şikâyetler alevlenmelerle ve sönmelerle seyreder. Hastalığın geç tanınması ve geç başvuru günlük işlevselliği bozabileceği gibi kronikleşmesine de sebep olabilir. Tanının konulması için bir psikiyatri uzmanına ruhsal muayene olunması ve değerlendirme sonrasında bazı psikometrik ölçeklerle tanının netliği ortaya konulabilir.

OKB de Tedavi: 

OKB de tedavi genellikle 3 aşamada gerçekleşir.

  1. İlaç tedavileri

  2. Psikoterapiler

  3. Biyolojik tedaviler

Saplantı ve zorlantılar hafif düzeyde ise günlük yaşam kalitesini bozmuyor ise sadece psikoterapi başlanabilir. Belirtilerin şiddeti arttıkça ilave depresyon belirtileri kaygı belirtileri, intihar düşünceleri ve işlevselliğinde bozulma görülüyorsa ilaç tedavisi şarttır.

 Otuz yıl önceki tedavilere göre günümüz ilaç tedavileri daha güvenli alanda olup yan etki açısından ve bağımlılık potansiyeli olmayan ilaçlarla (SSRI) tedavisi gerçekleşmektedir. Hastalığın mekanizmasında serotonin rol oynadığından dolayı kullanılan ilaçlar serotonini artırıcı etkisi üzerinden işlev görmektedir. Bir ilaca etki alınamadığında farlı seçeneklerle diğer SSRI lar ve gerekirse güçlendirme tedavileri uygulanabilir. Yine bu aşamada psikoterapilerde yararlı olmaktadır. OKB ilaç tedavisi başladığında dikkat edilmesi gereken yüksek doz tedavi ve etkinliğin iki-üç ay içerisinde ortaya çıkması hususlarıdır. Bir diğer önemli hususta şudur bir ilacı diğer ilaca miligram sayısı üzerinden değerlendirilmemelidir. Örneğin bu tür ilaçların bazılarının 10 mg dozunun etkisi diğer bir ilacın 300 mg lık dozunun etkisiyle aynı olabilmektedir. Yani miligramlara takılmayın.

Diğer tedavi seçeneklerinden psikoterapiler olup ilaç tedavisi kadar etkinliği kanıtlanmış Bilişsel Davranışsal Terapiler, kanıtlanmış yararı olan terapiler arasındadır. BDT Klasik koşullanma ve Edimsel konuşullanma üzerinden çalışılır. Örneğin hasta pis olduğunu düşündüğünde bu anksiyete ile eşleştirilir. (klasik koşullanma) Kaçma, kaçınma yıkama davranışlarıyla anksiyetesinin rahatladığını fark eder. (ödül getirdiği için edimsel koşullanma)

Not: anlaşılır olsun diye bu şekilde açıklamaya çalıştım. Gerek hastalığın doğası gerekse psikoterapinin işleyişi bu kadar basit değildir.

BDT uygulamarında bilişsel çarpıtmalar fark edilir, anlaşılır ve düzeltmeye çalışılır. Davranışsal açıdan da maruz bırakma yöntemleri uygulanabilmektedir.

Biyolojik tedavilerle ilgili de ilaçların ve psikoterapilerin etkisiz kaldığı zamanlarda uygulanabilecek yöntemler olarak yer aldığını söylemekte yarar vardır. 

Nedir biyolojik tedaviler: Transkraniyal manyetik uyarım tedavisi, elektrokonvulsif tedavi, cerrahi uygulamalar olarak yerlerini almaktadır.