Yakında mahalli seçimler yapılacak.
Hâkim siyasîler, hamasî nutuklarla ve cazip propagandalarla toplumun önemli bir kesimini etkilemeye çalışmaktadır.
Ellerinde doğruyu gösterecek bir ölçü bulunmayan ve ehl-i tahkik olmayan avam-ı ehl-i imanın önemli bir bölümü yanlış tercihte bulunabilirler. Nur Talebeleri ise, hamasi nutuklara ve cazip propagandaya kapılmamaları lâzımdır. Zira onların ellerinde Risale-i Nur gibi imanî, içtimaî, siyasî meselelerde doğru istikameti gösteren bir pusula vardır.
Aziz Üstadımız Bediüzzaman, nokta-i istinat olunacak siyasîlerde bulunması gereken özellikleri, eserlerinin muhtelif kısımlarında zikretmiştir. Onun, siyaset ve siyasîlerde aradığı vasıfların başında; Meşrûtiyet (demokrasi), insan hak ve hürriyetleri, kuvvetin kanunda olması, adalet, meşveret (etkin meclis) gibi değerleri benimsemek vardır. Bir başka ifadeyle gerçek Ahrar/Demokrat özelliğine sahip olmaktır. 1
Bediüzzaman hangi siyasîleri tasvip etmez? O, her şeyden önce Meşrûtiyeti (Demokratlığı) benimsemeyen, istibdat, tahakküm, keyfi muamele yapan, kuvvete dayanarak baskı uygulayan, rey-i vahit sahibi siyasîlere destek vermez. 2 O, toplum katmanlarının % 60’i, 70’i tam şuurlu dindar mütedeyyin olmadıkça, din adına parti kurup devlet idaresine talip olunmasına asla onay vermez. 3 Zira bu saikle siyasete girenler, istemeseler de, dini siyasete alet etme mecburiyetinde kalıp yanlış icraatlarıyla İslâma çok zarar verirler. O, “riyaset-i şahsiye”nin; idare ile alâkalı bütün yetkilerin tek şahsta toplandığı siyasî anlayışın katiyen aleyhindedir. 4
O, muharriki/harekete geçirici meyli aşk-ı İslâmiyet yerine, siyasetçilik ve tarafgirliğin delili olan fasık/ günahkâr taraftarını, dindar muhalifine suizan bahanesiyle tercih eden siyasîlere asla iltifat etmez. 5 O, umumun mukaddes malı olan dini, inhisar zihniyetiyle yalnız kendi yandaşlarına ait gibi gösteren ve muhaliflerini “dinsizlikle, hainlikle” suçlayarak dine aleyhtarlık meyli uyandırmakla, muharriki siyasetçilik olan siyasîleri hiç tasvip etmez ve onlara destek verilmesini istemez. 6
Nur Talebesi, Üstadının ortaya koyduğu ölçülere göre tercihini yapar ve yapmalıdır. Bu ölçülere uymayanlara güçlü ve hâkim mevkiinde olsalar da, destek vermez ve vermemelidir. Şimdiki siyasî yelpazede Nurun ölçülerine uyan ve Ahrar/ Demokratları temsil eden parti küçük, siyasîlerin sayısı az olabilir. Nur Talebesinin vazifesi; ölçülere uymayan güçlüye değil, küçük ve zayıf ta olsa, uyan Demokratlara nokta-i istinat olmaktır. Kur’ân ve Risale-i Nur’a göre hak kuvvette değil, kuvvet haktadır. 7
Sözün özü: Nur Talebelerinin sadece imanî meselelerde ittihat etmeleri yeterli değildir. İçtimaî ve siyasî konularda da Üstadın yaptığı gibi birleşmezlerse, ittihat ve ittifakları tam olmaz. Ülkemizin, hatta İslâm Âleminin kurtuluşu onların ittihadına bağlı olduğu kanaatindeyim. Cenab-ı Hak cümlemize doğruyu doğru olarak görüp ona uymayı, yanlışı yanlış görüp ondan kaçınmayı netice veren güçlü imanî feraset nasip etsin… Amin.
Dipnotlar:
1– Emirdağ L. 2, 2016, s. 358, 364, 536. 2– Emirdağ L. 2, 2016, 318. Mektup, s. 492. 3- Münâzarât, s. 50, 51. 4- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 196. 5- Sünûhat, s.162. 6– A.g.e., s. 163. 7– Sözler, s. 158.