Haber/ Didar Demirci

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, şube binasında yaptığı basın açıklamasında normalleşme sürecini değerlendirdi. SES İzmir Eş Başkanı Nursel Yücesoy’un okuduğu basın açıklamasında, salgından en çok etkilenenlerin sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı sınıf olduğunu dile getirdi. Türkiye’de korona virüsü vakalarının çoğunun büyükşehirlerde ve işçilerin yoğun yaşadığı semtlerde olduğunu Bakanlığın yaptığı paylaşımlarda gördüklerini dile getiren Yücesoy, “Sağlık Bakanlığı’nın nadir paylaşımlarında vaka sayısının yetişkin grupta, ölüm sayısının yaşlı grupta daha çok olduğu bildiriliyor. Yine kronik hastalığı bulunanlar, sigara içenler hastalıktan daha fazla etkileniyorlar. Bilgilerimiz oldukça sınırlı olup salgının nüfusun çeşitli kesimleri nasıl etkiledi bilemiyoruz. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı olanlar, işçi nüfus, yoksullar, cezaevindeki tutsaklar, mülteciler vb. toplum kesimlerinin istatistikler verilmese de oldukça sert etkilendiği gözlenmektedir” dedi.

İşçi sınıfını feda ediyorlar

Normalleşme uygulamalarını eleştiren Yücesoy, “Salgına rağmen normalleşme uygulamaları işçi sınıfını salgına feda etmeden başka anlam taşımamaktadır. İşçilere yapılan uygulama örtülü dahi olmayan sürü bağışıklığıdır ve bu uygulamalar kapitalizmin normal zamanlardaki sınıf alışkanlıklarının da devamıdır. Bu stratejinin sonucu büyük kentlerde salgının aldığı boyut ile de kendini ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı. Salgın nedeniyle sağlık sektöründe talep artışının olduğunu dile getiren Yücesoy, “Sağlık emekçileri çalışma saatlerinin çok üstünde çalıştırıldı. İş yerlerinde daha büyük riskler ile karşı karşıya bırakıldı. Koronavirüs şüphesi sebebiyle karantinaya alınanların istirahat ya da hastalık izni hakları dahi gasp edildi. Aşı bulunmadan normalleşme uygulamaları biz sağlık emekçilerini daha fazla risk altına almaktadır” ifadelerini kullandı.

Dünyada 35 binden fazla sağlıkçı enfekte

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 28 Nisan tarihli raporundaki bilgileri paylaşan Yücesoy, dünya genelinde 35 binden fazla enfekte sağlık emekçisi olduğunu dile getirerek, “Tablo Türkiyeli sağlık emekçileri açısından ise daha kötüdür. Son istatistiklere göre 10 bini aştığını ifade edebiliriz. 43 sağlık emekçisi hayatını kaybetmiştir. Aile Sağlığı Merkezlerinde görülen kişisel koruyucu ekipman eksikliği pandemiye hazırlıksızlığın bir göstergesiydi” diye konuştu.

Sürü bağışıklığı süreci

Pandemide girilen yeni süreci “normalleşme süreci” olarak tanımlanması ve bunun sonucunda alınan kararları eleştiren Yücesoy, “Ülkemizde dile getirilen ‘normalleşme süreci’ sürü bağışıklığı sürecidir. Aslında normal olan hiçbir şey yoktur” dedi. Yücesoy açıklamasının devamında sağlık çalışanlarının taleplerini şu şekilde sıraladı: “Tüm sağlık emekçilerine 5 güne bir yaygın test yapılmalıdır.İstihdam şekline bakmadan tüm sağlık emekçilerine koruyucu ekipman eksiksiz bir şekilde sağlanmalıdır. Performans sistemi kaldırılarak tüm sağlık emekçilerine insanca yaşayacağı ve emekliliğine yansıyacağı bir ücret verilmelidir. Covid – 19 meslek hastalığı kabul edilmeli ve iş kazası raporu tutulması zorunlu olmalıdır. Tüm sağlık emekçilerine 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verilmelidir. Haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışanlar arasında ayrımcı uygulamalara son vermeli, 60 yaş üstü ve kronik hastalığı olan sağlık emekçileri ve istihdam biçimi fark etmeksizin tüm çalışanlar idari izinli sayılmalıdır.”