Feyzi Açıkalın

“Noel” bahane “Pazar”ı şahane

11 Aralık 2018 Salı

Bir turizm beldesi düşünün ki, şehirdeki yaşam, geleneksel muhafazakar yapısının mahalle baskısıyla şekillenmekte olsun… üstüne üstlük, şehirdeki tarikat oylarına göre ince hesaplamaların yapılmakta olduğu bir yerel seçim süreci yaşansın; ve orada 9.kez olmak üzere Noel Pazarı düzenlensin.

Hem de Noel kutlamasının gerektirdiği bütün araçlarıyla, eğlencesiyle. Yalnızca bir gün sürse de, şehirde yerleşik bulunan yabancıların ve dahi kentlinin coşkun katılımıyla...

Turizm beldeleri, daha doğrusu yabancıların mülk alarak yerleştikleri kıyı şehirleri çok ilginç bir sosyolojik laboratuvar haline geldi. Son yıllarda değişen yabancı profili ile çok uluslu, çok kültürlü hale gelen beldedeki yaşam ve yerli şehir halkı ile ilişkiler incelenmeye değer oldu.

Belki, ülkeyi gittikçe radikal bir din devleti olma yoluna sürükleyen siyasi iktidarın, özellikle Batı’ya karşı, Türkiye’nin hala bir “özgürlükler ülkesi” olduğunu kanıtlama çabası söz konusuydu. Siyasi iktidarın her fırsatta yinelemekte olduğu, “uygarlıkların buluşma noktası” söylemine uygun bir projeydi, Noel pazarı.

Siyasi iktidarın “uygarlık” sözünden “din”i kastettiğini biliyoruz. Nitekim, yine çok ilginç bir şekilde, ekmek arası sosis olarak domuzun mekruh sayılıp, yalnızca tavuktan yapılanına izin verildiği Noel Pazarı’nda, yabancılar, ait olduklarıyla kiliseleriyle ayrı standlar açabilmişti!

Ne ironik bir çelişkiydi ki, yerel seçimler için Müslüman tarikat ehlinin oylarına bağlı yönetim planları oluşturulmaktayken, yabancının tarikatları da kendi piyasasını oluşturmaktaydı. Hem de ne ciddiyetle! Standda çalışmakta olan bir Türk kadına, üstünde kilisenin adının yazılı olduğu önlüğü giymeye zorlayacak kadar!

Çok mu komplo teorisi oldu! O zaman zorlamayalım; diyelim ki, yerleşik yabancılara şehirdeki birçok başka aktivite gibi Noel Pazarı ile bir özgürlük alanı açalım, onları beldede yaşadıkları için mutlu hissettirelim ve de (burası önemli!) onları yeni konutlar almaları konusunda teşvik edici olalım.

Biraz daha iyimserlikle; şehirli yani kasaba olunduğu günlerden beri merkezde ikamet ettiği için kırsaldan ayrılmakta olan kesim ve sonradan yerleşen kent görmüşlerin isteklerine uyma ve hafiften onların gazını alma adına bu organizasyonu düzenleme/sürdürme düşüncesi öne çıkmış olamaz mı?

Hem turizmde hem de şehrin dinamiği olarak her alanda etkileyici olmaya başlayan Rus Devletler Topluluğu’nun, her nakaratta “Russia” kelimesini geçirip, Rus bayrağını salladıkları milliyetçi gösterilerle öne çıktıkları Noel Pazarı, kim ne derse desin (buna ben de dahil!) beldenin rengi olmaya devam ediyor. Beldenin diyorum, çünkü yakın yerleşimlerden bile insanlar geliyor.

Evet, şehirdeki yerleşik yabancılarla alışveriş (ve fotoğraf çektirme!) ölçeğinde kalan çok kısıtlı bir etkileşim oluyor; evet, şehir insanının büyük kısmı Noel ile yılbaşını aynı şey zannettiği için o günü yaylalarda geçirmeyi tercih ediyor; evet; siyasetin gericisi arkadan mırıldanıyor! Evet, yerel yönetim bunu yaklaşan seçimler için bir oy fırsatına çevirmek istiyor…

Ama çok renkli ve ülkedeki bu anlamda en uzun soluklu aktivite olarak, her şeye rağmen sürdürülmesinden şehirli memnun kalıyor. Herkes çok eğleniyor. Şehrin havası değişiyor.

Ülkenin gittikçe uygar dünyadan koparılmakta olduğu; yabancı devletlerin bağımsızlık günlerinin şehirlerimizde, onların misyonlarının katılımıyla coşkunlukla kutlanmakta, buna mukabil rakı ve şalgam günlerinin yasaklandığı bir coğrafyada Noel Pazarı’nı eleştirmek abesle iştigal değil midir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları