NEYİN TELAŞINDASINIZ?

Ey vekiller!...

Ey muhalefet!...

Ey iktidar!...

Ey parti liderleri!...

Bu feveranlık, taşkınlık, "birbirinizi" boğazlamakta neyin nesi?

Ne diyoruz.

Her şeyin bir adabı var, nizamı var?

Siyasetin de.

Değişimin de.

Ya da var olanın devamı için de…

Söylenecek söz.

İcra edilecek olan; "var olanla-alternatifini" karşılaştıracaksınız?

Eksik ne?

Fazla ne?

Deyip, "sindire sindire" mevzubahis ederek, tartışmalısınız…

***

Bireye.

Kişiye.

Partiye "özgü" girift bir "sinsilik" arz eden ortam oluşturmadan…

Bugün ben.

Yarın sen.

Sonraki gün diğeri olabilir; "ahlaki erdemliğiyle" meselenize odaklanın...

18 Madde diyorsunuz…

Ama!

Maddeleri "tek tek" değil tartışmak…

Ya da, ahaliye anlatmak…

Veya üzerinde; "fikir jimnastiği" yapmak…

Tek düşünce ekseninde…

Çift yönlü; "kızıl-kıyamet" koparılıyor…

İktidar; "fili durumu" yasal zemine taşıyoruz diyor.

Muhalefet; "diktatörlük" geliyor savında.

***

Beyler…

Şunu "iyi" bilmeniz gerekir.

Bu ülke "eski" ülke değil.

Bu millet "eski" millet değil.

Ensesine vur; "ekmeğini al" dönemi bitti.

Vesayeti de.

Seküler anlayışı da…

Batılı da.

Emperyal fikriyatı da.

Tekçi, jakoben, ulusalcı "inkarcı" düşünceyi de; "tanıyor-biliyor."

Ki hiç de, "milletten" yana olmadığını da.

Biliyor ki, 90 yıllık "derin vesayetin" nasıl bir ayrıştırma içerisinde olduğunu.

Ve bu düzenin "artık" yıkılması-bertaraf edilmesi gerektiğini…

Aklınızı başınıza devşirin.

***

Ey iktidar.

Ey muhalefet.

Ey iki tarafın; "şuursuzca" biat edicileri…

15 Temmuz'u unutmayın.

Hatta 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki; "dönemi" de.

Hal-i hazırda.

İçerden ve dışarıdan, "gelen emperyal terör saldırılarının" dört eksenli halini de…

Bilesiniz ki…

Ne iktidarın "çokbilmiş" hali?

Ne muhalefetin sergilediği tavrın sonucu değildir.

Tüm bunların; Türkiye tarafından göğüslendiği…

Üstesinden gelebilecek "güce" sahip olduğu.

Yiğit olan.

Kılıç kuşanan; 78 milyon Türkiye'dir.

Sağı da.

Solu da.

Muhafazakârı da.

Liberali de.

Demokratı da.

Ülke ne "muz" Cumhuriyeti?

Millet ne "koyun" sürüsü?

***

İlk günden beri ifade ediyorum.

Ki sokaktaki insan da aynı düşünce de…

Şu Anayasa değişikliği…

Muhteva itibariyle; "kötünün" iyisi, "hiç yoktan" iyidir…

Ama bu durum!

Birileri için, "sanılmasın ki" vaziyet, "sonucu" bellidir.

Değil.

Diyorsunuz ki.

Demokrasiye inanıyoruz.

En güçlü varlığı da; "sandıktır."

Seçimdir.

Milletin "iradesinin" yansıdığı sonuca "boynumuz" kıldan incedir.

Yani kestiği parmak acımaz.

Ferman onundur.

Öyle ise.

Korkunuz, telaşınız, kaygınız niye.

Birbirinize karşı; "hasımlık" üretmeniz, bizleri de "gerdirmenizin" manası var mı?

***

Gayeniz!

Bağcıyı "dövmek" değilse; üzüm yemek ise.

Milletin de; "iradesine" saygı gösteriyor noktasında samimi iseniz!

Bırakın birbirinizi yemeyi…

Eksik-fazla…

Her ne ise…

Kimse demesin.

Önce kaos çıkar, sonra iç savaş…

Tehditler savurmasın.

Korku imparatorluğunu yaratmasın…

Varsa mertlik.

Varsa yiğitlik.

Çıkarsınız er meydanına, getirirsiniz "elinizdeki-avucunuzdaki" ne varsa; milletin huzuruna.

Kim kendisine güveniyorsa…

***

Miting meydanlarında.

Toplantılarda.

Vatandaşın bulunduğu her platformda…

İstenilen nedir?

İşin aslını-fesli nedir, ne değildir, anlatırsınız.

İktidar "neyi savunduğunu" anlatır.

Muhalefet "neye karşı" çıktığını, ifade eder.

Kim milleti ikna ederse?

İyisini de, kötüsünü de…

Ahali de.

Kendi akıl süzgecinde "istenileni-istenilmeyeni" değerlendirir…

Süzgeçte kalan.

Süzgeçten geçeni; belirler.

Ve bir karara vararak; "tercihini" ortaya koyar.

Ki er ya da geç; "bu olacaktır…"

***

Soruyorum size…

Yangından mal kaçırma refleksiniz.

Ya da ülkeyi "kaosa" sürükleme gayeniz.

Karşılıklı; "provokatif" söylem ve eylem içerisine girme; şuursuzluğunuz "neyin telaşı"

Hatırlatmak istiyorum.

Ve biliyorum ki, "bilaistisna" o günün tüm aktörleri…

2010'daki; 26 maddelik Anayasa değişikliği…

Yani; "referandum" için.

Bugün; "eleştiren var mı?" yok.

Ama o gün; "bugün ki gibi" kızıl-kıyamet koparan vardı.

Sonra.

Millet tercihini ortaya koydu.

***

Velhasıl!

Daha zaman var.

Aklıselim siyasetin icrası; kazanımdır.

Ama netice de tecelli edecek olan da; "Milli iradedir."

Ve öyle ümit ediyorum ki…

Sonuç ne olursa olsun…

15 Temmuz'a dair oluşan "milli ruhu" referandumda milli irade "Milada" dönüştürecektir…

Çünkü o "ruhu" sokakta görüyorum!

***

AK PARTİ YERİNE CHP OLSAYDI…

Düşünüyorum!

Kılıçdaroğlu ailesindeki; "hizipleşme" hali.

Erdoğan.

Ya da Başbakan Binali Yıldırım'da "vaki" olsaydı…

Yani aile; "bireylerinden" biri çıkıp, "siyasetlerine" laf etseydi.

Muhalif olsaydı.

Ekran ekran gezseydi, "olmadık" laflar etseydi…

***

Hatta "aile mahremiyetiyle" ilgili, beyanlarda bulunsaydı.

Lakaplar.

İsimlendirmeler.

Para, pul gibi ithamlar sıralayıp, dursaydı.

Ve o kişi.

İşgüzar bir parti ilçe başkanıyla birlikte, CHP'ye gelseydi.

"Partiye üye olmak istiyorum."

Artık ben de; "CHP'liyim" deseydi…

***

CHP…

AK Parti gibi…

Kılıçdaroğlu'nun ağabeyi Celal Kılıçdaroğlu'na karşı…

AK Parti üyeliğiyle ilgili başvurusu için.

"Başvuruyu reddetme…"

En önemlisi de.

"Aile mahremiyeti bizim için önemlidir" vurgusunu yaparak "ilkeli siyaset" ve ders-i ibret tavrı sergiler miydi?

Sanmam!

Çünkü 17–25 Aralık hadisesinde gördük.

En mahrem "durumlar" icra edildi.

Yani…

Ucuz siyasete koşar; "üye yapardı"

Aile mahremiyetini de ifşa" ederdi.

Boşuna demiyoruz ki..

CHP..

Millet için; bela ve felakettir diye…

TEŞEKKÜRLER.

Malum!.. 10 Ocak…

Tarihsel olarak; "mesleğimizde" önemli bir yeri var…

"Çalışan Gazeteciler" günü…

Güne dair söylenecek, yazılacak çok şey var.

Ama umut ve temennim odur ki.

Özgür…

Bağımsız…

İlkeli…

Ve tarafsızlık karinesi içerisinde; "olabilmektir"

Ancak…

Gün ve zaman dilimi; "ne yazık ki?" böyle değil…

21. yüzyıldayız.

Hala da; fikrinden, düşüncesinden, yazısından haberinden dolayı; "demir parmaklıklar" arkasında olan var.

Ve hala da; "aç karnına" bu işi yapmaya çalışanlar var.

Velhasıl.

Günümüz kutlu olsun.

***

Bu arada.

Günümüze dair; "bizleri yalnız" bırakmayan…

Özellikle; "siz okurlarımıza"…

Ziyaretle…

Telefonla…

Sosyal medya üzerinden; "duygularını" paylaşana…

Özelde de…

Sürpriz yapan;

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Mehmet Demir'e…

Murat İpek'e (Asmin Grup)

Ve Ekrem Karakoç'a (Bilfen Okulları) buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

İyi ki varsınız, iyi ki bizlerlesiniz…

Bir aile olabilmek de; bu olsa gerek.