Musıkinin insan üzerinde etkisi ve önemi daha doğduğu andan itibaren başlamaktadır. Bebek ile anne arasında ilişki, annenin yavrusuna şevkat dolu ilk seslenişleri ile başlar, genellikle bu seslenişler melodik mırıldanmalar ve ninniler şeklinde olur. Zaman ilerledikçe ninniler çeşitlenerek sürer ve anne bebek ilişkisi pekişip güçlenmeye başlar. Bebek ve anne arasında oluşan duygusal bağların güçlenmesinde ninniler çok önemli bir etkendir. Bu müzikal etkiler, yaşam boyu taşınacak izlerin kodlarını, kişinin benliğine pek çok duygu ile harmanlayarak yazılmasını sağlayacaktır.

Bütün toplumlarda nerdeyse aynı süreç yaşanmıştır. Kişisel düşünceme göre, musıkinin mabetlerde başlayıp geliştiği yönünde süren genel anlayışa ek olarak , musıki; annelerin bebeklerine ninnilerle seslendiği ezgilerle başlamıştır. Birkaç basamaklı basit ezgilerden oluşan ilk melodik cümleler zaman içinde şekil değiştirerek dini ayinlerde kullanılmış ve dini ilahi seslenişlerin insan ruhu üzerinde uyandırdığı büyük tesirin fark edilmesi ile sanatsal bir şekil almıştır . İnsanın günlük yaşantısında da duygu ve düşüncelerin müzik yoluyla anlatması halk müziklerinin doğmasını sağlamıştır.

Anne bebek ilişkisi , dini yapılanmalar, sosyal yaşantının köy , kent , metropol süreçleri, müzikal yapının gelişerek günümüzdeki çeşitliliğini ve gelişimini sağlamıştır.

İnsan yaşamının vazgeçilmez unsurlarından birini oluşturan müzik, doğumdan ölüme kadar yaşantımızın içinde yer almıştır. Müziksiz bir yaşam düşünülemez , yaşamın her aşamasına bir şekilde müzik katılmaktadır. Müzikten uzak kalmış ruhların bedenleri arızalıdır.

Şöyle bir düşünsek ; ‘’ üzerinde ağaçlar, bitkiler , hatta otların olmadığı bir dünyada nasıl bir yaşam olur du ? ‘’ düşüncesi bile insanın tüylerini ürpertiyor … Müziksiz bir yaşam da insan hayatında aynı etkiyi bırakırdı.

Musıki insanların mutlu olmasını sağlayan bir sanat dalıdır.