19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mustafa Kemal’in nesiyiz?

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

Kitlelerin diline yerleşmiş sloganları değiştirmek çok zordur. Sloganlar tesadüfen oluşmaz, keyfî olarak değişmez. Neredeyse yarım asırdır yerleşmiş “Bağımsız Türkiye!” sloganını “Özgür Türkiye!” sloganıyla değiştiremezsiniz mesela.

Haziran Ayaklanması’nda sokağa çıkan milyonlarca insanın Mustafa Kemal’in resmî dairelerde asılı fotoğrafını değil, kalpaklı gençlik resmini Türk bayrağıyla birlikte taşıması ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganını atması, anlayanlar için bir ders niteliğindedir.

CHP şimdi Mustafa Kemal’in nesi olduğunu tartışıyor. Askeri mi, yurttaşı mı, yoldaşı mı? Bir siyasî partinin ideolojik yapısı dağıldığı zaman sloganından tüzüğüne programına kadar her şeyi sorgulanmaya başlar. Parti kitlesine ayar vermek zaman alır. İnsanları koyunlaştırmak, istikametlerini değiştirmek için her türlü numaraya başvurulur. Gündemi saklı, içi boş, müstevlilere göz kırpan “Gak, Guguk, Adalet!” yürüyüşleri yapılır.
“Mustafa Kemal’in yurttaşlarıyız” sloganını önce partinin gençlik kollarında denediler. Orada uygun bir ortam vardı. PKK sevdalısı liberal solumsular oraya adamlarını sokmuş “kitle içinde parti çalışması” yapıyorlardı. Fakat, tutmadı. Geri adım attılar. “Dersimli Kemal’im ben!” diye isyan eden Genel Başkan, 19 Mayıs 2016 günü Anıtkabir’in önünde “Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye bağırmak zorunda kaldı. Kitlenin o anki nabzına göre salla gitsin vaziyetleri...

Bir keresinde CHP PM üyesi, “Postalları 1923’te çıkardık” gibi derin bir laf etmişti. CHP’li Ataşehir Belediyesi Rojava ve Şengal’e yardım malzemesi gönderdi. Şeyh Sait açılımları, Seyit Rıza’yı anma törenleri vs... Mustafa Kemal’in askerlerine bakar mısınız? Böyle bir kendini inkâr görülmemiştir.

Türkiye’de parlamenter siyasetin söylemi demagojiden ve laf cambazlığından ibarettir. Şimdi Ümit Kocasakal, “Kurtuluş kuruluştadır” sloganıyla adaylığını açıklayıp partinin tabanını sarstı ya, hemen ağız değiştirdiler. Parti’nin sözcüsü CHP’yi yeniden tanımladı: “Kuruluş değerlerini koruyan, hem ulusal bütünlüğümüzü koruyan hem de Kurtuluş Savaşı’nın Kuvayi Milliye ruhunu sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle buluşturan bir siyasî parti.” Sevsinler sizi!... Nerede buluştuğunuzu, nasıl bir ideolojik açmaza girdiğinizi herkes görüyor. Susanlar, maddî ya da siyasî menfaati olanlardır.

Bundan sonra parti yönetiminin Kocasakal’ı dengeleyip açığa düşürmek için “Kuvayi Milliye” söylemine dört elle sarılacağını anlamak kâhin olmayı gerektirmiyor. Şimdi bütün müteahhitler, ihale komisyoncuları, kripto FETÖ’cüler, PKK destekçileri, neoliberal Amerikan muhipleri, merkezin delegeleri, çağdaş çağcıl post-modern partililer, postalları çizmeleri çıkarıp iskarpin giyen kravatlı cahil cühelâ takımı acayip bir Kemalist söylem tutturursa şaşırmayalım. Buna siyaset diyorlar...

Oysa her şeyi yapmışlar, yönetime her şeyden bir tutam katmışlardı. Ne kadar ulusalcı, antiemperyalist, sözünü sakınmayan geleneksel CHP’li varsa hepsini “dinozor” etiketiyle milletvekilliği makamından ve parti yönetiminden kovmuşlar; yerine, “yenilikçi” dedikleri Kürtçüleri, Pontusçu şeriatçıları, Kemal Derviş takımını, tatlı su akademisyenlerini getirmişlerdi. Ama olmadı. Altı Ok’u el çabukluğuyla kaybettiler ama yerine bir şey koyamadılar. Bir kişi çıktı, gerçekleri söyleyerek, “CHP bu değildir” diyerek meydan okudu. Söylemleri bozuldu.

Peki şimdi ne olacak? Bana kalırsa, ideolojik şâkülü bu kadar kaymış, birbiriyle tutarsız bunca laf etmiş, her eylemi sabun köpüğü gibi dağılıp gitmiş bir partinin varlığını sürdürmesi bile mucizedir. Bu mucizeye şimdiye kadar sessizce katlanan parti tabanının Ümit Kocasakal’ın dürüst, açık, cesur sesine kulak vermesi bile önemlidir. Bakalım CHP’nin tabanında Mustafa Kemal’in ne kadar askeri, ne kadar yurttaşı, ne kadar yoldaşı var?

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019