Müslümanlar terör bahanesiyle katlediliyor

 Obama döneminde terörü kullanarak vekalet savaşı yürüten ABD, Cumhuriyetçi Trump ile yeniden Bush yönetiminin politikalarına döndü. Ortadoğu'da bulunan askerlerine ve istihbarat örgütü CIA'ya "onaysız vur" emrinin verilmesinin ardından, ABD ordusu, hem Irak'ta hem de Suriye'de sivilleri hedef almaya başladı.
Halep'te namaz vakti bir cami hedef alındı 58 kişi öldü. Rakka'nın batısında bir okul hedef alındı 33 kişi öldü. Yine Rakka'nın batısındaki Tabka ilçesinde bir saldırı gerçekleşti çoğu kadın ve çocuklardan olan 40 kişi hayatını kaybetti. Rakka kenti yakınındaki el-Mataba köyüne yapılan hava saldırısında en az 23 sivil katledildi? Bunlar son birkaç gün içinde Suriye'de yapılanlar, Irak'ın Musul kentinde ise ABD saldırısıyla bir binaya sığınmış olan 200 sivil hayatını kaybetti.
Buradan da net olarak anlaşılıyor ki, ABD'nin asıl derdi terörle mücadele değil, saha temizliği? ABD bu coğrafyada kendine vatan açıyor.
Hatırlarsanız, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 2000'li yılların başında yaptığı bir açıklamada, ABD'nin, küresel iklim şartlarının Amerika kıtasında oluşturacağı olumsuz koşullar sebebiyle kendisine yeni bir vatan aradığını ve vatan olarak da Ortadoğu coğrafyasını seçtiğini belirtmişti.
Büyük Ortadoğu Projesi işgalinin gerekçesi olarak ilan edilen 11 Eylül saldırılarının 2001 yılında gerçekleşmesi elbette ki tesadüf değil? 
ABD, 11 Eylül bahanesiyle nasıl Irak'ta, Afganistan'da milyonlarca sivil Müslüman'ı katlettiyse, şimdi de aynen bıraktığı yerden devam ediyor.
Şu gerçeği de asla unutmamak lazım; bu işgal ve katliamdan kurtulmanın yolu, ABD'ye ram olmaktan, onunla beraber hareket etmekten geçmiyor. ABD'nin bir dediğini iki etmemenin ne anlama geldiğini Saddam ve Hüsnü Mübarek örneğinde ibret olarak gördüğümüz gibi, Türkiye olarak da bariz bir şekilde yaşıyoruz. Bir örnek de Suudi Arabistan'dan verelim. Suudi Arabistan ki, Ortadoğu coğrafyasında ABD'nin sözünden çıkmayan en sadık ve en yakın müttefik? 
Yemen'de trilyonlarca zarara rağmen ABD'ye olan sadakatinden asla vazgeçmedi. ABD'nin Ortadoğu'yu kan gölüne çevirdiği, işgallerine bahane olarak sunduğu terör örgütlerine sırf ABD talep etti diye her türlü finans ve silah desteğini sağladı. ABD'nin Rusya'yla rekabetinde, petrol fiyatlarını ABD'nin talebiyle düşürerek tarihte yaşamadığı bir ekonomik krizin içine atladı. Bütün bu talepleri büyük bir sadakatle yerine getirmesine rağmen, ABD, işgale bahane olarak kendi organize ettiği 11 Eylül saldırılarının faturasını da Suudi Arabistan'a kesti.
Bu kadar sadık müttefikini, özellikle de büyük bir kriz yaşadığı bugünlerde elinden tutması gerekirken, "madem uçuruma yuvarlanıyorsun bir tekme de benden" diyerek tekmeyi salladı.
ABD'deki 11 Eylül saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınları ve Amerikalı sigorta şirketleri, Suudi Arabistan ve bazı Suudi vakıflara tazminat davası açtı. Gerekçe El Kaide'ye destek vermeleri? ABD Kongresi geçen yıl Suudi Arabistan ve yabancı şahısların 11 Eylül saldırılarından sorumlu tutulmalarının önünü açan yasayı kabul etmişti.
ABD, miadı dolan ya da dolmayan piyonlarını yeri geldiğinde deliğe süpürmekten asla imtina etmiyor. Hatta tokatlamaya önce müttefiklerinden başlıyor. Rusya'da bundan nasibini aldı. 
Rusya milli politikalar hayata geçiriyorken ABD'nin BOP tekerine büyük bir taş koyarken, bu sebeple ABD devre dışı kalmışken, Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle "ABD'yle mücadeleden vazgeçip ABD'yle anlaştığı için" yeniden geri plana itilmiş oldu. ABD ile mütetfiklik Rusya'ya anlamsız savaşlar, terör eylemleri ve de bölünmeden başka hiçbir şey getirmeyecek.
Bakın, Çeçenistan karışmaya başladı bile. Başkent Grozni'nin 70 km uzağında bulunan Rus askeri üssüne bir grup militan saldırdı ve 6 Rus askeri öldürüldü. Saldırıyı IŞİD üslendi.
Bundan sonraki süreç, milli politikalara sırt dönüp ABD'ye ram olan Rusya'nın ABD'nin vekalet savaşlarını yürüten terör örgütleri vasıtasıyla Arap Baharını yaşadığı bir dönem olacak. 1. ve 2. Dünya savaşlarında olduğu gibi çok ağır bdeller ödeyeceği savaşlara itilecek.
Gelelim, Prof. Dr. Baş'ın fadesiyle, "BOP'un asıl hedefinde olan" Türkiye'ye? Bu konuda Prof. Dr. Baş, katıldığı bir TV programında yıllar öncesinden şu tespitleri yapmıştı:  "Anadolu coğrafyası ciddi özellikleri olan bir coğrafya? Türk milleti burayı vatan olarak seçti. Daha önce Şark Projesi ile yayılan fitneler, şimdi de Büyük Ortadoğu Projesi şekline dönüştü. Amaç bu bölgeyi elimizden almak... İmparatorluk devrinde, İstiklal mücadelesi ve Cumhuriyet dönemlerinde bunu savaş yoluyla denediler ama istediklerine nail olamadılar. Türk milletinin basireti, şecaati, vatanına bağlılığı nedeniyle milletimize silahlı çatışmada boyun eğdirilmedi. Ancak bu adamlar hiç durmuyor."
Ülkemiz üzerinde hesabı olan bu iradelerin o gün bugündür asla durmadıklarını farklı plan ve senaryolarla Türkiye'nin üzerine geldiklerini ifade eden Sayın Baş şunları söyledi:
"Siyasilerimiz yaşadıklarından dersler çıkartarak onlara yaklaşmamayı, ülkemiz üzerinde hesabı olanlarla birlikte değil de bu coğrafya üzerinde hesabı olmayan milletlerle ve devletlerle birlikte olmayı hesap ederek bir proje geliştirmek, bir tez oluşturmak için çaba sarfetmediler. Merhum Mustafa Kemal hariç siyasiler bu konuda gaflette olmuşlardır."
Ve sonuç; Türk milleti ve İslam dünyası olarak ayıkmazsak, 1000 yıldır vatan olarak yaşadığımız bu coğrafyayı kaybetmeye, kendisine vatan seçenler tarafından süpürülmeye mahkum oluruz.
Çözüm bellidir, çözümün sahibi de bellidir. Fazla söze hacet yok.