Daracık kozalarında duranlar dünyayı kendilerinden ve bulundukları yerden ibaret sayıyorlar. Orada huzurlu iseler hemen herkes huzurludur zannındadırlar. Küresel dünya küçüldükçe alanlar daralıyor. Ve artık sadece Müslümanlar değil insanlık bir kuşatma altında. Farkında olmadığımız, görünmeyen bu dünya insanının karanlık yönleri giderek yaygınlaşıyor.
Felsefi ve düşünsel akımların nedenleri ve sonuçları etkisini zamanla gösteriyor. Şimdi o günleri yaşıyoruz
Medyanın hemen her şeyi ayan beyan etmesinden beri insanların zaafları, uçurumları, karanlık yönleri gün ışığına çıkıyor. Çarpık ilişkiler, çocuk ve kadın cinayetleri korkunç boyutta. Bir sarmal gibi kuşatıyor. Olumsuzlukları görmeme duygusu onları yok saymamız anlamına gelmez, gelmemeli. Sorunlar ciddi ve altından kalkılamaz bir durumda. Toplumda keskin ayrışmalar, bu gibi sorunları sahiplenmeme, kaçma sorunları azaltacağına arttırıyor.
İnsan sorunlarıyla dünyaya geliyor. Tercihlerinde de artık bir karar ve irade söz konusu. Bu da bazan insanın sınırlarını zorluyor ve aşıyor. Bugün ise sorun çok daha dallı budaklı ve karmaşık. Sağlıklı bir düzlemde bulunmuyoruz. Taraflar var, kusurları, yanlışları, günahları birbirlerine yüklemede ve aktarmadadırlar. İşin kolayı bu. Kimse sorumluluk üstlenmiyor. Bunu da bir hüner belliyorlar, sonuçlarını da zafer çığlıklarıyla karşılıyorlar.
Yazılarımda “Müslümanlar” vurgusunu sık kullanıyorum. Biliyorum ki bu görünürde sadece kendi dünyamız ile ilgili. Zaten sorun biz ve Müslümanlar. Çünkü Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyorlar, yiyorlar birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Kendileri sağlıklı olsalar bu insanlık için de bir çözüm. Batı, karanlık ruhunda boğuluyor ve sürekli bunalım üretiyor. Bunalımdan kaçmak yerine yeni bir yol tercihine giriyor bunların hiç biri kendisi için kurtuluş olmuyor.
Bunalımlı toplumlardan bir şey çıkmaz. Bunalımlar bunalımları çoğaltır ve işin içinden çıkılamaz olunur. Görünürdeki durumlar yanıltıcı elbette. İç dünyaları çok daha önemli. Korku ve endişenin egemen olduğu bir dünyada insanlık küçük dünyalarında huzurlu ve mutlu olmaya bakıyorlar.
Müslüman bencil değil, olmamalı. Her an ve durumunu insanlığın kurtuluşuna adayan ve hayatı boyunca bunu yaşayan Sevgili Efendimizin özellikle Müslümanlara yüklediği sorumluluk bilincinin zerresi yok desek yeridir. Günün koşullarındaki yaşama biçimiyle o günün karşılaştırılmasında, refahında, ya da çılgınlığından asla vazgeçilmez. O, o zamana özgü, yaşandı ve geçti. Bir daha öyle bir hayat yaşanamaz. Belki de asıl sorun burada.
Geçmiş zaman hayatı insanın hayatı idi. Yani insanlığın bütün bir hayatı. Bugün ise benin hayatı, kişinin bencil hayatı desek daha doğru olur. Çılgınlıklarını ve uçarılıklarını bir başına yaşama tercihi de diyebiliriz. Bu dünyada mutluluk ve huzur sadece kendisi ile sınırlı.
Ailelerin dağılışının nedeni de bu. Çocuklar artık büyüklerini tanımıyorlar. Anne ve babalarını görmüyorlar.
Seküler hayat insanlarda sınır bırakmadı.
Batıcılar bile kendi çelişkileri içinde boğuluyorlar. Yanlışlarını görmüyorlar. On beş yaşında bir kız çocuğunu starlaştırıyor onun etrafında çılgın bir dünya kuruyor, özenti oluşturuyor. Artık çocuklar belli bir yaş olgunluğuna erişmeden her tür tuzağın içinde kendini buluyor ve hatta bu dünyaya koşuyor. Bir yanda böyle bir özenti ile çocukları uçuruma sürüklerken, bir yandan sırf karşı olduğu bir dünyaya aynı sorunu bir başka biçimde yüklüyor ve sorumlu tutuyor.
Yaşanan çılgınlıklarda insanların gözü kararıyor. Vahşi bir dünya oluşturuyor, insanlığı sürüklüyor, ardından da sorunu ve sorumluluğu başkalarına yüklüyor. Sapkınlara sınırsız özgürlük isteniyor ardından da vahşi sapkınlıkların ve çılgınlıkların sorumluluğunu başkalarına yüklüyor. Semeri başkasına aktararak sorumluluktan kaçıyor.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.