Duygu ve düşüncelerimizi anlattığımız bir sanat dalıdır musıki. Kulak vasıtası ile algılanır ve kulaktan ruha geçer. Müzik ses sistemi üzerinde gelişen bir sanat dalıdır. İnsanın var olduğu günden başlayarak günümüze kadar gelişerek varlığını sürdürmektedir.

Müzik melodi ve ritm olarak iki unsurdan oluşur. Melodi evrende serbest olarak oluşmaktadır. Melodiyi, rüzgarda, suda yaşayan bütün canlılarda görüyoruz. Ritm’de kalb atışımızdan başlayarak evrenin tamamında vardır. Ritm yoksa yaşam da yok demektir.

Kainatın tabi olduğu mantık, musıkide de vardır. Zaten mantıksız olsa idi yaratılıştan günümüze kadar ulaşması mümkün olmazdı. Musıkinin tabi olduğu mantık akılla ilintilidir. Belli evrensel kuralları insan etkisinin dışındadır. İnsan bu kurallara tabi olarak musıkiyi geliştirebilir. Çok ilginç bir konudur bu, musıkiyi icra eden insanoğlu, ses sistemlerini geliştirme yeteneğine sahip insanoğlu ilahi bir kudretin varlığı ile oluşmuş bir yapı üzerinde çalıştığının her zaman farkında olmuştur. Yaratılışın sırları burada da hakimdir.

İnsanoğlu tabiatın üzerinde duyduğu her sesi taklit edecek bir sistem geliştirmiş ve hala da geliştirmektedir. En ilkel çalgılardan günümüzde kullandığımız çok sofistike çalgılara doğru yapılan icatlar bu doğayı taklit yeteneğimizin gelişmeleridir. Akıl ve mantığımızı kullanarak insan ruhunu daha farklı etkileyebilecek müzik aletleri geliştirme çabalarımız var olduğumuz sürece devam edecektir.

Müzik bütün sanat dalları içinde felsefeye en yakın sanat dalıdır diyebiliriz. Müzik genel olarak insanı güzelliklere doğru yöneltir. Müzik içindeki kelimelerin manasını anlamasınız bile müziğin size vermek istediği duyguları melodi ile algılayabilirsiniz. Müziğin dili evrensel olduğundan sevinç ifade eden bir duyguyu ya da hüzünlü bir melodinin duygusu insan tarafından kolaylıkla algılanır. Bu algıyı sağlayan musıkinin mantığıdır. Bir ezan okumasındaki ulviyet, kelime anlamları bilinmese bile, bütün insanlarda aynı duyguyu yaratabilir.

Anne karnındaki bebek ile yetişkin arasında bile musıkinin etkileri aynıdır. Musıkinin evrensel boyutlarının yanında yöresel genetik kodları da vardır, bu kodların içinde tarihsel olayların izleri sürülebilir. Tarihin sözel arkeolojik kalıntıları melodilerin içinde gizlidir.

Bir ulusun geçmiş dönemlere ait bütün önemli devreleri müzikal eserler sayesinde kuşaktan kuşağa taşınmış en önemli arşiv kayıtlarıdır. Zaman içinde bütün yaşanmışlıklar türkülere, şarkılara geçmiş bazıları destanlaşmış eserler halinde kültürel hazinemizi oluşturmuşlardır.

Ünlü filozof Konficius ‘’Bir milleti yok etmek isterseniz önce o milletin müziğini yok edin‘’ demiş. Müzik bir milletin kökleri ile bağlantısını sağlayan en önemli damarlardan biridir. Bu damarın içinde o milletin bütün geçmiş duyguları en canlı hali ile ileri nesillere ulaşmıştır.

Bir çınarın köklerini kestiğiniz zaman o çınarın ayakta kalma şansı kalmaz, ilk sert rüzgarla yere serilecektir. Milli müziğimize sahip çıkmak için elimizden gelen bütün imkanları kullanalım. Bu kültürü ayakta tutan değerlerimizin kıymetini bilelim.