Eski medeniyetlerde musıkinin izlerini takip etmeye çalışırken Hindistan’ da yapılan bir keşif, ilginç bir takım bilgiler içeriyor. Keşif, pek çok açıdan eski uygarlıkların birbirleri ile olan bağlantıları konusunda belli şüphelerin oluşmasına sebep olacak cinstendir. Yakın bir gelecekte keşif hakkında daha detaylı bilgiler ele geçirilince dünya üzerindeki kültürlerin tarihi bilgileri revize edilecektir.

2002 yılının Ocak ayı ortalarında, Hindistan’da bir denizbilimcisi Hindistan’ın kuzeybatısında Khambhat (Cambay) Körfezi açıklarında yaklaşık olarak 40 metre derinliklerde 90 derecelik kare ve dikdörtgen şekiller tespit ettiğini açıklamıştı. Bunun üzerine Hint Bilim ve Teknoloji Bakanlığı bölgede deniz dibi tarama yapılmasını emretmiştir. Bulunanlar, dünyanın her tarafındaki arkeologları şaşırtmıştır . Bu ele geçen buluntuların 9.500 yıl önceye ait olduğu, yapılan karbon testleriyle anlaşılmıştır.

Daha sonra mühendisler oralarda bazı dip taramaları yapmışlardır ve gerçekten insanların yaşadığı bir yer olduğunu kanıtlayan fosil kemikleri, fosil ahşap, taş aletler, seramik parçaları ve birçok şey çıkarmışlardır. Burada yaşayan İnsanların kültürel geçmişleri bilinmese bile, 9500 yıllık bir şehir söz konusudur, bu Sümer uygarlığından birkaç bin yıl daha eskidir. Mısır ve Çin uygarlığından da daha eskidir. Dolayısıyla dünya üzerinde kentsel uygarlığın gelişme şemasını radikal bir şekilde değiştirecek bilgiler ele geçmiştir.

19. asırdan beri Hindistan’ın esas tarihi konusunda tartışma olmuştur. Avrupalılar Hindistan’a ilk geldiğinde Hint halkının esas dilleri olarak Sanskritçe diline sahip olduklarını öğrendiler. Avrupalı dillerinin benzeri olduklarını fark ettiler. Bu da Avrupalılar ve doğu Hintlilerin akraba oldukları anlamına gelir. 19. asır bilim adamları , Sanskrit kültürüne kadim Hint edebiyatı Veda’lardan dolayı bazen Vedik kültürü veya Vedik uygarlığı derler. Veda Sanskritçe’de “bilgi” demektir. Ayrıca edebiyatına da Vedik edebiyatı derler. Bu bilim adamları Vedaların ve Veda kültürünün Avrupa kültüründen daha eski gözüktüğünü fark ettiler. Avrupa dilleri sanskritçe’ye akraba olduğuna göre Avrupalıların bir şekilde Hindistan’dan gelmiş olmaları ve Avrupa’ya giderek zamanla Rusça, İngilizce, İspanyolca, Almanca vs. dilerine dönüşmüş olmalıdır. Avrupalı araştırmacılar bu fikri benimsemediler, çünkü kendi kültürlerine kıyasla Vedik kültürü daha üstün bir konuma gelmiş olacaktı.

Çingenelerin dünya üzerinde göç yolları ve müzik yönünde doğal yetenekleri beni bu eski Hindistan kültürü üzerinde daha detaylı araştırmalar yapmaya yöneltti . Zira pek çok kaynakta çingenelerin Hindistan üzerinden dünyaya yayıldıklarını okumuştum. Çingenelerin musikiye yetenekli damarlarından biri, bu 9.500 yıl önce Hint Okyanusuna gömülmüş bu kayıp şehirlerde yaşamış bir medeniyetin uzantılarıdır diye düşünmedim de değil.

Mezopatamya , Eski Mısır, Eski Yunan Medeniyetlerinden çok daha eski bir uygarlığın varlığı, dünya üzerinde musıkinin ilk geliştiği coğrafyanın adresini Hindistan’a doğru kaydırır mı acaba . Zira Hindistan’da eski musıki geleneği ve çalgıların çeşitliliği Mezopotamya ve Mısır ‘dan çok farklı değil , Çalgılar arası benzerlikler var.

M.Ö 3000 yıllarında kuzeybatı Hindistan’da ilk hint kültürü yeşermiştir.Bu kültürün gelişim koşulları Mezopotamya ve Mısır benzeridir. Bu erken dönem hakkında pek bir bulgu yoktur ve 3000 yıl öncesi için sadece bazı tahminler yapılmaktadır.

İkinci temel evre olan veda kültürü M.Ö 1500 yıllarında Hindistan’a gelen ve Ari dilini konuşan boyların toplumsal tabakalaşmayı yerleştirmesiyle başlar

Veda kültürü kast sistemiyle özdeşir: Kastların müzikleri vardır.

Veda Sanskrit dilinde “bilgi” anlamına gelir.Tanrının adı “Brahma”’dır.

Veda kültürünün müziği teksesli vokallerdir.İlk kez Bhrata tarafından açıklığa kavuşturan melodiler,ton bilgisinin dayanaklarıdır.

Hint Müziğin üçünü evresi M.S 1000 yıllarında başlar.Böylece Hint makamlarını belirleyen “RAGA” sistemi ile usulleri belirleyen “TALA” adlı ritmik sistem günümüze kadar uzanan geleneksel Hint Müziğini tarihteki yerine oturtmuştur