YAZARLAR

Virüs müzikle yayılmaz

Bırakın şarkılarımızı hep birlikte söyleyelim, bu bize moral olsun. Yasaklarla bir yere varılmaz. Çok istiyorsanız önlemleri artırın, insanların aşı olmalarını sağlayın, riski azaltın.

Erikli’de 4-8 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olan Trakya Müzik Festivali, Keşan İlçe Hıfzısıhha Meclisi tarafından Keşan ve Erikli bölgesinde meydana gelen vaka sayılarındaki artış gerekçe gösterilerek ertelendi. İleride bir tarihte yapılacağı öngörülüyor ama bunda bir kesinlik yok. Vaka sayıları daha da artarsa, insanların heyecanla beklediği bu festival yapılamayacak. Oysa bütün önlemler alınmıştı ama herkesin aklına ilk gelen şey festivalleri, konserleri yasaklamak ve müziği susturmak olduğu için atılan ilk adım da bu yönde oldu.

Trakya Müzik Festivali’ni şahane bir ekip yapıyor. Tekelleşmeye karşı direnen, Trakya’yı şenlendiren bu ekip, geçtiğimiz hafta Trakya Müzik Konserleri başlığıyla bir dizi konser düzenlemiş, bir anlamda festivalin ön hazırlığını yapmıştı. Bu konserlerin iki gününe katılmış, gördüklerimi geçtiğimiz hafta yazmıştım. Yazıda endişelerimden de söz etmiş, kontrolsüz açılmanın yakın dönemde vaka artışlarını beraberinde getireceğini söylemiştim -ki üç haftada neredeyse beş katına çıkan sayılar endişemin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Kontrolsüzlük her yerde. Neredeyse her şey “sınırsız” yapılıyor. Bir dönem mekânlara kapasitenin yarısı kadar insan alınırken, bu, fiilen ortadan kalktı. İnsanlar dip dibe oturuyor, önlem almıyor, maskelerini takmıyor, virüs yokmuş gibi yaşıyor. Bu, yayılmayı elbette artırıyor ama bunları görmeyip yayılmanın konser alanlarından doğru artacağını düşünen bir insan topluluğu var başımızda. Bu büyük yanlış, zira festival alanına girerken insanlar kontrol ediliyor, içeride önlemlere uyuluyor ama niyeyse her yerde her şey serbestçe yapılırken festival yasaklanıyor. Oysa asıl tehlike dışarıda.

ASIL TEHLİKE KONSERLER DEĞİL

Erikli’de geçen hafta gördüklerim vahimdi. Belde inanılmaz kalabalıktı ve bu kalabalık, sanki virüs yokmuş gibi davranıyordu. Festival alanının az ilerisinde bir 'beach'te insanlar (üstelik üstü kapalı bir alanda) tıklım tıklım ayakta duruyor, kokoreççiler ve dondurmacıların önünde bitmeyen kuyruklar var ve kimse (bırakın sokağı kapalı alanlarda bile) maske takmıyor… Virüs, tam da böyle yayılıyor. Bu alanlardaki gevşekliği görmeyenler, niyeyse kontrollü girilen festival alanına takılıyor ve konserleri yasaklıyor. Doğrudur, bu konserler beldeye çevre illerde ve ilçelerde yaşayan insanları çekiyor ama alınacak önlem, festivali yasaklamak mı? Bayramda Erikli’yi dolduran insanların çoğunun konserlerle ilgisi yoktu -ki yazıda, endişemi artıranın dışarıdaki kalabalık olduğunu söylemiştim. Dahası, bu kalabalığı görmeyenler, gece yarısına doğru birden ortalığa çıkıyor ve müzik çalan mekânlara giderek müziğin susturulmasını sağlıyor. Pandemi bahanesiyle getirilen ama pandemiyle alakası olmayan tek yasak bu. Müzik susunca insanların orayı boşaltacağı öngörülmüş olsa bile bu yanlış çünkü orada olanlar oturmaya devam ediyor. Peki müzik neden susuyor? “Rahatsızlık” olarak görüldüğü için. Hatırlarsınız, yasağı açıkladığında “kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” demişti.

Müzik, kimilerini rahatsız ediyor, doğru. Gücü büyük çünkü. Sayfalarca yazarak anlatamadığınız bir şeyi, üç dakikalık bir şarkıyla ve üstelik etkili bir şekilde anlatmak mümkün. Dahası, yok edilemeyecek tek şey şarkılar. Kitapların bütün nüshalarını ortadan kaldırabilir, filmleri yok edebilir, oyunları yasaklar ve metinlerini yakabilirsiniz ama notalarını silseniz bile şarkıları hafızalardan silemezsiniz. Bugünü yarına taşıyacak, yaşananları gelecek kuşaklara aktaracak olan şey şarkılar. Onun için korkuyorlar.

Müzik sadece bir eğlence aracı değil. Birileri bunun böyle olduğunu düşünüyor ama ağıtlar, marşlar, politik şarkılar ve daha nicesi, müziği, bir eğlence aracı olmaktan çıkarıyor. Eğlenmek de güzel, elbette güzel ama müziği salt eğlence olarak görmek, gafletlerin en büyüğü. Böyle görüldüğü için, kimi olaylar sonrasında ilk susturulan müzik oluyor. Geçtiğimiz hafta büyük orman yangınları yaşadık. İçimiz yandı. Akdeniz şu anda felaket bölgesi. Canlar gitti, hayvanlar ve bitkiler yok oldu, geri dönülmez şekilde hasarlar oluştu. Sonra ne oldu: Müzik susturuldu ve memleketin dört bir yanında yapılacak konserler ertelendi ya da iptal edildi. Neden?

MÜZİK SADECE EĞLENCE DEĞİL

Bu noktada, olası bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için mevzuyu biraz açmak durumundayım çünkü insanlar okumadan, anlamadan saldırıyor… Eğlence başka bir şey. Kimseyi eğlendiği için suçlayamazsınız. Acıları bir yas havası içinde yaşamak, ortalığı karartmak mümkün ama insanların acılarıyla nasıl, nerede ve ne şekilde başa çıkacağını bilemezsiniz. Hepimizi ilgilendiren büyük acılarda kimsenin aklına eğlenmek gelmez elbette. Müzik, sadece eğlence değil. Acıları şarkılarla anlatabilir, farkındalık yaratabilir, dikkatleri başka noktalara çekebilirsiniz. Dünyadaki büyük felaketler üzerine verilen konserleri, yapılan yardım plaklarını hatırlayın… Dünyaya bakmaya bile gerek yok: 2011 yılının 30 Ekim günü, Van’daki depremin hemen sonrasında, “Van için Rock” sloganıyla Küçükçiftlik Park’ta yan yana gelen müzisyenler, deprem bölgesinde bir okulun açılmasına vesile oldu ve toplanan yardımları oraya ulaştırdı. Müzik, her zaman her koşulda işe yarıyor. Geçtiğimiz yıl, iptaller üzerine bir yazı yazmış aklımdakileri aktarmıştım. Söyleyeceğim tek bir şey var: Böylesi zamanlarda konser veren sanatçı ve topluluklara, orada çalan müzisyenlere yüklenmek yanlış. Hele ki şu günlerde… Mevzuyu daha fazla uzatmayayım, festival meselesine döneyim.

Verilen erteleme kararı, yazık ki emsal olacak ve sonrasında yapılması planlanan kimi konserler ve festivaller (pandemi bahanesiyle) ertelenecek. Böyle olmamasını kalpten temenni ediyorum ama yazık ki memleketi biliyoruz, tanıyoruz. Müzik, günah keçisi ilan edildi ve her şeyden önce o engelleniyor. Oysa düğünler yapılıyor, insanlar çay bahçelerinde ve restoranlarda dip dibe oturuyor, dondurmacıların önünde toplanabiliyor, statlara girilebiliyor ve tribünleri doldurarak maç izleyebiliyor ama konsere gidemiyor. Neden? Erteleme kararında “konser ve festivallere katılımın fazla olması hastalığın yayılımını artıracağından” gibi bir gerekçe var. Peki yukarıda saydıklarım hastalığın yayılımını artırmıyor mu?

Başından beri söylüyoruz: Pandemi sürecinde en çok acı çekenler, müzisyenler. Herkes işini yaparken onlar yapamadı, pek çok müzisyen dinleyicisiyle buluşamadı. Konserler yeni başlamışken onları yeniden yasaklamak bu acıları artıracak. Dahası, bilhassa içinde bulunduğumuz günlerde müzik en gerekli şeylerden biri. Bırakın şarkılarımızı hep birlikte söyleyelim, bu bize moral olsun. Yasaklarla bir yere varılmaz. Çok istiyorsanız önlemleri artırın, insanların aşı olmalarını sağlayın, riski azaltın. Virüs müzikle yayılmaz, unutmayın.


Murat Meriç Kimdir?

1972’de doğdu. Çanakkale ve İzmit’te okudu. Ankara’da kimya mühendisliği eğitimi alırken, dinlediği müziğin tarihine merak saldı ve oradan ilerledi. Kendini bildi bileli plak topluyor; okuyor, dinliyor, dinlediklerini yazıyor, sevdiklerini çalıyor. Kedi gibi meraklı. Rakı, roka, bamya, erik seviyor. Çanakkale - İstanbul arasında yaşıyor ama Ankaracı. 1996’da Müzük adlı dergiyi çıkartan ekipten. Sonrasında Roll mürettebatına katıldı. Mürekkep, Birikim, Milliyet Sanat, Virgül, Bant gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Yeni Binyıl, Radikal ve BirGün'ün yazarlarındandı. Ankara’da Radyo Arkadaş’ın kuruluşuna katıldı, radyo programları başta TRT, pek çok radyoda yayımlandı; kimi televizyon programlarının danışmanlığını yaptı, metnini yazdı. 2002 - 2003 yıllarında TRT için Kırkbeşlik adlı televizyon programını hazırladı ve sundu. Kalan Müzik için bir Tülay German albümü (Burçak Tarlası 64 – 87, 2001) derledi, pek çok albüme yazar ve danışman olarak katkıda bulundu. Pop Dedik / Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği (İletişim Yayınları, 2006), 100 Şarkıda Memleket Tarihi (Ağaçkakan Yayınları, 2016), Yerli Müzik (bi'bak Berlin, 2018) ve Hayat Dudaklarda Mey / Memleketin Anason Kokan Şarkıları (Anason İşleri Kitapları, 2019) adlı dört kitabı, üzerinde çalıştığı pek çok projesi var. Üniversitelerde ve kültür merkezlerinde müzik tarihi üzerine seminerler verdi, veriyor. Düzenli olarak Gazete Duvar'da, arada bir Kafa’da yazıyor; Açık Radyo için hazırladığı Harici Bellek başlıklı program salı günleri 19.30'da yayımlanıyor.