Latince adı Hypericum Perforatum’dur. Hypericum, “Huper” ve “Eikon” kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Yara iyileştirmede, ağrı kesmede mucizevî etkilere sahip olduğuna inanıldığı için bu ismin verildiği düşünülmektedir. Eski Roma döneminde bu yağ diabetten, gece idrarını kaçıran çocukların tedavisine kadar metabolik ve nörolojik çoğu rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Geçmişte geniş kullanım alanı olan bu bitkinin faydaları günümüzde de çeşitli bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Hastalarımda da aktif olarak kullandığım ve önerdiğim Kantaron Yağı’nın faydalarını araştırdım ve bulduğum sonuçları çeşitli örneklerle sizinle paylaşmak istedim.

2021 yılında yapılan bir çalışmada molar dişin çıkarılması ameliyatı sonrasında hastalar rastgele üç gruba ayrılmış; Birinci gruba kantaron yağı, ikinci gruptaki hastalara zeytinyağı, üçüncü gruptaki hastalara ise gargara verilmiştir. Hastaların ağrıları, yaraları, yüzlerindeki şişmeleri ve diğer fonksiyonları karşılaştırılmış, sonuç olarak kullanılan yağların yan etkileri olmadan altın standart olarak kullanılan gargaraya alternatif olabileceği bulunmuştur. Kanser hastalarında yapılan bir çalışmada kantaron yağının antidepresan, antimikrobiyal, ağrı kesici etkileri nedeniyle onkolojik hastalar tarafından doktorlarının kontrolü altında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Bir başka çalışmada kantaronun antienflamatuar olduğu, enfeksiyona olan direnci arttırdığı, kollajen birikimi sağladığı sonucuna varılmıştır. Bu kanaati destekleyen diğer çalışmada kantaronun özünü içeren merhemin yanık iyileşme süresini kısalttığı söylenir, elde edilen bulgulara göre bu merhemle tedavi edilen birinci derece yanıklar 48 saat içinde iyileşmiş, ikinci ve üçüncü derece yanıklar ise deride kabarık iz bırakmadan üç kat daha hızlı iyileşmiştir. Elde edilen sonuçların temelinde kantaronun yapısında bulunan amentoflavon, hiperforin ve hiperisin gibi antiinflamatuar, antibakteriyel ve antiviral özellikleri taşıyan bileşiklerin yer alması vardır.

Daha pek çok yararlı etkiye sahip olan yağın yapımı ise oldukça kolaydır. Kantaron çiçeği kök kısımları dahil edilmeyecek şekilde toplanır, tercihen koparılarak 2-3 cm uzunluklara ayrılıp hacim olarak takriben bire beş oranında saf zeytinyağı içeren bir kavanoz içine konularak 4-6 hafta süresince güneş ışığı altında bekletilir. Bekleme sırasında ise ara sıra çalkalanarak kantaronun özünün zeytinyağına geçmesi sağlanır. Sonra süzülerek koyu renkli bir şişeye alınır ve karanlıkta muhafaza edilir. İşte kullanıma hazır... Ben bu yazımda kantaron yağı hakkında naçizane bilgi vermek istedim. Yer verdiğim örnekleri bilimsel araştırmalardan seçtim. Yapımına da değinerek aslında bu şifaya vesile yağın ulaşılmasının çok zor olmadığını anlatmak istedim.

Her şeyde olması gerektiği gibi yapımında ve kullanımında uzmanından yardım almak faydalı olacaktır. Ayrıca unutulmaması gereken en önemli husus kullanımında ifrat ve tefrite gitmeyerek vasat seviyede kalmak bitkiden optimum fayda sağlamamıza neden olacaktır. Sağlıklı günlerde buluşmak duasıyla…