Mücadeleye hazır olun!

Önceki gün Başkentte bir kurultay yaşandı.

Ankara adeta teslim alındı.

Ortak akıl diye gelenler ortak aklı yok ederek tek adama teslim oldular.

Tek akılla yönetilmenin adı da devrim oldu.

Çünkü Cumhurbaşkanı bir üniversite açılışında gençlere; ‘Devrime hazır olun!’ diye niyetini açıkça söyledi.

Sözüm ona devrimi seyreden bizler de mü- cadeleye hazır olmalıyız.

AKP Başkanı seçilir seçilmez ‘OHAL sürecek’ diyerek noktayı koydu.

Artık AKP’lilerin hem parti başkanı hem de Cumhurbaşkanı var.

Biz de meşru olmayan bir durumla karşı karşıyayız.

Ankara’dan 75 gündür bir açlık grevi sürüyor.

İşten atılan iki eğitimci işlerine dönmek için açlık grevi yapıyorlar.

Nuriye Gülmen

Semih Özakça

Mum gibi eridiler.

Ülkeyi yönetenler ne görüyor ne de duyuyor.

Oysa iki güzel insanın açlık grevinde olduklarını tüm dünya duydu.

Ülkenin Başbakanı ise en son duydu.

Çünkü Başbakanın aklı fikri ‘Büyük Kongre’yi nasıl yapacak?

Cumhurbaşkanını en güzel hangi sözlerle sunacak?

Nasıl karşılayıp uğurlayacak?

Gelecekteki koltuğu için tek duyduğu, gördüğü, yaşadığı buydu!

Bir televizyon programında dinlediğim YSK Başkanı Sadi Güven, “Çay toplamaya gidişiniz çok eleştirildi ne diyeceksiniz?” sorusunu; “Ben herkesin çağrısına gidiyorum. Cumhurbaşkanımız çağırdı gittim.

Parti başkanlarıyla da yemek yiyorum” diye yanıtlamaz mı?

Oysa önce çay topladı sonra da Referandum sonunda ‘YSK çalındı!’ dendi.

Cumhuriyet devrimleriyle büyüyen bizler ne böyle yüksek yargıçlar ne de partili bir Cumhurbaşkanı gördük.

Öyle görünüyor ki artık ne açlık grevinde eriyenler görülür ne de demokratik istekler. Meşru olmayan bu haksızlıklar karşısında kimilerinin ‘Sivil İtaatsizlik’ dediği benim mücadele dediğim dönem başlıyor.

Ülkesini ve halkını seven bireyler olarak bugüne değin yaptığımız gibi yine toplumsal isteklerimiz için örgütlü yapılarımızla mücadele etmeliyiz.

1 Mayıs’a işçileri, ‘Kıdem tazminatınız alınacak, güçlü ses vermeliyiz!’ diye toplayan sendikacılar, kıdem tazminatına dokunulduğunda mücadele etmeyip ne edecekler?

Bunu gördükleri için aslında dün Ankara’da toplanan AKP kurultayı bir korku kurultayı oldu.

O ne olağanüstü güvenlik önlemleriydi?

Cumhurbaşkanı konuşmasında Sivaslı ozanlara sığındı.

Âşık Veysel’den “Uzun ince bir yoldayım”, Ruhsati’den “Vay deli gönül”, Pir Sultan’dan “Dönen dönsün” diyerek konuşmasını Köroğlu ve Mevlana’dan sözlerle sürdürdü.

Anadolu’da “Korkunun ecele faydası yok” derler.

Bir de ‘bu günlerimiz iyi günler.” İyi günlerimizin sürmesi için direnmeliyiz! Yazımı bizim kuşağın çok sevdiği şair Adnan Yücel’in dizeleriyle noktalamak istiyorum.

“Saraylar saltanatlar çöker

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler...”

Önceki ve Sonraki Yazılar