İbrahim KARAGÜL

İbrahim KARAGÜL

Zamanın durduğu, tarihin sıfırlandığı an

Zamanın durduğu, tarihin sıfırlandığı an

Bireyler olarak çok büyük bir savaştayız.

Toplumlar olarak çok büyük bir savaştayız.

Devletler ve milletler olarak çok büyük bir savaştayız.

İnsan eksenli bütün ortak oluşumlar olarak çok büyük bir savaştayız.

Üstelik bu sefer, bilmediğimiz, çok tecrübe edemediğimiz, çok tanımadığımız bir düşman (COVİD-19-Korona) var karşımızda.

Savunma kalkanları çöktü. Yeni tür bir düşmana karşı yeni tür bir savunma başladı.

Bugüne kadar yaptığımız savunma hazırlıkları, taktikleri, tedarikleri burada bir işe yaramıyor.

Nükleer silahlarımız, füzelerimiz, tanklarımız, uçaklarımız, savunma kalelerimiz işe yaramıyor.

Zenginliklerimiz, konforumuz, yaşam tarzımız, imkânlarımız, bolluklarımız burada hiçbir işe yaramıyor.

Kaynaklarımızı, varlıklarımızı, bilgi ve teknolojimizi biriktirip kendimizi, ülkelerimizi, devletlerimizi, milletlerimizi, sınırlarımızı korumak için yaptığımız (bazı ülkelerin insanlarını aç bırakma pahasına yaptığı), hazırlıklar bu düşmana karşı hiçbir şey yapamıyor.

Yeni bir tehdit, yeni bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bilgilerimizi topluyoruz şimdi. Tecrübelerimizi, imkânlarımızı birleştiriyoruz. Yeniden ve başka türlü bir savunma başlatıyoruz, başlattık.

Artık geleceğin rengi belli oldu.Çok radikal bir kırılma başladı.

Elbette insan ırkı, ulaştığı bilgi ve tecrübe ile bunun da üstesinden gelecek. Bu düşmanı yenmeyi bilecek. Bir virüsünün insanlığı tehdit etmesinin, yok etmeye girişmesinin önünü alacak.

Belki ondan sonra yepyeni tehditler gelecek. Yeni saldırılar gelecek. Hepsi bu alanda olacak. Çünkü artık geleceğin şekli belli oldu. Nelerle karşı karşıya kalacağımız netleşti. İnsanlığın geleceği yepyeni bir hâl alıyor. Sanki yeni bir çağa, yeni bir döneme, çok radikal bir kırılmaya giriyoruz.

Yepyeni bir dünya kurulacak. Yeryüzü kendini resetleyecek. İnsanlık kendini resetleyecek.

Elbette insanlığın da bir kaderi var. Dünyanın, canlının, çevrenin, insan ırkının bir kaderi var. Bu ilâhî kader ne, bilmeyiz. Geleceği bilemeyiz. Ama bize verilen bilgileri, ulaşabileceğimiz yeri biliriz. Bunlar ışığında tecrübe ve mücadele yöntemleri buluruz.

Bu donanımla sadece Korona ile değil, ondan sonra gelebilecek tehditlerle de savaşacağız. Yeni bilgiler, yeni tecrübeler edineceğiz. Kendimizi korumada büyük mesafeler alacağız.

Belki bu kırılmadan sonra yepyeni bir dünya kuracağız. Daha adil, daha insanca, daha tabiatla barışık. Daha kendimize saygılı, daha korunaklı ama daha alçakgönüllü.

Yeryüzü kendini resetleyecek. İnsan kendini resetleyecek. Durup şöyle bir kendimize bakacağız. Neredeyiz? Nasılız, nereye gitmek istiyoruz, nasıl olmak istiyoruz, nasıl bir dünya ve nasıl bir hayat istiyoruz diye soracağız.

En fantastik senaryolar bile gerçek olabiliyorsa…

Yaşadıklarımız fantastik bir senaryonun, bir bilimkurgu tezinin, en uçuk komplo teorilerinin konusu olabilecek türden.

Bugünlerin yaşanabileceğini, bütün dünyanın eve kapanacağını, en basit insanî ilişkinin sona ereceğini, insanların birbirinden kaçıp kendini korumaya alacağını, devletlerin ve kurumların sürekli “evlerinizden çıkmayın” çağrıları yapacağını, camilerin kapanacağını, Kâbe’nin kapanacağını, işyerlerinin kapanacağını, şehirlerin boşalma tehdidiyle karşı karşıya kalacağını, insanlığın bir virüsü yenmek için seferler olacağını söyleselerdi en büyük komplo teorisi, en uçuk fantastik hikâye olarak görülürdü.

Ama bu gerçeği yaşıyoruz şimdi. Daha ötesinde neler var bilmiyoruz.

Geçmişin salgınları, acı dersleri… Bugünün bilgisi, sağlık imkânları…

İnsanlık tarihinde büyük yıkımlar, salgınlar yaşandı. Felaketler, çöküşler oldu. Tarih adeta sıfırlanıp yeniden başlatıldı. Yeni kuruluşlar, yeni yükselişler başladı.

Çok acı dersler alındı ama sonra yeniden o yanlışlara düşüldü. Ama bunların hepsi ülkelerle, bölgelerle sınırlıydı. İlk kez bir salgın bu kadar yayıldı. Yeryüzünde ulaşamadığı yer neredeyse kalmadı.

Daha önceki bütün salgınlardan farklı olarak bu sefer imkânlarımız, bilgimiz, sağlık becerimiz, tedavi yöntemimiz, tıbbi donanımımız çok güçlü. Bu tehditle baş edebilecek düzeydeyiz.

Öncekilerden çok daha güçlü durumdayız. Bu yüzden umudumuz çok. Başaracağımıza inanıyoruz. Sadece tedbirlerimiz tavizsiz olmalı. Sadece özgürlük alanlarımızı geçici bir süre sınırlamamız lazım.

Daha şimdiden tarih sıfırlandı. İyi şeyler de, kötü şeyler de artık “eskisi gibi” olmayacak.

Ama daha şimdiden tarih sıfırlandı. Hiç olmadığı kadar sıfırlandı. Bilgi ve teknolojide ulaştığımız yer, yaşadığımız değişim zaten bizi bir şeylerin sınırına getirmişti. Yepyeni bir dünyaya ulaşmak için bir adım kalmıştı. Virüs salgını bunu hızlandırdı.

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesi hiç bu kadar gerçek olmadı. Artık geçmişe değil geleceğe bakmamız lazım. Asıl gelecekte olacaklar var karşımızda. İyi şeyler de, kötü şeyler de “eskisi gibi” olmayacak.

Milletler yer değiştirebilir.Doğu Batı, Batı, Doğu olabilir.Yeni uluslar sahneye çıkabilir.

Coğrafi keşiflerden sonra, sömürgeciliğin başlangıcından bu yana ilk kez dünyada böyle bir güç kayması, güç boşalması, güç tükenmesi yaşanıyor. Ülkeler yer değiştirebilir. Milletler yer değiştirebilir. Çok büyük nüfus hareketleri olabilir. Merkez iktidar alanı, devletin koordinasyon alanı güçlü olmayan ülkeler dağılabilir.

Batı Doğu’ya, Doğu Batı’ya dönebilir. Kuzey Güney’e, Güney Kuzey’e dönüşebilir. Dünyayı yöneten uluslar çöküp yeni uluslar sahneye çıkabilir. Devlet algısı, vatan algısı değişebilir. Siyasi dil, siyasi örgütlenme biçimleri değişebilir.

Batı’nın ürettiği, dünyaya dayattığı, küresel bir söylem ve düzen haline gelen her şeyin sonu geliyor sanki. Batı’nın “merkez olma” gücü daha şimdiden yok olmuş durumda. Değer yargıları kökten değişebilir. Çılgınca ideolojiler ortaya çıkabilir. İktidar kavramı yeniden tanımlanabilir.

Batı’nın finansal sistemi, siyasi sistemi, güvenlik teorileri çöktü. Yeni siyasi düzenler kurulacak. Yeni süper güçler ortaya çıkacak.

Batı’nın para sistemi çöküyor. Politik sistemi ve söylemi çöküyor. Güvenlik teorileri çöküyor. Sosyal teorileri çöküyor. Artık insanlığın bunlardan bir beklentisi yok.

Yüzlerce yıllık tarihin sonu geldi. Yeni bir tarih başlıyor. Yeni bir dünya kuruluyor. Üstelik bu, dünya savaşları sonrası döneme hiç benzemiyor. Çok daha esaslı, çok daha köklü bir değişime benziyor.

Yeni siyasi düzenler kurulacak. Yeni ekonomik modeller gelişecek. Yeni iş kolları, tüketim alışkanlıkları başlayacak. Yeni siyasi hareketler, yeni yaşam modelleri gelişecek. Yeni süper güçler oluşacak. Kaynakların, pazarların, kitlelerin yönetimine dair yeni söylemler, modeller gelişecek.

Yeni süper güçlerden biri Türkiye. Tedrici değişim depreme dönüştü.

Not etmeliyiz ki; Türkiye, şu an itibariyle, dünyanın merkez güçlerinin birçoğundan çok daha başarılı bir koordinasyon, çok daha etkili bir mücadele içinde.

Devlet, merkez iktidar, liderlik, kurumlar, sivil oluşumlar, vatandaş çok iyi bir uyumla işi götürüyor. Eğer Korona sonrası yükselen ülkeler olacaksa, ki olacak, bunlardan biri Türkiye olacak.

Korona salgını atlatılacak. Daha sonra yeni salgınlar gelse bile onlar da atlatılacak. Ama yeni bir dünyanın kuruluşu ertelenemeyecek. Salgın, tedrici giden bir eğilimi hızlandırdı, büyük kırılmayı depreme çevirdi.

Geleceğe bakacağız. Geleceği kuracağız. Yeniden başlayacağız..

Geçmişten, insanlık tarihinden elbette dersler alacağız.

Ama geleceğe bakacağız. Geleceğe yürüyeceğiz. Geleceğin insanını, toplumlarını, devlet algısını, üretim ve tüketim modellerini, ihtiyaçlarını, inanç ve değerlerini, yaşam modellerini, bireysel eğilim ve ilgilerini öngöreceğiz. Onlara hazırlanıp geleceği kuracağız.

Bunu yapanlar, kırılma döneminden sağlam çıkanlar, geleceğin kapılarını aralayanlar süper güçler olarak sahneye çıkacak. Diğerleri tarih dışı kalacak.

Evet, zaman durdu, tarih sıfırlandı.

Her şeye yeniden başlayacağız..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
İbrahim KARAGÜL Arşivi