Yüce Rabbimiz bir ayeti kerimesinde şöyle buyurur; " Zünnun'u ( Yunusu) da hatırla. Hani öfkelenerek ( halkından) ayrılıp gitmişti de kendisini asla sıkıştımayacağımızı
 sanmıştı. Derken ( balığın karnında) karanlıklar içinde ; Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden Uzak tutarım. Ben gerçekten ( nefsine) zulmedenlerden oldum." diye dua etti. Biz de duasını kabul ettik ve Onu içinde bulunduğu derin üzüntüden,
 kederden kurtardık. İşte biz müminleri de böyle kurtarırız. ( Enbiya suresi; 87, 88) Allahü Teâlâ Yunus aleyhisselamı Ninova halkına peygamber olarak göndermişti. Yunus aleyhisselam onları uzun süre Allah'ın dinine davet etmesine rağmen onlar O'nun davetine
 uymuyor, küfürlerinde ısrar edip iman etmiyorlardı. Yunus aleyhisselam bu duruma üzülüyor, ancak onları Hak yoluna davet etmenin dışında elinden bir şey gelmiyordu. Sonunda  kavmine kızarak Ninovayı terkedip çıkmış deniz yoluyla oradan uzaklaşmak istemişti

 Bindiği küçük gemi( belki de bir kayık) ile bir süre yol aldıklarında şiddetli bir fırtınaya tutulmuş ve batma tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardı. Geminin sahibi;
 yükümüz fazla, durum kritik. Yükümüzü hafifletmezsek  hepimiz batıp boğulacağız. İçimizden birini feda edersek diğerlerimiz kurtulabilir demiş ve denize atılacak kişiyi tespit için aralarında kura çekmişlerdi. Kuranın Yunus aleyhisselam'a çıkması üzerine Onu
 alıp denize atmışlardı. Yunus aleyhisselam bu süreç içerisinde Allah'ın kendisini Peygamber olarak görevlendirdiği Ninovayı ve halkını Allah'ın izni olmaksızın terketmekle ne büyük bir hata yaptığını anlamış ve derin bir pişmanlığın içine düşmüştü. Hemen Rabbine
 yönelerek tevbe ve istiğfar etmeye başladı. Allahu Zülcelal hazretlerinin emri ile büyük bir balık gelip onu olduğu gibi yutmuş, Yunus aleyhisselam balığın karnında karanlıklar içinde kalmıştı. Orada ayeti kerimede geçen “La ilahe illa ente sübhaneke inni
 küntü minezzalimiin/Ey rabbim senden başka ilah yoktur, seni tesbih ederim, ben gerçekten zulmedenlerden oldum” tesbihini yapmaya başladı. Balığın karnında ne kadar kaldığı bilinmez ama Allahu teala onun bu samimi tesbih ile tevbesini ve yalvarışını kabul
 buyurdu. Balık onu, yorgun bitkin ve halsiz bir durumda sahile getirip bıraktı. Sahilin kenarındaki bitkilerin altında bir süre dinlenip kendine geldikten sonra kavminin yanına Ninova’ya döndü.

Yunus aleyhisselamın kavmi ise Yunus Suresi 98. Ayette işaret edildiği üzere, peygamberlerinin kırılıp, kızıp kendilerini terk edip gitmesinin ardından üzerlerine
 kara bulutlar gelmeye başlamış, onlar da bunun ilahi bir azap olduğunu anlayarak hemen günahlarından tevbe ve istiğfar ile Yunus aleyhisselama karşı sergiledikleri tavırlarından dolayı pişman olmuşlar, Eğer Yunus aleyhisselam dönerse ona inanıp tabi olacaklarını
 söyleyerek Allah’a dua etmişlerdi. Yunus aleyhisselam geldiğinde kavmi onu çok iyi karşıladı ve davetine uyarak iman ettiler.

Burada Yunus aleyhisselamı, balığın karnındaki ruh halini ve yaptığı duayı iyi anlamalı ve kendimize dersler çıkarmalıyız. O pişman olmuş ve Rabbini tesbih ile dua
 etmişti. Tesbih/dua görüldüğü üzere üç bölümden oluşmaktadır:

1-(Ey Rabbim) senden başka ilah yoktur; yaratan sensin, alemlerin sahibi sensin, kendisine ibadet edilmeye layık olan sensin.

2-Seni tesbih ederim; sen çok yücesin, her türlü eksiklik ve noksanlardan  uzaksın.

3-Ben gerçekten zulmedenlerden oldum; senin bana yüklemiş olduğun peygamberlik görevini yaptığım yeri senin iznin ve emrin olmadan terk ettim, büyük günah işlemiş
 oldum beni bağışla ya Rabbi.

Yunus aleyhisselam önce Allah’ın ilahlığını ikrar ve ifade etmiş sonra onu “sübhanek” diyerek tesbih ile övmüş, en sonunda da hatasını itiraf ile affını istemiştir.
 Yüce Rabbimiz de onu kabul buyurmuş ve “biz onun duasına icabet ettik ve onu içinde bulunduğu gam ve kederden kurtardık” buyurmuştur. Burada dikkat çeken bir nokta vardır, Allah Teala Yunus aleyhisselam balığın karnında kesin olan bir ölümle karşı karşıya
 iken “biz onu ölümden kurtardık” dememiş, gamdan kederden kurtardık buyurmuştur. Çünkü Yunus aleyhisselam balığın karnında iken öleceğini değil kendisini bu sonuca getiren hatasını düşünüyor ve bundan dolayı derin bir üzüntü duyuyordu, ölüm korkusu taşımıyordu.
 Ayetin devamında “işte biz müminleri böyle kurtarırız” buyurulmaktadır. Şu halde bu Ayeti kerimeyi Rabbimizin bize büyük bir müjdesi olarak görmeliyiz. Mümin daralıp bunaldığında aynen yunus aleyhisselam gibi yukarıda anlatıldığı şekilde Rabbine yönelip günahlarından
 derin bir pişmanlıkla tevbe ve istiğfar edip bu tesbihi söylerse Allah ona fiili olarak yapması gerekenleri gösterecek ve bir çıkış yolu lütfederek gam ve üzüntüsünü giderecektir. Kul Rabbinden gelen herşeyi rıza ile karşılayıp fiilen yapması gerekenleri de
 yapıp O’na yönelerek dua ederse içinde bulunduğu sıkıntılı durumları kazanca çevirebilir.

Söz gelimi son zamanlarda maruz kaldığımız Corona Virüs salgını ve Beytullah’ın, Mescidi Nebevi’nin ve bütün camilerimizin kapanmasını hayatımızı kısıtlayan bir musibet
 olmasının yanında her türlü günahımız ve Allah’ın dinine karşı olan ihmalkarlığımızdan kaynaklı ilahi bir uyarı olarak ta almamız gerekir. Camilerimiz kapanmış -ki bu şartlarda yapılması gereken budur- ve bizler de bütün toplum hatta bütün bir insanlık olarak
 evlerimize hapsolmuş gibiyiz. Tıpkı balığın karnında Yunus aleyhisselam gibi bir belirsizlik ve korku içindeyiz. Bu sıkıntılı günlerin daha ne kadar süreceğini ve sonucun ne olacağını bilemiyoruz. Şu halde bizim için bir nefis muhasebesi ile Rabbimize yönelme
 onun yüceliğini hissederek onu tesbih etme zamanıdır.  Lailahe illa ente Sübhaneke inni küntü minezzalimin/ Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten nefsine zulmedenlerden oldum.... Bu günlerde ve her zaman bu tesbihi
 çokça söylemenin yanında Diyanet İşleri Başkanlığımızın başlatmış olduğu yatsı ezanından sonra camlerimizden yapılan duaya bütün bir aile ve ülke olarak katılmalıyız. Bu şekilde aynı Yunus aleyhisselam ın kavminin toplu halde dua ve istiğfar ile Allah'ın affına
 nail olup musibetten kurtuldukları gibi bizler de Allah'tan affımızı ve içinde bulunduğumuz salgın ile her türlü maddi ve manevi sıkıntılarımızdan kurtuluşumuzu dilemeliyiz.

Bu arada sayın Cumhurbaşkanımız ve Diyanet işleri Başkanlığımızın başlatmış oldukları yardım kampanyalarına elimizden geldiğince destek olmalıyız. İnşaallah bu şekilde
 ihtiyaç sahibi fakirlerin, gariplerin ihtiyaçlarının karşılanması üzerimize ilahi rahmetin yağmasına, şerlerin hayırlara dönüşmesine vesile olacaktır. Allahü Teâlâ yaar ve yardımcımız olsun. Amin.

Halil İbrahim Sabırlı.

Tosya ilçe müftüsü

Editör: TE Bilisim