Son dakika: Enver Altaylı "ajan" çıktı!!!

İrfan Ülkü, MİT görevlisi Enver Altaylı'yı yazalı 12, Enver Altaylı da CIA ajanı Ruzi Nazar'ı yazalı 7 yıl oldu.

Ülkü'nün kitabı "Büyük Oyundaki Türk"te Altaylı'nın hayatı, misyonu, arkadaşlıkları ve bağlantıları, yer yer isimleriyle, yer yer de de ima yoluyla, Altaylı'nın kitabı "Ruzi Nazar: CIA'nın Türk Casusu"nda da, Nazar'ın hayatı, misyonu, arkadaşlıkları ve bağlantıları yine aynı yollarla paylaşıldı.

Ülkü'nün kitabı İlgi Yayınları'ndan çıkmıştı; Altaylı'nın kitabı, Doğan Kitap'tan çıktı. Birkaç gün/gecedir, ekranlarda gözlerini fal taşı gibi aça aça, Altaylı'nın Türkiye'nin yakın tarihinde nasıl musibet bir rol oynadığı anlatanların büyük bölümü o günlerde "Doğan Medya" elemanıydı. Çoğu Altaylı'nın kitabının promosyonuna çalıştı! Yazılar yazdı, programlar yaptı, röportajlar yaptı-yayınladı.

Keza, iddianamenin tamamlanmasıyla birlikte yeniden gündeme gelen ve İlker Başbuğ ile Kaşif Kozinoğlu'nun Gülen'e jurnallenmelerinin belgesi varsayılan mektuplar, Altaylı'nın tutuklanmasını takiben ortaya atılmış, döndüre döndüre de tartışılmışlardı.

***

Ne Altaylı'nın "istihbaratçı"lığı yeni bilgi, ne Nazar'ın "ajanlığı"; ne Orta Asya operasyonları, ne Özal'la, Demirel'le, Türkeş'le bağlantıları… Nazar kitabını "CIA'nın izniyle" yazdığını mesela, daha o günlerde bizzat kendi anlattı Altaylı. Bugün bütün bunları "gizli-kapaklı, derin faaliyetler" gibi sunan televizyon kanallarının ekranlarında hem de!

Kendisinin de idamla yargılandığı 12 Eylül'ü yıllar sonra bile desteklediğini bizatihi kendi açıkladı, tekraren ve açık kaynaklarla paylaştı; "Başka çare yoktu. Yapılması lazımdı."

Yetmedi, meşhur "Bizim çocuklar yaptı" klişesinin dışında, 12 Eylül'ün nasıl "ABD'nin onayı alınarak yapıldığını" da anlattı; onayı kimin aldığını da açıkladı.

Velhasıl, şimdi üzerine bir "suç" olarak giydirilen "rolü"nü hiç inkar etmedi; hatta gereğinden fazla bile alenileştirmiş ve şeffaflaştırmıştı(!) kendini.

Hal buyken, "Ben dün duydum" cehaletiyle yapılan "tekrar"lardan başka neyi tartışıyoruz biz şimdi?

Zaten yıllardır "vakıf olduklarımız" dışında yeni ne var Altaylı'yı bir anda "FETÖ'yle mücadelenin ana damarı" yahut Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın siyasi tarihini "temize çekme" vesilesi haline getiren?

***

Enver Altaylı, günün sonunda "kendi ulvi niyetleri/hedefleri(!)" uğruna kullanmaya çalıştığı kişi ve kurumlarca kullanılmış ise… "Milli istihbarat" için donatıldığı bilgi, birikim ve imkanları gayrı milli sonuçlar doğuracak biçimde kullanmış ise… Türkiye Cumhuriyeti'nin bir örümcek ağıyla kuşatılmasına yol açacak eylemlerin içinde olmuş ise… "Sadakat" yemini edip de "ihanet" etmiş ise milletine değil Başbuğ, değil Kozinoğlu, elinde başka, herhangi, tek bir vatan evladının kanı, ahı var ise bu soruşturulacaktır da, yargılanacaktır da, "adaletin tecelli ettiği" inancını oluşturacak bir hükme bağlanacaktır, bağlanmalıdır da…

İtirazım oynanan tiyatroya!

"Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin yeniden yazılmasını sağlayacak" çapta önem atfettiğiniz, adını cani Öcalan'ı, Gülen'in kendisini anarken bile takınmadığınız tarzda dehşetengiz jest ve mimiklerle andığınız Enver Altaylı sayesinde gün yüzüne çıkacağını öngördüğünüz yegane "büyük sır"ın, "FETÖ'nün siyasi ayağı CHP'ymiş; ucundan accık da İYİ Parti'yi ele geçirmiş" cümlesinden ibaret olmasına.

***

Türkiye'nin bir karar vermesi gerekiyor;

Mücadelesi kim/ne ile?

Altaylı vakası üzerinden propagandası yapıldığı gibi, CIA'in ülkelerin ABD kontrolüne geçebilmesi adına yürüttüğü stratejilerle mi mücadeleye karar verdi? Bu "sivil darbe"lerin elemanları mı hedefindeki?

Ala…

Kahrolsun Amerikan emperyalizmi…

Hangimiz destek vermeyiz ki böylesi bir direnişe!

Hadi direnelim; Türkiye'yi bölmek, parçalamak, 1923 rejimini değiştirmek-dönüştürmek, Türk kimliğini silmek üzere girişilmiş bütün operasyonları ve maşalarını deşifre edelim! "Bağımsız" yargılanmalarına yol verelim!

Milletin "siyasi ayak" tartışmasında ortaya atılan tezleri yemediği anlaşılınca, "ihaleyi CHP ve Millet İttifakı'na yıkmak üzere" kurulduğu aşikar bir tezgahın arkasına saklanıp, "buraya kadar" demek yok ama!

Ucu;

Soros'dan "ulus-devleti yıkma fonu" almış kişileri "akil adam" atayanlara da uzanana kadar…

İstanbul'un lüks semtlerinde CIA ajanlarıyla karanlık toplantılar yapan gazeteci kılıklılara ve onları "devletin PKK'ya ulağı" olarak görevlendirenlere dokunana kadar…

Binalarında CIA ajanlarıyla toplantılar yapan yandaş gazeteleri arındırana kadar…

Sonuna kadar…

Var mısınız?

Yoksa, iktidarı kaybetme korkusuyla, "rehin"iniz üzerinden rakiplerinizi hizaya sokmak mı bütün amacınız?

 

Yazarın Diğer Yazıları