Okulların 11 Mart'ta kapanmasıyla devlet bazı okulların elektrik, su ve yakıt gibi faturalarını, 18 Mart'ta atadığı fakat göreve başlatmadığı 20 bin öğretmenin maaşını ödemekten kurtuldu! Öğretmenlere ödenecek ücret zararın kârı sayılmasaydı atama işlemi tamamlanmış 20 bin öğretmen göreve başlatılmış olurdu.

Okulların kapatılmasından karlı çıkan devletten ziyade özel okul işletmecileri oldu: Vergi yükümlülükleri, SGK primlerini ve kredi borçlarının ertelenip çalışanlarına üç aylık maaş desteğine ek olarak öğretim yılı başında öğrenci velilerinden peşin aldıkları yıllık öğrenim ücretinin içindeki elektrik, su, doğalgaz, personel maaşı, yemek, servis gibi belli başlı giderler 11 Mart'ta okulların kapanmasıyla birlikte özel okulların maliyet listeden çıktı. Fakat özel okul işletmecileri, öğrenci başına aldıkları yıllık ücretin cari gider karşılığı kısmını velilere iade etmeye yanaşmıyor.

Özel okul dernekleri, vermedikleri ama bedelini aldıkları hizmetlerin ücretini iade etme yönünde beyanda bulundular. Ancak üyeleri olan işletmeler ödeme yapma niyetinde değil. İflasın eşiğindeki birçok işletme (özel okullar), bu süreci, açık denizde alabora olmuş teknenin sintinesinde alınan bir nefes gibi görüyor olabilir. Fakat bu üç-beş kuruş onları hayata döndürdüremeyeceği gibi diğerlerini de suya çeken girdaba dönüşebilir.

Özel okulların kaydettiği her öğrenci için sabit bir yatırım (Öğretmen istihdamı, kira, materyal sağlama, planlama vb.) harcaması olduğunu ve müşteri (ebeveyn) ödemesinin bir kısmının taahhüt karşılığı olduğunu kabul etsek bile işletmenin öğrencinin yemediği yemeğin, binmediği servisin, kullanmadığı enerji ve sarf malzemesinin bedelini iade etmesi gerekir. Ama etmiyorlar…

Ücret iade talebine olumlu yanıt alamayan veliler CİMER’e yani devlete başvurdu. CİMER ise yüz binlerce veliye mahkemeye (Tüketici Hakem Heyeti) gitmelerini salık verdi. Böylece ben taraf değilim demiş oldu. Oysa devlet, özel işletmelerle öğrenci ilişkisinde öğrencinin yasal temsilcisidir. Lisansı vererek kendisi adına belirlediği programını uygulattığı özel okullardan öğrenci adına hizmet alan öğrenci değil devlettir. Çünkü Anayasa'nın kendisine zorunlu ve parasız yapma görevi verdiği 12 yıllık eğitimi özel okullardan satın alan devlettir. Parasını ebeveyn ödese de özel okulların asıl müşterisi devlettir.

Milli Eğitim Bakanlığı eğitim istatistiklerine ve tüm kararlarına özel öğretim kurumlarını, oradaki öğretmen, öğrenci ve çalışanları dahil eder. Bakan, yeri geldikçe bir milyon 392 bin özel okul öğrencisini dahil ederek MEB’e bağlı okullarda 18 milyon öğrenci olduğunu söyler. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, özel okul işletmecileriyle karşı karşıya gelebileceği karar alma noktasında bu çocukları temsil etmiyormuş gibi ortadan kaybolamaz.

Bakanın kendisinin de bir özel okul işletmecisi olduğunu ve taraf olması durumunda iş arkadaşlarıyla karşı karşıya geleceğini biliyoruz; fakat milli eğitim bakanı olmak bunu, yani öğrencilerinin ve öğrencilerinin hakkını hukukunu savunmayı gerektirir. Adında "milli" olan bakanlığın bakanı, kehren de olsa masanın halkı temsil eden tarafında oturmak zorundadır.

SAYIN SELÇUK, 400 LİRAMI İSTİYORUM

Üç ay önce (20 Şubat 2020) Şişli Öğretmen Evi hesabına 400 lira konaklama ücreti yatırdım. Katılacağım program pandemi nedeniyle iptal edilince ben de rezervasyonumu iptal etmek zorunda kaldım. İptal başvurumu 7 Nisan'da yaptım. 8 Nisan'da iptalin gerçekleştiği mesajını aldım. Haziran'ın ortasındaki konaklama için ödeme yapmadan rezervasyon yapmayan öğretmen evi ne yazık ki hâlâ paramın iadesi sağlamadı.

Aynı etkinliğe katılacak ve rezervasyon iptali yapan daha kalabalık grupların binlerce lirasının da iade edilmediğini, hatta iade işleminin bu yıl yapılamayacağının ihtimal dahilinde olduğunu öğrendim. Yetkililerden aldığımız bilgiye göre öğretmen evi erken rezervasyon paralarını harcamış ve bize ödeyecek parası kalmamış!

Öğretmen evleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ve Bakanlığın atadığı kişiler tarafından yönetilen bir döner sermaye işletmesidir. işletmenin en üst ita amiri de Milli Eğitim Bakanı yani Ziya Selçuk'tur. Haklı olarak alacaklı olduğumuz kişiden yani Ziya Selçuk'tan borcunu ödemesini istiyorum. Bizi tüketici mahkemesine falan yönlendirmek kusura bakmasın ama paranın üstüne yatmak anlamına gelir.

Özel okul öğrencilerinin servis, yemek vesaire ücretinin iadesi konusunda ketum davranan bakandan paranı nah alırsın dediğinizi duyar gibiyim. Haksız sayılmazsınız ama her gün eriyen paramı bir an önce alabilir miyim diye bir şansımı deneyeyim dedim. Olmazsa kaçınılmaz olarak bu yazıyı dilekçeye çevirip ben de tüketici mahkemesine gideceğim.