Modern Psikiyatrinin kurucularının iki büyük duayeni olan Freud ve Jung’ın Nefs/ego tanımlarını tekrar hatırlayalım. Freud’a göre egonun bilinçli halleri buzdağının görünen kısmı,asıl olan ve hayatı yöneten tarafı ise bilinç-altını temsil eden buzdağının görünmeyen kısmıdır. Oysa Jung egoyu, bilincin merkezi “komplexi” olarak tanımlar. Komplex tanımını olumsuz hastalıklı manada değil daha ziyade “duygusal enerji” yüklü bir potansiyel olarak vurgular. Jung’a göre ego/ben çekirdeği bilincin oluşmasında temel rol oynar. Dışarıdan (karanlık bilinçaltının güçleri) ve gerçek hayattaki vurucu yıkıcı hengameden dolayı istila edilmeye çok açıktır. O’na göre güçlü bir ben/ego olmadan bağımsız bir hayat na-mümkündür.
Hayatın ilk yarısında dış-dünya(afak) ile olan diyalog, ikinci yarısında içsel(enfüsi) bir diyaloğa dönüşür.Bu kez muhatap anne, baba, yar, yaran değil içimizde taşıdığımız bir başka gerçekliktir. Jung’a göre sanki bu aşkın bir diyalogdur.Bu süreç Jung’a göre ferdileşme (individuation) dediği süreçtir. Ona göre terapinin amacının dolayısıyla gerçek mutluluğa ulaşmanın(bilinci en yüksek mertebelere çıkarmanın) amacı da bu ferdileşme olmalıdır. Şimdi iki-üç haftadır bilinç konusunda giriş ve temel tanımlamalardan sonra “Nefs psikolojisi”ne göre ego/ben, anlamı konusunda zihinsel geviş getirmeye başlayalım ki bizi “rutin bilinç kozası”ndan kurtaracak farklı bilinç mertebelerinin ne menem bir şey olduğunu kavrayabilelim.
Yine temel referans olarak üstad M.Merter’in aynı eserini izlemeye devam ediyoruz.
Öncelikle bilinç dışının hiyerarşik bir yapıya sahip olduğu fikri, Batı da psikosentez ekolü kurucusu olan Freud ve Jung’ın talebesi olan Roberto Assogioli’den (1888-1974) geliyor. Assogioli, Sufizm de dahil pek çok maneviyat geleneklerinden esinlenerek “yumurta şeması/çok-katmanlı-bilinç metaforu”oluşturur. R.Assogioli bilinç metaforu’nun temel mesajı, bilinç-dışının kademeli /hiyerarşik bir yapıya sahip olmasının yanısıra, insanın derunundaki “yüksek benliğe”(CAN potansiyeli) işaret etmesidir. Fakat bu şema, insanı anlama konusunda yetersizdir. İki konuda yetersizdir aslında bu metafor. Birincisi, kolektif bilinç-dışında olan ve ilahi boyutu gözardı eden”damlanın denizdeki varlığı misali” varlığıdır ki bu hocası Jung’un görüşü yansıtır. İkinci ve daha da önemli olan yetersizlik,”nefs/ego dinamiği”nin bu şema içinde yer almamasıdır. Yani kısaca hikmete düşkün ve aşkınlığa mübtela olan bu güzel batılı bilim insanları; ego/nefs’in çok yüksek bir potansiyel enerjiyi taşıdığını anlamış, hissetmiş fakat bunu nasıl bir metodla ortaya çıkarabileceklerine dair bir yöntem bulamamışlardır.
Aslında insanın (ve dahi kainatın) düalite/zıtlık sırrına muhatap olmasıyla belirginleşen bu iki kutuplu varoluşu, zaten tüm dinlerin ve maneviyat yollarının müşterek görüşüydü. Freud’un bilinç dışını ön plana çıkarmasıyla birlikte, bilinç dışı kategorilerinin de er ya da geç bu iki kutupluluğa uyması kaçınılmazdı (ahsen-i takvim/esfele safiliyn, en güzel şekilden aşağıların aşağısına dikotomisi/tezatlığı, bkz. Kur’an Tin Suresi; 95:4-5). İlginç olan ise kırk küsur yıllık araştırmalarında Freud’un bu gerçeği görememesidir. Üst bilinç dışı kavramı sanki onun için yoktur. Ancak yakın arkadaşı bir Fransız yazar Roman Rolland (1866-1944) ona bir mektubunda “okyanus duygusu”ndan (oceanic feeling) bahsedince Freud sonraları “Medeniyet ve Hoşnutsuzluklar” adlı kitabında bu duyguyu “aşkın sistem/din olgusunun temeli olarak sunar.
Şimdi yavaş yavaş farklı bilinç durumlarını/mertebelerini zihnimize kazıyabilmek için temel olarak Assiogioli’nin şemasını baz alarak üstad M.Merter’in kendi medeniyet versiyonumuzla oluşturduğu yumurta/bilinç metaforunu anlatmaya çalışayım sizlere: Büyük bir yumurta (mesela deve kuşu yumurtası) hayal edin lütfen: ve enine olarak üç eşit katmana bölün. En alt katman ALT BİLİNÇ-DIŞI, orta katman ORTA BİLİNÇ-DIŞI, en üst de ÜST BİLİNÇ-DIŞI olsun .Bu yumurta/bilinç metaforunu; “insanın temel bilinç ve bilinç-dışı durumları/mertebeleri” şeması diye de adlandırabiliriz. Orijinal yumurta şemasına kıyasla bu modifiye (üstada ait olanı) şema bilinçli benlik ve ve ego/ben konusunda biraz daha ayrıntı vermekte. Benlik, merkezi bir ego/ben etrafında organize olmuş bir dizi “alt kişilik” sergilemekte. Bu alt kişilikler, kendi başlarına bağımsız gibi görünen birbirinin zıddı olabilen, çok güçlü rollerdir. Ve farkında olmadan pratik yaşamdaki hayatımız için gerekli gereksiz birçok kararlarımızın alınmasında rol oynayan otomat davranışlarımızın ana kaynaklarıdır. (devam edecek)