Tarihi 23 Mayıs 2020

Özdil’in tehdidi

Bodrum'daki 310 metrekarelik kaçak villasını "2+1 mütevazı bir ev" olarak legalleştirmeye çalışan Yılmaz Özdil'in psikolojisi hiç iyi sinyaller vermiyor.

Önce "Odaklanamıyorum" diyerek yazılarına ara verdi. Sonra üstü kapalı tehditlere başladı.

Efendim neymiş.. Geçmişte Mustafa Kemal'e iftira atanlar bugün ona ve tarım arazisine villa diken arkadaşına iftira atıyormuş. Bugün yaşananlar asla silinmemek üzere dijital arşivlere kaydediliyormuş!

Şu tehdit diline, biriktirdiği öfkeye bakar mısınız! Yani diyor ki… Devran dönecek, biz kaçak villalarımızı gündeme getirdiğiniz için sizden hesap soracağız.

Bunlar ağızlarından özgür basın, hukuk devleti, ifade özgürlüğü kavramlarını düşürmeyen arkadaşlar.

Beyimiz Bodrum'da İmar Kanununu delik deşik ederek yediği herzeleri yazdık diye aba altından sopa gösteriyor. Ve bunu da her zaman olduğu gibi Atatürk'ün arkasına saklanarak yapıyor…
*****
Kendisine anlayacağı dilden cevap vermek şart oldu

Bak Yılmaz Özdil.. Atatürk bugün ayağa kalksa emin ol eline kızılcık sopası alır seni kovalar… Düş artık Gazi Mustafa Kemal'in yakasından… Kaçak villanı kurtarmak için bu ülkenin kurucu liderini kullanmaktan vazgeç.

Değerini sayende her geçen gün biraz daha anladığımız rahmetli Uğur Mumcu'nun "Bu memlekette banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken Atatürk maskesi taktılar" sözlerinin ne anlama geldiğine biraz kafa yor.

Bodrum'daki villanla ilgili gerçeklerin ne olduğunu sen de, biz de, CHP'li Bodrum Belediyesi de çok iyi biliyor. Fazla kasma bence. Hukuk ve adalete saygılı ol.

Yanına Soner Yalçın'ı çekip cepheyi genişletmeyi çalıştığının "Yakında kapılarımızı işaretleyecekler" diyerek 'mağdur adam' imajı yaratmaya çalıştığının farkındayım. İnan kimse yemiyor bu numaraları.
*****
Sana önerim Soner Yalçın'dan taktik alman olacak. Adam akıllı hareket ediyor. Çeşme'de tarım arazisine diktiği villasını Mart 2015'te yazdım. "Soner Yoldaş bu villa kaç oda" diye sordum. Ölü taklidi yaptı. Çeşme Belediyesi CHP'li olduğu için kendisine dokunulmayacağını biliyordu.

Bir ara eski dostu Enis Berberoğlu ile kapıştılar. Hürriyet'in eski genel yayın yönetmeni Berberoğlu kendisini FETÖ'ye biat etmekle suçlayan ve "Hapisteyken beni işten çıkardın" diyen Yalçın'a bizim haberle cevap verdi:

"Biz mahpusta bile sana maaş ödedik. Oysa sen içerde bile boş durmamışsın. Hapisteyken Çeşme'de kaçak villa inşaatına başlamışsın. Çıkan haberlerden öğrendim. Üzülme bu da geçer."

Yalçın mesajı hemen aldı ve yine ölü taklidi yaptı. Ne senin gibi Atatürk'ün arkasına sığındı, ne de tehditler savurdu. Başına gelecekleri biliyordu…

Ama gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var… Senin haberden sonra arşivden onun villasıyla ilgili haber de çıkıverdi.

Memlekette kanun var kardeşim… Bugüne kadar kimse size dokunmamış olabilir. Ama artık yapılan yanlış kimsenin yanına kar kalmıyor. "Kanun ne diyorsa onu uygularım" diyor devlet.

Yani mesele sen ne kadar saptırmaya çalışsan da Atatürk değil… Mesele samimiyet… Tutarlılık. Mesele kanunlara saygı… Anlayabildin mi?