Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Ölçünlü (Standart) Türkçe ve ağızlar

Ölçünlü dil, bir ülkenin eğitim ve öğretim kuruluşlarında, resmî yazışmalarında, basın yayın, hukuk ve edebiyat alanlarında kullanılan, sosyal sınıflara ve mahalli ağızlara bağlı olmayan dil türüdür. Yeni ortaya çıkan ölçünlü diller çoğunlukla belli kurulların çalışmalarıyla oluşturulmuştur. Uzun tarihî geçmişi olan ölçünlü diller ise tabii bir şekilde oluşurlar. İngilizce, Fransızca, Rusça, Farsça, Arapça gibi diller böyledir. Tabii oluşum genellikle ülkenin siyasi ve kültürel merkezinin ağzına dayanır.

Türkiye Türkçesinin ölçünlü dili de yüzyıllar önce tabii bir şekilde oluşmuştur. Ülkemizin siyasi ve kültürel merkezi olan İstanbul'daki konuşma dili 18. yüzyılda son biçimini almış ve ölçünlü dil bu biçim üzerine kurulmuştur. Aslında 18. yüzyıldan önce de İstanbul ağzına dayalı ölçünlü dilimiz vardı. Fakat o dönemdeki İstanbul ağzı biraz farklıydı. Bugün kullandığımız biçim, İstanbul Türkçesinin 18. yüzyılda aldığı biçimdir.

Bir dilin tarihî dönemlerini, lehçe ve ağızlarını birbirlerinden ayıran asıl unsurlar, kelimeler değil, ses ve biçimle ilgili unsurlardır. Dönem ve ağızları "Bu dönemde, bu ağızda bu kelimeler; diğer dönem ve ağızda şu kelimeler kullanılır." diyerek ayırmıyoruz. Binmek - minmek, vurmak - furmak, geldi - celdi, oldu - oldi gibi ses farklılıkları, gelürsiz - gelirsiniz, geliyor - geliyoru - geliya - geliy, alıcâz - alcez gibi biçim farklılıkları, dönemleri ve ağızları birbirinden ayırır. Ses ve biçim farklılıklarıyla örtüşen kelime ayrılıkları varsa onlar da ölçütlere dâhil edilebilir. Fakat esas olan ses ve biçim farklılıklarıdır.

Türkiye Türkçesi ölçünlü dilinin İstanbul ağzına dayanması demek ses ve biçim bakımından İstanbul ağzına dayanması demektir. Ölçünlü dilde ve onun dayandığı İstanbul ağzında gelmek fiilinin şimdiki zamanı geliyor biçimindedir. Geliyoru, bazı Akdeniz ve Orta Anadolu ağızlarının, geliya Bartın ağzının, geliy Gaziantep ağzının şimdiki zamanıdır. O biçimler, o ağızlar için doğru, ölçünlü dil içinse yanlış biçimlerdir.

Eğitim ve öğretim kuruluşlarında, resmî yazışmalarda, basın yayın, hukuk, edebiyat gibi alanlarda ölçünlü dilin kullanılması ülkede dil birliğini sağlar. Herkes kendi bölgesinin ağzını esas almaya kalkarsa dil birliği bozulur ve bir karmaşa doğar. Yüzyıllardan beri yüz binlerce kitapta, milyonlarca tirajlık gazetelerde, günün 24 saati radyolarda ve televizyonlarda kullanılan bir ölçünlü dile sahip olmak Türkiye Türkleri için bir avantajdır.

Ağızların hiç mi önemi yok? Öncelikle bu bir önemlilik önemsizlik konusu değildir. Ölçünlü dil gibi ağızlar da tabii bir şekilde oluşmuştur ve her biri bir vakıa, bir gerçekliktir. Önem konusuna gelince.

Bütün dillerin ağızları dil için bir zenginlik kaynağıdır. Ölçünlü dilde bulunmayan birçok ses ve biçim özellikleri, birçok kelimeler ağızlarda bulunur. Bunlar bir dilin gelişimini izlemek için bulunmaz malzemelerdir. Ağız kelimeleri, ölçünlü dilde bulunmayan kavramlar veya çalarlar (nüanslar) için değerli kaynaklardır. Ölçünlü dilin yetkin kullanıcıları, ağızlardaki kelimelerden yararlanıp üsluplarına zenginlik ve renk kazandırabilirler.

Yaygınlaşmış olan şöyle bir düşünce de var: Anadolu ağızları Türkçenin eski ve özgün biçimlerini daha çok korumuşlardır. Bu düşünce doğru değildir. Tam tersine ölçünlü diller daha muhafazakârdır. Söz gelişi kalın ünlülü kelimelerin başında bulunan k, Anadolu ağızlarının çoğunda g olmuştur. Goyun, gadın, galdı, goydu gibi. Bu örneklerde asli olan g değil k'dir. Geliya, geliy, celeyi gibi örnekler de asli biçimden çok uzaktır; geliyor, asli biçim olan geleyorur'a daha yakındır.

Tabii ki ağızlarda da saklanmış eski ve özgün biçimler, kelimeler vardır. Mesela, yanlış olarak nazal n denilen, g gibi damaktan çıkan ŋ (= ñ) birçok Anadolu ağzında vardır. Bu ses İstanbul Türkçesinde diş n'si olmuştur. Yani ŋ aslidir; n, ŋ'den çıkmıştır.

Ölçünlü dili kullananlar da şu veya bu ağzı kullananlar da bizim insanlarımızdır. Roman, tiyatro, film gibi sanat eserlerinde kahramanları, bölgelerinin ağızlarıyla konuşturmak tabiidir. Ancak bir ülkenin eğitim sistemi ve yayın organları, bütün insanları ölçünlü dilde birleştirmeye çalışır. Bu, hem millî birlik için, hem de sağlam bir iletişim için gereklidir.       

 

Yazarın Diğer Yazıları