Ne yazık ki geçmiş ola…

A -
A +
Hâli vakti yerindeydi. Ama o kadar cömertti ki fakir fukaraya bol bol dağıtmak için borç dahi isterdi. Aldığı borcu da vakti gelince öderdi. O bakımdan itibarlı sayılırdı. Derken her fâni gibi bir gün o da yatağa düştü. Artık yatakta gün sayar hâle gelince, alacaklılar paralarını kurtarmak için ölüm döşeğinde de olsa kapısına dayandılar.
-Paramız sizde mi kalacak beybaba?
Hazret, bu paragöz tipleri etrafında görünce hayli mahcup oldu. Hayli canı sıkıldı. Onlara bu parayı ne için aldığını izah etmek istedi. Ama aldığı cevap enteresandı:
-Bize akıl verme beybaba, para ver.
Helva satan bir çocuk geçiyordu. Hazret hizmetçilerinden birini çocuktaki helvaları alıp getirmek üzere gönderdi. Belki helva ikram ederek gelen alacaklıların gönlünü yumuşatacaktı.
Gelenler helvaları yediler. Çocuk da kapı aralığında sattığı bir tepsi helvanın parasını bekliyordu. Hazret çocuğa dedi ki:
-Evlat, bu aldığımız helvaları bana ödünç yazar mısın?
Çocuk elindeki siniyi yere bıraktığı gibi feryat ederek sokağa fırladı. Hem ağlıyor hem söylüyordu:
-Ben zaten bunları borç almıştım. Satıp parasını ödeyecektim. Şimdi ben ne yaparım? Allah’ım sen bana yardımcı ol…
O esnada şehrin valisi oradan geçiyordu. Çocuğun ağlamasını duyunca ilgilendi. Çocuk olan biteni anlattı. Vali Bey birlikte eve geldi.
Çocuğun yediği helvaların parasını kendisinin ödeyeceğini söyledi. Ayrıca orada bulunanlara verilmek üzere bir sini dolusu altın daha bıraktırdı.
Alacaklarını tahsil edenler sevinmişti ama şaşırmışlardı. Hazret onlara dedi ki:
-Siz de ben de sıkıntı içindeydik. Ama dualarımızda samimi değildik. O masum çocuk ise sıkıntısında da duasında da samimiydi. Onun için yaptığı dua ind-i ilahide kabul oldu. Vali vesilesiyle yardım yetişti.
Alacaklılar bu hikmetten ibret aldılar ve alacaklarını tekrar iade etmek istediler. Ama hazret kabul etmedi. Dedi ki:
"İnsan bir iyilik yaptığında samimiyeti değişik vesilelerle testten geçer. Bunlardan birisi iyilik yaptığından kötülük ile görmesidir. Buna rağmen iyilik yapan iyiliğini unutup sabredebilmelidir. Eğer sabredenlerden olursa iyiliğin mükâfatını da görür.
-Ama üstadım?
-Siz iyilik yaptınız. Ama sabredemediniz. Durumun gerçek yüzünü bir hikmetle fark edince tekrar pişman oldunuz. Ama ne yazık ki geçmiş ola…
             Selami Altunbaş-Ankara
 
 
ŞİİR
 
                  Beyaz tel
 
Silmekten usandım gözümdeki yaşı
Unuttuk çoğu zaman memleketi aşı
Eş, dost akraba yeri geldi can yoldaşı
Bir beyaz tele astım da geldim
 
Zamanla geçer dediler alışırsın gurbete
Ne yola alışabildim ne de boş sohbete
Kendimden çok taviz verdim ben bu işe
Bir beyaz tele astım da geldim
 
Sezer oğlan derki yaram derindir
Memlekette akan sular bile serindir
Bu başındaki beyaz tüyler senin eserindir
Bir beyaz tele astım da geldim
 
                Sezer Atalay-İzmir
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
YARGITAY: Temyiz mahkemesidir. Yargıtay; adliye mahkemelerince verilen ve kânunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin, son inceleme yeridir. Kânunla belirtilen davalara ise ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Osmanlı Devletinde, 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, temyiz mahkemesi yoktur. Yargıtay’ın kuruluşu, işleyişi, başkan, başkan vekilleri, daire başkanları ve üyeleri ile Cumhuriyet Başsavcısı ve Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin nitelikleri ve seçim usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kânunla düzenlenir. Yargıtay’da, Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel Kurulu adı altında iki genel kurul vardır. Hukuk Genel Kurulu, birinci başkanının başkanlığında, hukuk, ticaret ve icra-iflâs daireleri başkan ve üyelerinden kurulur. Bu kurul ilgili dairenin bozma ilâmına karşı, ilk mahkemenin eski kararında ısrar etmesi hâlinde yeni bir temyiz isteği olursa, davayı kesin sonuca bağlar. Esas mahkemesi, bu karara uymak mecburiyetindedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.