Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Ne övünüyorsunuz?

"Onu yaparız, bunu yaparız, şundan çekinmeyiz, bundan çekinmeyiz…" Ne övünüyorsunuz? Suriye'de ne yaptığınızı görmedik mi? Gayet net, açık, somut… Suriye'de başımıza getirdikleriniz gözlerimizin önünde. Her gün herkesin gözlerinin önünde. Açık bir şekilde karşımızda duruyor.

İsterseniz sayalım. Bir Suriyeli, iki Suriyeli, üç Suriyeli, dört Suriyeli… Daha sayalım mı? Tam beş milyona kadar sayabiliriz. Suriye politikanızın sonucu tam beş milyon Suriyeli her gün hepimizin gözlerinin önünde.

Hâl böyle iken hâlâ nasıl övünüyorsunuz? Muhacir mi diyorsunuz? Suriye'den gelenleri o temiz sahabeye, hürmet ve sevgimizden dolayı ashâb-ı kiram dediğimiz insanlara, bir kısmı cennetle müjdelenen insanlara benzeterek onlara saygısızlık etmiyor musunuz? Şu etrafımızda gördüğümüz Suriyelilerin neresi asr-ı saadetteki muhacirlere benziyor? Kendinizi ensara benzeterek sahabe seviyesine çıkacağınızı düşünüyorsanız ona bir diyeceğim yok. Söylediklerinizle, yaptıklarınızla ensar olmaya çok yakışırsınız alimallah!

Yine sizin Suriye politikanızdan ötürü güney sınırlarımızda bir PKK / YPG koridoru oluşmadı mı? Peşmergeleri Türkiye'den geçirip oraya ben mi gönderdim? Salih Müslim'i İstanbul'un otellerinde, resmî makamlarda ben mi ağırladım? Şimdi övünüyorsunuz. Bir harekât başlattınız ve YPG'yi biraz aşağıya sürdünüz. Önce PKK/YPG koridorunun oluşmasına yol açtınız. Sonra da harekât yaptık diye övünüyorsunuz.

Bir de tuhaf siyasi ayak sözleri ortalıkta dolaşır oldu. Siyasi ayak araştırılmalı diyorlar; komisyon kurulmalı diyorlar. Neyi araştırıyorsunuz kardeşim? You Tube'a girin; Fethullah ve hizmet dedikleri hareket için neler söylemişler bir bakın. Kim ne demiş, hepsi ekranlarda. Gözümüzle gördüğümüz, ekranlardan görmeye devam ettiğimiz güzellemeler, ziyaretler ortada dururken neyi araştırıyorsunuz?

Tabii ya unuttum; dünya hukuk literatürüne "milat" diye bir kavram armağan ettiniz. Adamlar, 15 Temmuz 2016'da darbeye kalkışmışlar; bir yerleri işgal etmişler, meclisi bombalamışlar. Yani 15 Temmuz'dan sonra iş birliği yapanlar için mi siyasi ayak diyeceksiniz? Yahut 17-25 Aralık'tan sonra? Kardeşim, her şey açığa çıktıktan sonra kim iş birliği yapar? Tabii ki siyasi ayak, milat dediğiniz tarihten önceki iş birlikleri için söz konusu olabilir.

Bunların açtığı Ergenekon'a ben mi savcı oldum? Savcının altına lüks arabayı ben mi çektim? Bunların kurduğu tuzaklara ben mi arka çıktım? Daha hangi siyasi ayağı arıyorsunuz arkadaşlar? Bank Asya'nın açılış kurdelesini ben mi kestim? Girin, You Tube'a, tamamının dökümünü bir yoğun diske alın, işte size siyasi ayak! Bu siyasi ayak öyle bir siyasi ayaktır ki beni bile FETÖ'cü yapabilir. Hem de bu yazıyı gerekçe göstererek. Çok mu olmayacak bir şey söyledim? Bu kadarı da olmaz mı diyorsunuz? O zaman Sözcü gazetesinin ve yazarlarının başlarına gelenlere bakın.

PKK flörtlerini de sayalım mı? Sıkıyorsa… Bu kelimeyi kullandığım için okuyucularımdan özür dilerim. Her ağzınızı açtığınızda edep adap diyeceksiniz, sonra da sıkıyorsa gibi kelimeleri fütursuzca kullanacaksınız. Üstelik bu belki de en hafifi. Bunların da dökümünü You Tube'dan yapabilirsiniz.

Şimdi üzerime bir korku geldi. Böyle yazarak You Tube'un kapanmasına sebep olabilir miyim? O kadarı da olmaz ama!... Öyle mi diyorsunuz? O zaman wikipedianın başına geleni hatırlayınız. Wikipediayı yasaklayan You Tube'u niye yasaklamasın?

Beş milyon Suriyeli, Türkiye için bir felakettir. Daha da ne kadar geleceği belli değildir. Bu felaketi ülkenin başına siz getirdiniz. Yoksa Suriyelileri Kılıçdaroğlu mu getirdi? Yoksa şu anda ülkenin başında "Bay Kemal" var da bizim haberimiz mi yok? "Bay Kemal" dediğiniz, "İP" dediğiniz milletin neredeyse yarısı. "Millet"e "zillet" demeye diliniz nasıl varıyor?

Bu kadar işi başımıza getirdikten sonra hâlâ yüzümüze bakıp bangır bangır bağırıyorsunuz.  Olan benim dil ve kültür yazılarıma oluyor. Bu kadar olay, bu kadar saçmalık karşısında insan kendisini tutamıyor ki!... Kalemin de, kalemi tutan ellerin de, elleri çalıştıran beynin de bir sorumluluğu var. Vicdan taşıyan insanların bir sorumluluğu var. Peygamberimizin dediği gibi: Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.   

 

Yazarın Diğer Yazıları