"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kişilikli doktorlar

Yasemin YAŞAR
30 Kasım 2019, Cumartesi
“Doktorun kişiliği hastanın iyileşmesinde bütün ilâçlardan daha etkilidir” diyor Antik Dönem filozof hekimlerinden Paracelsus.

Bediüzzaman’ın doktora yazdığı mektubun satır aralarında da çok mühim tesbitler yer alıyor. “…hakikatte herkesten ziyade hasta olan maddî ve gafil doktorlardır. ”Elbette bütün hekimlerimizi bu sınıfa dahil edemeyiz zira “kendi hastalığını teşhis etmiş bahtiyar doktordan” bahisle insan odaklı olan ve maddî reçeteler yanında manevî reçeteler sunabilen hekim sayısı da her geçen gün artmaktadır.

Neden genel bir algı olarak hekimler dışarıya kolay gülümsemez, hatta verilen selâmı bile almaz, soğuk, donuk bir ifadeleri, değişken ve mesafeli bir duruş ve davranış kalıpları vardır diye düşünülür. Aslında bu durum meslekî anlayışla giyilen yapmacık bir elbise gibi durmaktadır. Genellikle bu ruhî yapı, yerine, kişisine, özelliklerine, mesleklere göre çıkarılıp takılan bir maske gibi de kullanılmaktadır.

Genelde konuşmaları çok nadir durumlar dışında hasta, ilâç, alınan sonuç gibi meslekî konular olan hekimler meslek dışı konulardan büyük ölçüde kaçınırlar. Çünkü analiz hatası yapmak, sıradan olmak ve küçük düşmekten çekinirler. Sürekli meslek odaklı sohbetler açmak, böylece etiketin getirdiği ilgi ve özgüven ihtiyacını karşılamak isterler.

Hekimin 10 yıl okumaya ayırdığı vakit ve bunun ayrıcalık kattığına ilişkin katı derecede oturmuş bir bakış açısı vardır. Bu da onları diğer meslekî grupları küçümseyici bir gözle bakmaları sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeple hekimler sosyal statü açısından sadece kendilerinin bazı avantajlara sahip olabileceğini düşünürler. Hatta aynı avantajlara sahip başka bir meslek grubunu görmek onları rahatsız bile edebilmektedir.

Azımsanmayacak kadar hekim, iç dünyasında son derece mutsuz ve şükürsüzdür. Bunun sebeplerinden biri de, “Biz son derece zor fakültede üstelik 10 yıl okuduk, ama diğerleriyle aynı şartlarda yaşıyoruz bu âdil değil” şeklindeki oturmuş algı ve düşünce bozukluğu olsa gerektir.

Mutsuzluklarının ve egolarının bir diğer sebebi de, hekimler insanların en çaresiz haliyle psikolojik olarak en âciz ve zayıf anlarıyla muhataptırlar. Bu yüzden pek çok kişi hekimlere rutinin dışında, ilgili ve saygılı olmaktadır. Bütün bunlar da hekimleri farklı bir ruhî havaya sokmuştur. Bu yüzden bazı hekimler konuşmayı, soru sorulduğunda geçiştirmeli cevap vermeyi, kendilerine siz diye hitap edildiği halde ekseriyetle karşısındakine sen (bayan bile olsa) demeyi, umarsız dinlemeyi hekimliğin bir karakteri olarak benimsemiştir.

Bu yüzden bu bozuk düşünce yapısı ve egolu duruşa direnerek şahsî, insancıl kişiliğini meslekî karakterinin önüne çıkarabilecek hekim sayısının artması gerekir. Bunun için de insanın kendisini bilmesi, kâinat içindeki konumunu tesbit etmesi, nakıştan Nakkaşa, sanattan Saniye, esbaptan Müsebbib’ül esbaba geçişi öğrenmesi şarttır. Zira bu geçişte, perdelerin en şeffaflaştığı bir meslektir hekimlik.

Hekimler maddî reçetelerin yanında manevî reçeteler yazabilecek kadar tefekkür eden gözlere, kâinat musıkîsini duyacak kadar hassas kulaklara, karşısındakinin acısını, korkusunu, âcizliğini hissedebilecek kadar ince ve naif bir ruha sahip olması şarttır. İşte sanatla tedavi tam da bu işlevi görür. Zaten asrın manevî doktoru da tedavisinde sanat dilini kullanmıştır.

Sanat illâ bir sanat dalıyla meşgul olmak anlamına gelmez. Zira Bediüzzaman’ın sistemleştirdiği şekilde mevcudata mana-i harfi ile bakmak, hikmetle okumak basarın gördüğünü basiretin de görebildiği bakış açısını kazanmak hedeftir. Ruha iyi gelen ve kendi değerlerimizden beslenen bir sanat ile meşguliyetin amacı da zaten bu bakışı sağlamaktır.

Okunma Sayısı: 2599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı