Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İdlib’deki tehlikeli çatışma ortamı yoğun diplomasi trafiğine rağmen yükselen bir ivme içinde tırmanmaya devam ediyor. Çünkü Esad durmuyor, daha doğrusu Putin dur demiyor. Aksine politik manevralarla zamana oynayarak daha fazla alan kazanması konusunda Esad’ı cesaretlendiriyor. Dolayısıyla da dikkatler 5 Mart’taki Erdoğan-Putin-Merkel-Macron zirvesine odaklanmış durumda... Tabii o güne kadar farklı yeni bir gelişme yaşanmazsa. Ya da İdlib’deki provokatör aktörler devreye girmezse. Şöyle ki; sahada güç bulunduran ülkeler dışında Suriye Milli Ordusu, İdlib’deki HTŞ ve diğer cihatçı örgütler, İran milisleri gibi çok sayıda silahlı devlet dışı silahlı aktörler de var. Dahası bölge CIA, MOSSAD başta olmak üzere her ülke gizli servislerinin bir anlamda laboratuvarına dönmüş durumda. Yani oranın özelliği provokatör aktörlerin her türlü provokasyonu yapabilecek durumda olmaları ve vekiller üzerinden aslında ülkelerin savaş hali... O nedenle de İdlib’deki görüntü zaten kritikti ama son gelişmelerle çok daha kritik bir süreç söz konusu. Niyesini MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş anlatıyor:

Haberin Devamı

“İdlib her an ateşlenebilecek bir el bombası durumunda. Çünkü oradaki sivil halkla karışmış silahlı İlamcı radikal örgütlerin bulunması, 30 bin kadar terörist ifade ediliyor, bunların birçoğunun provokasyonlara açık oluşu, birçoğunun özellikle MOSSAD, CIA gibi örgütlerin yönlendirmesiyle hareket edebilecekleri gibi bir karmaşık durumu ortaya çıkarıyor.”

Farklı yönlerden de provokasyonlar olabilir yani?

“Kesinlikle... İdlib’deki İslamcı radikal grupların provokasyonu olabilir. CIA’nın  Rusya ile Türkiye ilişkilerini zayıflatmak, kopartmak için provokasyonu olabilir. Özellikle İsrail’in yine Rusya-Türkiye ilişkilerini zayıflatmak için provokasyonu olabilir. Bütün bunlar hepsi sıcak çatışma içinde karşımıza çıkabilecek sorunlar. Onun için suhuletle, dikkatle değerlendirmek gerekir...”

Rusya ya da Esad kaynaklı manipülasyon olasılığı?

“Rusya’nın çeşitli bu tarz arka plan müdahalelerini düşünmek, dikkatle değerlendirmek lazım. Çünkü Putin son ana kadar Türkiye-ABD ilişkilerini, Türkiye-NATO ilişkilerini zayıflatmak isteyen bir politika uyguladı ve uygulamaya devam ediyor… Yani onun da bu çerçevede müdahaleleri, yönlendirmeleri olabilir tabii. Türkiye’nin bütün bunları hassasiyetle değerlendirmesi, öyle bireysel kararlarla meseleye bakmaması gerekir. Savaş en son sadece Türkiye’nin varlığını tehdit eden gelişmeler için olabilir.”

Haberin Devamı

Peki ya ABD’nin radikal İslamcı terör örgütü HTŞ(Heyet Tahrir el-Şam)’ye dönük sıcak mesajları, terör örgütü listesinden çıkarılacağına dönük iddialar? PKK’nın YPG/PYD ya da SDG olması gibi HTŞ için de bir harf oyunu durumu söz konusu olabilir mi? Öneş, devam ediyor:

“Olabilir. ABD’nin son zamanlarda öylesine bir tavrı vardı. Yani Suriye rejimine karşı HTŞ’nin kullanılması ki kullanıyor. ABD kendisi bakımından terörist örgütler listesinden çıkarabilir tabi.. Kendi kararı ama o Rusya’yı etkilemez. Rusya’nın kendisi HTŞ’yi Suriye rejimine karşı, Suriye Milli Ordusu dâhil hepsini terörist olarak görüyor. Ve Moskova Suriye rejimiyle birlikte hareket ediyor. Yani Türkiye’nin de desteklediği Suriyelilere de Rusya terörist olarak bakıyor.”

Haberin Devamı

ABD’nin olası bir harf oyunu Rusya’yı etkilemez yani?

“Hayır, Rusya kararlılığını devam ettiriyor. Putin’in hiçbir şekilde geri adım atmadığını çıkarıyorum ben. Moskova silahsızlandırma konusunda çok duyarlı, Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği konusunda çok duyarlı. Dolayısıyla son ABD-Türkiye ilişkilerindeki gelişmeler Rusya’nın da tedirginliğini artıran bir olay. Çünkü Türkiye’nin ABD eksenine dönüş manevraları yaptığı konusunda tereddütleri var.”

ABD Türkiye’yle ilişkiler konusunda samimi mi?

“Samimiyeti şurada; ABD Suriye’yi bölmek istiyor. ABD Fırat’ın doğusundaki yerleşimine devamlılık kazandırmak istiyor. ABD YPG’yi himaye etmeye devam ediyor. Bunları da açıkça söylüyor...”