Doğal Şifanın Peşinde Uykusuzluk

Günümüzde hayat iyice hızlanmıştır. Hayatın yavaş kabul edildiği yıllarda bile uykusuzluk vardı. Zira uykusuzluk kombine bir rahatsızlıktır. Vücutta ağrı mı var? Gönülde acı mı var? Hicranda yara mı var? Çeşitli nedenlerle kafaya kurulan konularda uykusuzluk yaparken, hırsta bu seremoniye katılmaktadır.

Günümüz insanlarının pek çoğu sakinleştirici ilaçlar kullanmaktadır. Oysa bu ilaçların pek çoğu geri teper, alışkanlık yapar, vücudu uyuşturur, yine de işe yaramaz. Son sözü yazımız başında şöyle söyleye biliriz; “kafanı temizleyip, vücudunu yoracaksın. Başka bir rahatsızlığın yoksa çok temiz bir uykun olur.”

Fiziki bir rahatsızlık varsa doktora gidilip bu mesele halledilmeye çalışılır. Ya da kabullenip, “Allah’ın bir imtihanıdır.” Deyip o rahatsızlıkla beraber dostça yaşamaya çalışılır. Ağrı, kolesterol, tansiyon, ateş, mide rahatsızlıkları, aşırı sıcak, değişik ilaçlar keza uykusuzluk yapar. Akşam saatlerinden sonra içilen demli çay veya kahve metabolizma hızlandırıcı olduğu için dikkat edilmelidir.

Akşamdan sonra rahatlamak için kitap okunur, stresli konulara girmeden sohbetler edilir. Bu özellikle çok yatıştırıcıdır. Yatak odası mutlaka havalandırılmış olması gerekir. Akşam yemeklerinde ağır yemeklerden uzak durulur veya az yenir. Yemekten sonra mideyi üşütmemek için de dikkat edilmesi gerekir. Kulunçta uykuyu sekteye uğratır. En azından bir krem, aromatik yağ veya masaj yaptırılır. Eğer kulunç ağrısı normalden daha fazla acı veriyorsa sırta şişe çektirilir. (Şişe çekmek gerçekten çok rahatlatıcıdır. Bilen insanların bu uygulamayı yapması gerekir. Kültürümüzde vardır.)

Çocuklara yatmadan önce masal anlatılması, kitap okunması tüm dünya kültüründe yer alırken, kültürümüzde de başa okunması, çeşitli nazarlıklar ve dualarda okunmaktadır. Masalda ve kitaptaki esas amaç beynin meşguliyet odağını değiştirmekte ve insanı uykuya hazırlayan en büyük etmenlerden biri olarak kabul edilmektedir. Yetişkinler içinde rahatlatıcı roman veya tercihe göre konuşan kitaplardan da yararlanılmasında fayda görmekteyim.

Uykusuzluk çocuklarda da görülmektedir. Vitamin eksikliği olup olmadığına aile doktorunda veya bir sağlık kuruluşunda bakıla bilmektedir. Özellikle B grubu vitaminin eksikliği uykusuzluk da yaparmış. Bu konuyu makaleme hazırlanırken öğrendim. Çocuk diş çıkartıyorsa keza acıdan yine uyuyamaz. Antihistaminik şuruplar garip bir şekilde uyku yapar. Hele vitaminle beraber alınırsa uyku kaçınılmaz oluyor. Tarifinde yazıyor mu? İşlevi nasıl bilmiyorum ama uyutuyor işte…

Uykusuzlukla alakalı bir şifa formülünü sizlerle paylaşmak isterim. Doktor Maurice Messegue Ihlamur demlemesiyle uyumayan çocukların banyo yapmasını önermiş ve işe yaradığını da belirtmiştir. Aynı uygulamayı uyuyamayan yaşlı bir kadında uygulattık. O da başarılı olmuştu. Ihlamur nasıl hazırlanır diyecek olursak; Kaynatılan suyun yarısı kadar ıhlamur atılıp iyice demlenmesi sağlanır. Demleme hazır olduğunda ıhlamurlar suyun içinden alınır. Su çok hazırlanırsa (Ilık-sıcak) rahatsız olan kimse o demleme suya yatırılır. Çok değilse o demleme ile uyuyamayan kimseye veya çocuğa masaj yapılır. (Koku terapi ve içirilmek suretiyle de tesiri artırılmaya çalışılır.

Bu liste uzar gider. Zira uykusuzluk her insana özeldir. Bu yüzden birine iyi gelen diğerine iyi gelmeye bilir. Uykusuzluk için kullanılan bitkiler zaten bellidir. Bu bitkileri sizlerle kullanım biçimleri de anlatılarak paylaşmak isterim. Bazı bitkileri de detay olarak anlatılsın ki bitki tanıtımına devam edelim diye düşünüyorum.

Oğul otu-Melisa (Melisa Oficinalis), Kedi otu kökü (Valeriana officinalis), Lavanta (Lavandula), Çarkı felek çiçeği (Passiflora incarnata), Papatya (Matricaria recitita), Kedi nanesi (Nebeta cataria), Şerbetçi otu (Humulus lopulus), Gelincik çiçeği ( Papaver rhoeas), Ihlamur (Flos tiliae), Sarı kantaron (Hypericum perforatum), Yeşil yulaf-Gök yulaf (Avena sativa), Arslan kuyruğu ( Leonurus cardinca), Beyaz ballıbaba ( Lamium album) Genelde bu bitkiler uykusuzluk için kullanılmaktadır.

Bir salata ve bir çay: Genelde salatalarımızda domates kullanırız. Salatalarımıza fesleğen ve kekik gibi bitkileri de biraz sıkça kullanırsak elbette ki faydalarını da görürüz.

Akşamın ilerleyen saatlerinde; Zencefil, tarçın ve yeşil nane çayının içilmesi önerilmektedir.

Çarkı felek çiçeği, kedi otu kökü ve gelincik çiçeği karışımlarından çay yapılması da önerilmektedir. Bu üç bitki de uykusuzluk ve stres için önerilmektedir. Ölçü ise ufalanmış bu bitkisel malzemenin karıştırılıp bir çay kaşığı demlemesidir.

Genelde ıhlamur ya sade ya da ayva yaprağı veya karanfil katarak demleriz. Bu konuda size değişik bir karışım sunayım. İkişer ölçü; Papatya, lavanta, oğul otu yanında bir ölçü portakal kabuğu çayını denemenizi tavsiye ederim.

Kedi otu kökü (Valeriana officinalis) Birkaç çay kaşığı kedi otu kökü ile yapacağınız çayı yatmadan hemen önce içmeniz uykuya dalmanıza yardımcı olacaktır. Bitkinin kökü bu konuda haklı olarak ün yapmıştır. İngiltere’de 80’den fazla kedi otu içerikli ilaçlar reçetesiz olarak satılmaktadır. Bazı kimyasal içerikli uyku ilaçlarının alışkanlık yaptığını herkes bilir. Kedi otunda böyle bir şeyde bulunmamaktadır. Kedi otunu öne çıkaran en önemli faktörlerden bazıları da bitkide bulunan diğer bileşenlerinde uykuya yardımcı olması ve birbirleriyle uyum içerisinde olmasıdır.

Kedi otunun diğer yararlarına bakacak olursak; Sinirleri sakinleştirme eğilimi, düz kas spazmlarının giderilmesinde yardımcı, kalp faaliyetlerinin tanzim edilmesinde, heyecan halinde, sinirlilik ve sinir yorgunluğunda, mide ve bağırsak ağrılarında kullanılan yardımcı bir bitkidir.

Halk tababetinde ise; Baş ağrısı, uykusuzluk, sara, guatr, baş dönmesi, yüksek tansiyon, asabi bayılmalar, histeri nöbetleri gibi rahatsızlıklarda kullanılmaktadır.

Kedi otu başka bir kaynakta ise şöyle anlatılıyor; Kalitesiz uyku ve huzursuzlukta eski çağlardan beridir kullanılan güvenli bir bitkidir. Sabırlı ve düzenli kullanıldığında; Depresyon, duygusal bozukluklar, dikkat eksikliği, hiper aktivite bozukluğunda, sinirsel astım, yersiz heyecanlanma, migren, mide rahatsızlıkları, kronik yorgunluk gibi geniş bir yelpazede insanlara yardımcı olmaktadır.

Kas ve eklem ağrıları için de harici olarak kullanılmaktadır. Bir takım kadın hastalıklarında, kaliteli bir uyku için banyo katkısı olarak da kullanılmaktadır.

Kedi otu kökü düzenli kullanıldığında migren ataklarının azaldığı gözlemlenmiştir.

Kedi otunun etkisini somut olarak görmek için, en az 4 hafta düzenli olarak kullanmak gerekmektedir. Buna aynı zamanda kür adı da verilmektedir. Melissa yani oğul otuyla birlikte kullanılması da önerilmektedir.

İsmini kediden alan bu bitki kedileri de sakinleştirdiği için bu ismi almıştır. Bahçelerde kedi otu yetiştirilmektedir. Böylece sakin bir kedinin daha kolay eğitileceği kabul edilmektedir. (Kedi üzümü ise; kedilerin bu bitkinin yapraklarını iştahla yediği içindir. Bunu kendim gözlemlemiştim. Yapraklarının tadına da bakmıştım. Harika bir ekşi tadı vardı.)

Kullanımı ise; Günde 2 kez bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı bu bitkiden veya melissa- kedi otu kökü karışımı atılır. Bardağın üstü kapatılarak 3-4 dakika demlenmesi bekledikten sonra içilir.

Arslan kuyruğu (Leonurus cardiaca) Günümüzde unuttuğumuz bitkilerdendir. Kadınların adet görme, döl yatağı problemlerinde, korku, gerginlikte, menopoz dönemlerinde başarılı olduğu kayıtlardadır.

Özellikle yaşlılarda uykusuzluk, huzursuzluk korku hallerinde başarılı olduğu da kayıtlardadır. Sizlerle bir çay formülü paylaşayım;

Arslan kuyruğu……………. 3 Ölçü

Sarı kantaron………………. 2 ölçü

Alıç……………………………… 2 ölçü

Oğul otu………………………. 2 ölçü

Kedi otu kökü………………. 1 ölçü

İncecik kıyılarak hazırlanan bu karışım harmanı, bir orta boy su bardağı kaynar suya bir tatlı kaşığı atılarak, bardağın üstü kapalı olarak 4-5 dakika demlendikten sonra süzülerek günde 2-3 bardak taze olarak içilir. Yatmadan yarım saat önce de içilir.

Oğul otu (Melissa oficinalis) Gaz söktürücü, kramp giderici, sinir sistemi kuvvetlendirici, anti depresif, terletici, kan basıncını düşürücü olarak kayıtlardadır. Sindirim sisteminde tüm kramplara, gaz şişkinliklerine karşı çok etkili olduğu da bilinmektedir. Anti depresif etkileri ise; Korku ve depresyon kaynaklı problemlere karşı kullanılmaktadır. Kalbi, kan dolaşımını kuvvetlendirdiği gibi yüksek kan basıncına karşı da kullanılmaktadır.

Sindirim problemlerine karşı orta boy su bardağı kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı oğul otu katarak, bardağın üzeri örtülüp, 6-8 dakika demlenmesi beklenir ve içilir.

Strese karşı ise; Lavanta veya ıhlamurla eşit oranda karıştırılıp aynı şekilde demlenir ve içilir.

Uykusuzluk için tarihi kayıtlarda; Haşhaş tohumu, marul ve tohumu devamlı ön planda tutulmaktadır. Haşhaşın tohumu çöreklere ve tatlılara katılmakta olup, hazırı satılmaktadır. Kendim denemedim lâkin denemede yarar görüyorum. Marul tohumu ezilerek kullanılması, marulun ilerleyen akşamda çerez gibi yenmesi neden olmasın diye düşünüyorum. Elbette ki, marulunda daha başka yararları olacaktır. Üzerine limon sıkılmış, maydanozla karışık bir tabak marul yemenin kime ne zararı olacaktır.

Günümüzde en çok içilen bildiğimiz çaydır. Bunu dahi bitkilerle süsleye biliriz. Keza bitki çaylarını bir alternatif olarak da kullana biliriz. Dikkat ederseniz çay iyice ufalanmış olarak satılmaktadır. Bizlerde kullanacağımız şifalı bitkileri ufalayıp, cam kavanozlarda muhafaza ede biliriz. Bu kavanozların üzerlerine içindeki bitkinin isimlerini, yetmezse karışımlarını ve demleme usullerini de yaza biliriz. Bu durum aynı kullandığımız baharatlara benzer. Bazen keyfe keder çorbalarımıza, yemeklerimize kata biliriz. Ay çekirdeği, kabak çekirdeği, yer fıstığı, ceviz gibi kuru yemişleri kavururken biberiye ile karıştırmanızı öneririm.

Şifalı bitkilerin tesirli ölçülerinden de bahsetmek isterim. Örneğin melissayı (Oğul otu) bir sefer içtin ve hemen şifasını beklemek boşunadır. Zira tesirini en az 3 gün sonra görmeye başlarsın. Durum öteki bitkilerde de aynıdır. Şifalı bitkilerde en fazla 3-4 hafta kullanıp ara vermekte vardır. Yukarda da bahsettiğim gibi buna kür denmektedir.

Uykusuzluk için lavanta yastıklarını da duymuştum. Uykusuzluk her kimseye münhasır bir rahatsızlıktır. Onun için kendi formüllerinizi kendiniz bulacaksınız. Eğer bir sıkıntı varsa emin olun nereye girseniz gidin onu götürürsün. Ondan kaçamazsınız. Aynı Erciyes Dağı gibidir. Üzerine yürürseniz pek abartıldığı gibi büyük olmadığını görürsünüz. Üzerine çıkarsanız o sıkıntı ayaklarınızın altında kalır ve göremezsiniz. Sıkıntı bir hastalıksa onunla barışık yaşamayı öğrenmekte şifanın başka bir yönüdür. En kolayı Yüce Allah’ın bir imtihanı olarak kabul etmektir. Şeker ve tansiyonumun varlığını öğrendiğimde dünya benim için bittiğini hissettim. Sonra onlarla barıştım. Hayatımı bunlara göre biraz dizayn ettim. Bitkilerle ve günümüz ilaçlarıyla sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ediyorum. Hastalık gelmezden önce yeteri kadar dikkat etmediğimi öğrendim.

Bitkilerle uğraşmak güzel bir etkinliktir. Küçükte olsa sonuç almak güzel bir mutluluktur. Ayrıca bilgi sahibi de olursunuz. En önemli konu doktora gidip tedavi olmaktır. Gerekiyorsa psikoloğa gidip destek almak gerekmektedir. İnsanlarımızın bu konuda ellerini biraz ağır aldığını da biliyorum.

Şifalı bitkilerin çocuklarda kaç yaştan itibaren kullanılmaya başlanması da önemlidir. Eğer çocuklara uygulanacaksa bu durum araştırılması gerekmektedir. Bitkileri anlatırken Latince isimlerini vermemdeki amaç da budur. Bitkilerin bilgilerine ulaşıp daha detay bilgiler elde ede bilirsiniz. İnternet ortamında sadece ürün satmak için gelişi güzel reklamlara itibar etmemek gerekmektedir. Şifacılık; Allah rızası, kullarını sevindirmek ve dertlerine çare ola bilme umududur. Bir dua ve memnuiyet çok büyük bir ücrettir. Yüce Allah nebatatı yaratırken, birçok güzelliği ve özelliği rahmet olarak dağıttığı için şükürlerimizi ve yarattığı doğayı elimizden geldiği kadar korumak biz insanların görevi olduğunu düşünüyorum. Hepinize sağlık ve mutluluklar dilerim.