"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âczimiz ziyadeleşiyor, azalmıyor!

MUHAMMED ŞEVİKER
20 Mayıs 2020, Çarşamba
Üç dört yıl kadar önce oğlumun bir arkadaşını ziyaret etmek için Bozdağlar üzerindeki bir mahalleye gittik.

Yeşiller giyinmiş Küçük Menderes’i arkada bırakarak kıvrımlı ve dar yollarda ilerliyoruz. Yaklaşık bir saat sonra, yolun çevresindeki çalı ve fundalıkların yerini çam ormanları alıyor.

Mahalle Küçük Menderes Ovası’nı, Gediz Ovası’na bağlayan bir güzergâh üzerindeki bir boğazda bulunuyor.

Yörede ceviz, kestane gibi ağaçlar ile fasulye ve mısır başta olmak üzere serinlik isteyen muhtelif ziraî ürünler yetiştiriliyor.

Gittiğimiz evin reisi ile konuşuyorum. Geleneksel usûllerle su arayan ve bulan biriymiş. Çevrede yaptığımız ufak bir gezinti sırasında biraz sohbet ettik.

‘Eskiden buraya göğe bakan; yaz yağmuru gözleyen derlerdi. Yani yağmur yağmadığı zamanlar buralarda bir şey ekip dikmek mümkün olmazdı. Şimdi ise artezyen kuyuları açıldı. Yaz kurak da olsa tarım yapılabiliyor.’

Muhatabım belki öyle demek istemedi, ama ben bu sohbetten epey sonra şunları düşündüm: Artık göğe bakıp rahmet gözlememize gerek kalmadı. İstediğimiz zaman suyu elde edebiliyor, ihtiyacımızı giderebiliyoruz. Şükre de pek öyle fazla ihtiyaç kalmadı.

Pagan düşüncesinin tesirinde ziyadesiyle kalan Batılının, özellikle Varoluşçuların, Sisifos Efsanesi’nde anlatılan, koca bir kayayı her daim bir tepeye gidip bırakan, tekrar aşağı yuvarlandığında da bıkıp usanmadan onu aynı yerine yeniden koyan bir adamdan çıkardıkları bir “ders” vardır: bütün başarılar tanrılara karşı kazanılmış birer zafer, insan egosunu besleyen birer kazanımdır.

Oysa hayali geniş olsa da eli, maddî kazanç itibariyle kısa olan insan “başarılar”ı kendi hanesine kaydetmekle haklı mıydı?

“Tabiata karşı zafer kazanmış” konumda mı olmalıydı yoksa Yaradan’ın hazinelerinin genişliğini daha iyi idrak edilebilmiş olduğu için şükür ve hamd makamında mı olmalıydı insanoğlu?

Modern insan yeryüzüne serilen nimetlerden daha çok istifade ettiği için daha şümullü bir şükürle mükellef değil miydi?

Rahmeti okyanuslardan buharlaştırarak gökyüzüne çıkartan ve sonra da rüzgârların emrine vererek binlerce kilometre yol aldıran kereme şükür gerekmez miydi?

Dağları birer kazık şeklinde yaratıp, yağmur bulutlarını onların üzerine çıkartarak yere indiren cûd ve kereme karşı şükür gerekmez miydi?

Eskiden yazın rahmeti veren bir Rab akla gelip şükredilirdi.

Şimdi ise suları, Yer’in insanın uzanamayacağı ateşli karnına kadar göndermeyip, insanın ulaşabileceği derinliklerdeki haznelerde (akiferler) yerleştiren ve kurak mevsimde kullarının hizmetine sunan, Kullarının Her Yaptığından Haberdar Lütuf ve İhsan Sahibine, su katreleri adedince şükür gerekmez miydi?

Artezyen kuyularını kazmak için gerekli olan demirin rahmet semasından indirilmesi ve onu Dâvud (as) Nebi’nin rehberliğiyle çeliğe çeviren insanın hizmetine sunan telâhük-ü efkârın (fikirlerin birbirine eklenmesi) Rabbine şükür gerekmez miydi?

Yeraltı suyu nimetini yerin derinliklerinden çıkartmak için gerekli olan enerjiyi petrol adlı hazineye veren bir Müdebbire perestiş edilmez miydi?

Güneşle, suyla, rüzgârla… gelen enerji adlı nimet hamd ve şükrü icap ettirmez miydi?

Tekerlek başta olmak üzere motorlu araçları insanlığın emrine hazır eden geçmişteki ve modern çağdaki bütün beyinlere ilham veren Yaradan şükrü hak etmiyor muydu?

Sonuçta, ziyadeleşen bilgi ve becerimiz ölçüsünde bize verilen nimetler içindeki in’âmı, yani nimet verme fiilini oradan da Naîmi (Nimet Vereni) bulmamız daha aşikâr bir görev hâline gelmeli.

Sonuçta kâinatta O’nu hatırlatanlar azalmadı, bilâkis arttı. Bu da gururu değil, şükrü ve hamdi ziyadeleştiren bir husus olmalı.

Allah şükürde hissemizi ziyade eylesin.

Okunma Sayısı: 1393
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • okur

    1.1.2023 06:02:42

    Yazılarınızı daha sık okumak dileriz. Tebrik ve dua ile..

  • Aykan

    20.5.2020 14:58:35

    Teşekkürler.

  • Serkan

    20.5.2020 12:51:27

    Allah razı olsun.Mülk suresi 30.ayette buyuruluyor ki = De ki: " Gördünüz mü? Sabaha kadar suyunuz bata kalırsa size bir âb-i revân getirecek kim?"(Elmalılı Hamdi Yazır meali)

  • Mehmet Yazıcı

    20.5.2020 12:26:58

    Allah razı olsun,tefekküre sebep oldunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı