Yumurta kapıya dayandı, kiralamalar standardına hızlı geçiş yolları

Aslı GEDİK
Aslı GEDİK VERGİ PORTALI Asli.gedik@pwc.com

Şüphesiz ki, yeni kiralamalar standardı TFRS 16’yı bu yılın ilk çeyreğinden itibaren finansal tablolarında uygulayan şirketler vardır. Beklenen, istenen, hatta özlenen durum da böyle erken kalkıp yol alanlardır. Şimdi hayat onlara güzel, yılsonu geliyor, standardı nasıl uygulayacağım derdi yok. Ama bir de “yumurta kapı” metodu izleyenler var, onlar ne yapsın? Atı almış Üsküdar’ı geçmişlere mi baksın. Yumurta kapı metodu da gerek öğrencilik, gerekse meslek hayatında test edilip onaylanmış bir metottur. Bu metotta uzun vadede ne başarı elde edileceği bilinmez ama yılın son çeyreğine girerken bu konuya yeni ısınanlar olarak en kısa sürede bu işi nasıl kotaracağımızı düşünüp kolları sıvayalım.

Unuttuklarımızı hatırlayalım

Kiralamalar standardını hızlıca hatırlamak gerekirse, kiracı olarak bunca senedir bilanço dışı tuttuğumuz, taahhüt olarak dipnotlarda belirttiğimiz faaliyet kiralaması işlemlerinin artık bilançoya alınmasıdır. Finansal kiralamalara benzer şekilde kiralama sözleşmesinden doğan kullanım hakkı varlığını ve kiralama yükümlülüğünü bilançomuza varlık ve yükümlülük kalemleri olarak kaydedeceğiz. Varlık olarak kaydettiğimiz kullanım hakkı varlığı sözleşme süresi veya ekonomik ömründen kısa olan süre dikkate alınarak itfa edilirken, kiralama yükümlülüğü paranın zaman değerini yansıtan faizle artarken, kira ödemeleri ile azalacaktır. “İşte bu kadar basit, bitti gitti “demek isterdim ama her standartta olduğu gibi bu standardın da ilk defa uygulanırken dikkate almamız gereken “geçiş hükümleri” var. O kapıdan bu hükümleri uygulamadan öyle kolay kolay geçemezsiniz.

Bildiğiniz gibi TFRS 16 Standardı, Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS) göre finansal tablo hazırlayan şirketler için bu sene uygulanması zorunlu bir standart. Dolayısıyla TFRS finansal tablo hazırlayan her şirketin 31.12.2019 tarihli finansal tablolarında yeni standardın ilk geçiş hükümleri etkilerini göreceğiz.

Yeni standarda geçişin en afili yöntemi

Kiralamalar standardına iki yöntemle geçebilirsiniz. Birinci yöntem, tüm yeni standartlarda geçişte uygulanan klasik yöntemdir. “…Sil baştan başlamak gerek bazen. Hayatı sıfırlamak…” şarkısındaki gibi finansal tablolarınızı yeniden yaratırsınız. Bu yeni standardı finansal tablolarınızda hep uyguluyormuş, faaliyet kiralamalarınızı bilançoda muhasebeleştiriyormuş gibi bilanço ve gelir tablosu hazırlarsınız. Bu yöntem TMS 8 Muhasebe Politikaları, Muhasebe Tahminlerinde Değişiklikler ve Hatalar Standardı’na göre yapılır ve geriye dönük uygulama “retrospective application” diye adlandırılır. Bu yöntemi uyguladığınızda, yeni standarda göre hazırlanmış 1.1.2018 tarihli açılış bilançosu, karşılaştırmalı 31.12.2018 ve 31.12.2019 tarihli bilançolar, ilgili yılların kapsamlı gelir tabloları, nakit akış tabloları ve özkaynak değişim tabloları sunmanız ve karşılaştırmalı olarak dipnot açıklamaları vermeniz gerekmektedir. Evet, uygulaması zor bir yöntemdir ancak finansal tablolarınızı karşılaştırmalı olarak analiz edebilmek için bu yöntemden iyisi yoktur ve yeni standarda geçişin ilk etkisi açılış bilançosundaki özkaynak kalemini etkileyecektir. Analiz açısından büyük kolaylık sağladığı için yatırımcıların tercihi genelde bu yöntemdir. Ancak üç bilanço hazırlamak ve 31.12.2019 tarihinde şirketinizin elinizde mevcut olan tüm kiralama sözleşmelerinin başlangıç tarihlerine gitmek önemli bir çaba, ön hazırlık ve sistem gerektirir.

Ama illa bu yöntemi uygulayacağım derseniz 31.12.2019 tarihinde şirketin elinde bulunan faaliyet kiralamaları kontratlarını bir araya getireceğiz.1.1.2018 tarihli açılış bilançonuzdaki kiralama yükümlülüğü tutarı, o tarihten sonraki kira ödemelerinin, kira sözleşmesinin başlangıcındaki zımni faiz oranı ( “implicit interest rate”) ile indirgenmesiyle bulacağınız tutar olacaktır. Kullanım hakkı varlığı ise sözleşmeden doğan yükümlülük, başlangıçtaki doğrudan maliyetler, varlığın sökülmesi ve taşınmasıyla, yerleştirildiği alanın restore edilmesiyle oluşacak giderler de dikkate alınarak oluşacak tutar olup açılış bilanço tarihine kadar itfa edilecektir. Varlık ve yükümlülük arasında oluşan fark açılış bilançosunda dağıtılmamış kârlar bakiyesinde (veya uygun görülecek diğer bir özkaynak bileşeninde) muhasebeleşecektir. Tabi sözleşme başlangıcı ile açılış bilanço tarihi arasında kiralama sözleşmesi kapsamındaki değişiklikler, uzatma veya erken sonlandırma opsiyonlarının kullanımı, endekslere bağlı artışlar, tahmini kalıntı değer, kiralama yükümlülüğünü ve dolayısıyla kullanım hakkı varlığı tutarını da değiştireceği için geçmişteki tüm hareketler önem kazanmaktadır. Eh, ben size söylemiştim bu yöntem kolay değildir diye.

Geçişin kolay yolları

Yeni standarda geçişin en afili halini yukarıda gördük. Ama gerçekçi olalım bu saatten sonra bizi ancak standardın geçiş hükümlerinde yer alan nispeten kolaylaştırılmış seçeneği (simplified approach” veya “cumulative catch-up approach) kurtarır. Öyle kolaylaştırılmış dediğime bakıp aldanmayın. Sonuçta her yeni standard gibi bu yöntemde de geriye dönük uygulama vardır. Ancak bu yöntemi seçtiğinizde karşılaştırmalı bilgiler hazırlamanız gerekmeyecektir.

Karşılaştırmalı bilgi vermediği için analizci ve yatırımcılar tarafından en sevilen geçiş yöntemi olamamakla birlikte, açılış bilançosu hazırlama derdinin olmaması ve karşılaştırmalı bilgi sunulmaması, yeni standarda geçiş eforunu son çeyreğe saklayanlar için önemli avantajdır.
Bu yöntemde kiralama yükümlülüğü tutarı geri kalan kira ödemelerinin, kiracının ilk uygulama tarihindeki (1.01.2019) alternatif borçlanma faiz oranı (Incremental Borrowing Rate - IBR) kullanılarak iskonto edilmiş bugünkü değeri olacaktır.

Kolaylaştırılmış yöntemde kullanım hakkı varlığı iki şekilde hesaplanabilir. Birinci seçenek, yukarıda bahsetmiş olduğumuz afili yöntemdeki kiralamanın fiilen başladığı tarihten bu yana uygulanıyormuş gibi, ancak kiracının ilk uygulama tarihindeki (1.01.2019) alternatif borçlanma faiz oranı (IBR) kullanılarak iskonto edilmiş defter değeri üzerinden hesaplamaktır. Varlık ve yükümlülük arasında oluşan fark 31.12.2018 tarihli bilanço dağıtılmamış kârlar bakiyesinde (veya uygun görülecek diğer bir özkaynak bileşeninde) muhasebeleştirilir. İkinci seçenek ise kullanım varlığı tutarını, bulduğumuz kiralama yükümlülüğü tutarına eşit kabul etmektir. Bu durumda bilançoya aldığımız varlık ve yükümlülük tutarları eşit olacağı için, dağıtılmamış kârlar bakiyesi etkilenmeyecektir. Yalnız biraz sonra bahsedeceğimiz ilave avantajlardan yararlanmayan şirketler bilançoya yazdıkları kullanım hakkı varlığına TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü hükümleri gereği, değer düşüklüğü testi uygulamayı unutmasınlar.

Kolaylaştırılmış yöntemi seçenlerin avantajları bununla bitmiyor. Çantadan daha ne tavşanlar, ne sürprizler çıkacak. “Practical Expedients” diye tanımlanan bu ilave avantajlara kısaca göz atarsak: başlangıçtaki doğrudan maliyetlerin istenirse dikkate alınmama, portföy olarak gruplanabilecek kiralama sözleşmelerine tek iskonto oranı uygulanması, uzatma ve erken sonlandırma opsiyonlarında kolaylıklar, değer düşüklüğü çalışması yerine TMS37 çerçevesinde yapılmış olan çalışmanın kullanılması, sözleşme süresinin bitimine 12 ay ve daha az kalmış sözleşmelere kısa süreli sözleşme istisnasından faydalandırma gibi.

Avantaj ve dezavantajlar

Her durumda olduğu gibi seçeceğiniz geçiş yönteminin de finansal tablolarda etkileri farklı olacaktır. Sözleşmenin içinde yer alan zımni faiz oranı, şirketin bu standarda geçiş tarihindeki alternatif borçlanma faiz oranı, sözleşmenin bitimine ne kadar süre kaldığı dikkate alınarak seçeceğimiz geçiş alternatiflerine göre bilançodaki kiralama yükümlülüğü tutarı ve kullanım hakkı varlığı tutarları farklılık gösterecektir. İleriki dönemlerde de kiralama yükümlülüğünden doğan faiz gideri ve kullanım hakkı varlığından doğan itfa gideri de gelir tablosunda seçmiş olduğumuz geçiş yöntemine göre faaliyet karımızı etkilemeye devam edecektir.
Herkese kolay geçişler dilerim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar