Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Taif halkını İslam'a davet için gitmiş ama taşlanmıştı. Taifliler bu Kutlu Elçiyi bağırlarına basmaları gerekirken, O'nu kan revan içinde bırakmışlardı.
Hz. Ebu Talib ve Hz. Hatice'nin vefatıyla müşrikler, Allah Resulü'ne ve mü'minlere zulümlerini kat be kat artırmışlardı.
Peygamberliğinin 12. yılıydı. Cenab-ı Hak, alemlere rahmet olarak gönderdiği Fahr-i Kainat Efendimizi (s.a.v.) eşsiz bir ikrama davet eder. Bu ihsan, İsra ve Mi'rac olarak bilinir.
"İsra", gece yürümek, gece yolculuğu yapmak anlamına gelir. "Mi'rac" ise, yükseğe çıkış aracı demektir.
Peygamber Efendimiz, bir gece Mescid-i Haram'dan alınarak Mescid-i Aksa'ya kadar götürülüp, oradan göklere çıkarılmış, İlahi ayetler kendisine gösterildikten sonra alındığı yere, yatağının bile sıcaklığının soğumadığı bir müddet içerisinde, tekrar geri getirilmiştir.
Özel olarak Resulüllah'ın Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya olan yolculuğuna İsra, oradan semaya uruc edişine Mi'rac adı verilir.
Efendimizin, uyanık ve beden-ruh beraberliği ile gerçekleşen Mi'rac mucizesini, bu çerçevede birçok sahabe ulaştırmıştır. Bunlardan bazıları: Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mesud, Ebu Said el Hudri, Enes b. Malik, Cabir b. Abdillah, Huzeyfe b. Yeman, Said b. Müseyyeb?
Kur'an-ı Kerim'de bu mucize şöyle anlatılır:
"Mümtaz kulunu, ayetlerimizin bazısını kendisine gösterelim diye bir gece Mescid-i Haram'dan alıp, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya kadar götüren Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir, eksikliklerden uzaktır. Her şeyi işiten ve gören O'dur." (İsra, 1)
İsra gerçekleşmeden önce Cebrail (a.s.) gelir, Resulüllah'ın mübarek kalplerini açar, Zemzem ile yıkar ve içini hikmet ve de iman nuru ile doldurur. Buna İnşirah-ı Sadr denir ve çocukluk dönemlerinde de uygulanmıştır.
Bu hadiseden sonra Halik'a yolculuk başlar. Hz. Peygamber, Burak'a bindirilir.
Burak Allah Resulü'nü görünce şaha kalkar. Hz. Cebrail bunu itaatsizlik kabul ederek müdahale eder ve şöyle der: "Kendine gel ey Burak! Yemin olsun ki, haşir sabahına kadar Muhammed Mustafa kadar şerefli bir insan senin sırtına ne binmiştir, ne de binecektir."
Burak utanır ve tatlı bir mahcubiyetle terler içinde kalır.
Allah Resulü, Cebrail'in yularını tuttuğu Burak'la beraber Mescid-i Aksa'ya gelir. Fahr-i Kainat efendimiz, bu aziz mekanda, Hz. İbrahim, Hz. İsa, Hz. Musa, Hz. Adem başta olmak üzere birçok peygambere imamlık yapmış ve 2 rekat namaz kıldırmıştır.
Mescid-i Aksa'da Burak'ın görevi bitmiştir. Bundan sonraki yürüyüş, yine manevi bir vasıta ile olmuştur ki, buna Mi'rac denmektedir. Allah Resulü, "Şimdiye kadar ondan daha güzel bir şey görmedim. Ölünüz, son nefesinde gözlerini ona diker" buyurmuşlardır.
Peygamberimiz, Cebrail ile yedi kat göğü geçmiş, bu seyir sırasında birinci kat semada Hz. Adem, ikinci kat semada Hz. İsa ve Yahya, üçüncü kat semada Hz. İdris, beşinci kat semada Hz. Harun, altıncı kat semada Hz. Musa ve yedinci kat semada Hz. İbrahim ile mülakat etmişler, merhabalaşmışlardır.
Öyle bir fezaya çıkarıldı ki Allah Elçisi, orada kaderleri yazan kalemlerin cızırtılarını duyuyordu. Ve nihayet, Allah Resulü'nün önüne Sidre-i Münteha sahası açıldı. Allah'tan başkası tarafından bilinmeyen makamlar gösterildi.
Bu son noktadır. Hiçbir varlık, o noktadan bir adım öteye geçemez. Belki de bu saha varlıkların yaratılış sebebi olan Hz. Muhammed (s.a.v.) için halkedilmiş, sadece Peygamberimiz için bir defaya mahsus olarak kullanılmıştır.
Dolayısıyla bundan öteye geçmek Cebrail'in de haddi değildir.
Sidre-i Münteha'dan öteye yolculuk Refref'le olmuştur. Esasen zaman ve mekan kabuğunu delen sır da Refref'te gizlidir. Zira Refref Muhabbetullahtır. O, bu seyirdeki vasıtaların zübdesidir, vuslat aracıdır. Madde planında "yeşil bir perde"ye teşbih olunur. Dost, Dostuna vasıl olurken yalnızdır artık; zat, sıfat ve esma tecellilerine muhataptır.
Resulüllah'ın Mi'rac'ını Rabbimizden dinleyelim:
"Battığı zaman and olsun yıldıza ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da.
O, kendi arzularına göre de konuşmaz.
O'nun (anlattıkları), kendine vahyedilenden başka bir şey değildir.
O'na (müthiş kuvvetli melek olan Cebrail) öğretti.
Akıl ve görüşünde kamil bir melektir. Hemen doğruluverdi.
Ve O, en yüce ufukta idi.
Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
İki yay kadar yahut daha yakın oldu.
O zaman "Kul"una vahyedeceğini vahyetti.
Gözleriyle gördüğünü kalbi de yalanlamadı.
Gördükleri hakkında kendisiyle tartışacak mısınız şimdi?
And olsun O'nu, Sidretü'l-Münteha'nın yanında önceden bir kere daha görmüştü.
Cennetü'l-Me'va da onun yanındadır.
Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
Gözü ne şaştı, ne de haddi aştı.
And olsun ki; Rabbinin ayetlerinin en büyüklerinden olanlarını gördü." (Necm, 1-18)
Allah Resulü hediyelerle döndü. Bunların bazıları şunlardır:
Bakara Suresi'nin son ayetleri, beş vakit namaz ve Muhammed ümmetinden şirk koşmayanların bağışlanacağı müjdesi?
Mi'rac mucizesi tüm yönleriyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rahmeten lil Alemin Hz. Muhammed (s.a.v.) eserinin 1. cildinde detaylıca anlatılmaktadır. Bizler kısa bir özetini sizlere sunmaya çalıştık.
Yarın akşam bu büyük mucizenin yaşandığı, bizlere birçok hediyenin bahşedildiği Mi'rac Kandilidir.
Sevilmiş ve seçilmiş bir gecedir. En güzel şekilde idrak etmemiz gerekmektedir.
Allah Mir'ac kandilimizi mübarek eylesin ve şimdiden yapacağımız ibadetleri kabul eylesin. Âmin.
Hz. Ebu Talib ve Hz. Hatice'nin vefatıyla müşrikler, Allah Resulü'ne ve mü'minlere zulümlerini kat be kat artırmışlardı.
Peygamberliğinin 12. yılıydı. Cenab-ı Hak, alemlere rahmet olarak gönderdiği Fahr-i Kainat Efendimizi (s.a.v.) eşsiz bir ikrama davet eder. Bu ihsan, İsra ve Mi'rac olarak bilinir.
"İsra", gece yürümek, gece yolculuğu yapmak anlamına gelir. "Mi'rac" ise, yükseğe çıkış aracı demektir.
Peygamber Efendimiz, bir gece Mescid-i Haram'dan alınarak Mescid-i Aksa'ya kadar götürülüp, oradan göklere çıkarılmış, İlahi ayetler kendisine gösterildikten sonra alındığı yere, yatağının bile sıcaklığının soğumadığı bir müddet içerisinde, tekrar geri getirilmiştir.
Özel olarak Resulüllah'ın Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya olan yolculuğuna İsra, oradan semaya uruc edişine Mi'rac adı verilir.
Efendimizin, uyanık ve beden-ruh beraberliği ile gerçekleşen Mi'rac mucizesini, bu çerçevede birçok sahabe ulaştırmıştır. Bunlardan bazıları: Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mesud, Ebu Said el Hudri, Enes b. Malik, Cabir b. Abdillah, Huzeyfe b. Yeman, Said b. Müseyyeb?
Kur'an-ı Kerim'de bu mucize şöyle anlatılır:
"Mümtaz kulunu, ayetlerimizin bazısını kendisine gösterelim diye bir gece Mescid-i Haram'dan alıp, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya kadar götüren Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir, eksikliklerden uzaktır. Her şeyi işiten ve gören O'dur." (İsra, 1)
İsra gerçekleşmeden önce Cebrail (a.s.) gelir, Resulüllah'ın mübarek kalplerini açar, Zemzem ile yıkar ve içini hikmet ve de iman nuru ile doldurur. Buna İnşirah-ı Sadr denir ve çocukluk dönemlerinde de uygulanmıştır.
Bu hadiseden sonra Halik'a yolculuk başlar. Hz. Peygamber, Burak'a bindirilir.
Burak Allah Resulü'nü görünce şaha kalkar. Hz. Cebrail bunu itaatsizlik kabul ederek müdahale eder ve şöyle der: "Kendine gel ey Burak! Yemin olsun ki, haşir sabahına kadar Muhammed Mustafa kadar şerefli bir insan senin sırtına ne binmiştir, ne de binecektir."
Burak utanır ve tatlı bir mahcubiyetle terler içinde kalır.
Allah Resulü, Cebrail'in yularını tuttuğu Burak'la beraber Mescid-i Aksa'ya gelir. Fahr-i Kainat efendimiz, bu aziz mekanda, Hz. İbrahim, Hz. İsa, Hz. Musa, Hz. Adem başta olmak üzere birçok peygambere imamlık yapmış ve 2 rekat namaz kıldırmıştır.
Mescid-i Aksa'da Burak'ın görevi bitmiştir. Bundan sonraki yürüyüş, yine manevi bir vasıta ile olmuştur ki, buna Mi'rac denmektedir. Allah Resulü, "Şimdiye kadar ondan daha güzel bir şey görmedim. Ölünüz, son nefesinde gözlerini ona diker" buyurmuşlardır.
Peygamberimiz, Cebrail ile yedi kat göğü geçmiş, bu seyir sırasında birinci kat semada Hz. Adem, ikinci kat semada Hz. İsa ve Yahya, üçüncü kat semada Hz. İdris, beşinci kat semada Hz. Harun, altıncı kat semada Hz. Musa ve yedinci kat semada Hz. İbrahim ile mülakat etmişler, merhabalaşmışlardır.
Öyle bir fezaya çıkarıldı ki Allah Elçisi, orada kaderleri yazan kalemlerin cızırtılarını duyuyordu. Ve nihayet, Allah Resulü'nün önüne Sidre-i Münteha sahası açıldı. Allah'tan başkası tarafından bilinmeyen makamlar gösterildi.
Bu son noktadır. Hiçbir varlık, o noktadan bir adım öteye geçemez. Belki de bu saha varlıkların yaratılış sebebi olan Hz. Muhammed (s.a.v.) için halkedilmiş, sadece Peygamberimiz için bir defaya mahsus olarak kullanılmıştır.
Dolayısıyla bundan öteye geçmek Cebrail'in de haddi değildir.
Sidre-i Münteha'dan öteye yolculuk Refref'le olmuştur. Esasen zaman ve mekan kabuğunu delen sır da Refref'te gizlidir. Zira Refref Muhabbetullahtır. O, bu seyirdeki vasıtaların zübdesidir, vuslat aracıdır. Madde planında "yeşil bir perde"ye teşbih olunur. Dost, Dostuna vasıl olurken yalnızdır artık; zat, sıfat ve esma tecellilerine muhataptır.
Resulüllah'ın Mi'rac'ını Rabbimizden dinleyelim:
"Battığı zaman and olsun yıldıza ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da.
O, kendi arzularına göre de konuşmaz.
O'nun (anlattıkları), kendine vahyedilenden başka bir şey değildir.
O'na (müthiş kuvvetli melek olan Cebrail) öğretti.
Akıl ve görüşünde kamil bir melektir. Hemen doğruluverdi.
Ve O, en yüce ufukta idi.
Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.
İki yay kadar yahut daha yakın oldu.
O zaman "Kul"una vahyedeceğini vahyetti.
Gözleriyle gördüğünü kalbi de yalanlamadı.
Gördükleri hakkında kendisiyle tartışacak mısınız şimdi?
And olsun O'nu, Sidretü'l-Münteha'nın yanında önceden bir kere daha görmüştü.
Cennetü'l-Me'va da onun yanındadır.
Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
Gözü ne şaştı, ne de haddi aştı.
And olsun ki; Rabbinin ayetlerinin en büyüklerinden olanlarını gördü." (Necm, 1-18)
Allah Resulü hediyelerle döndü. Bunların bazıları şunlardır:
Bakara Suresi'nin son ayetleri, beş vakit namaz ve Muhammed ümmetinden şirk koşmayanların bağışlanacağı müjdesi?
Mi'rac mucizesi tüm yönleriyle Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rahmeten lil Alemin Hz. Muhammed (s.a.v.) eserinin 1. cildinde detaylıca anlatılmaktadır. Bizler kısa bir özetini sizlere sunmaya çalıştık.
Yarın akşam bu büyük mucizenin yaşandığı, bizlere birçok hediyenin bahşedildiği Mi'rac Kandilidir.
Sevilmiş ve seçilmiş bir gecedir. En güzel şekilde idrak etmemiz gerekmektedir.
Allah Mir'ac kandilimizi mübarek eylesin ve şimdiden yapacağımız ibadetleri kabul eylesin. Âmin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024