25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milyonlarca memur, neden ‘HAYIR’ diyecek?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

20 gün önce yine bu köşede yayımlanan yazımın başlığı şöyleydi; “Devlet memurlarının güvencesini kaldıracaklar(mı)?”

Bu yazım üzerine çok sayıda kamu emekçisinden, yıllarını devlete hizmete adamış memurlardan ve yakınlarından doğrudan ve/veya dolaylı çok sayıda ileti ve yanıt aldım.

Hepsinin ortak paydası tek kelime ile “istikbal endişeleriydi”. Memurları parti devletinin elemanı yapmaya, memurların iş güvencelerini, performans-reform vb. adı altında kaldırmaya, hatta memurları tamamen “sözleşmeli” yaparak tek güvenceleri olan “iş güvencelerini” ortadan kaldırmaya yönelik iddiaların ve tartışmaların, memur camiasında çok büyük bir tedirginlik ve hoşnutsuzluk yarattığını gözlemledim. Gerçekten de sayıları 2.5 milyon civarında olan memurların -partizan ve militan olmayan- çok büyük çoğunluğu bu endişeleri taşıyor ve yaşıyor.

Çünkü kamu görevlileri, memurlar bir siyasi partinin ve/veya adamın iki dudağının arasında görev yapmak, partizanlığa ve/veya yanlışlarına alet olmak istemiyorlar.

Devlet memurları, kanun-hukuk ve kamu yararını gözeterek çalışmak istiyorlar.

Bakın Sosyal Güvenlik Bakanı “...memurluk tapulu mal olmayacak...” diyor ve ekliyor; “... Memurun kendisini geliştirmesinin önü açılmalı, liyakatı, performansı değerlendirilmeli, yılların getirdiği kıdemle, birikimle bunu önlemek doğru değil. Bunda da ısrarla güvence diyorsak, kamu da beklediği hizmeti alamaz...”

Görüleceği üzere, ilgili bakan konuşmasında (tepkiler üzerine inkâra çalışsa da) “iş güvencesi” olan memurlardan beklenen hizmetin alınamayacağını” açık bir şekilde söylüyor.

Bana göre, işin gerçeği, yani reform-performans ölçümü gibi lafların arkasındaki esas neden, menzillerine yürürken bir manada “ayak bağı” olarak görülen, namuslu-tarafsız-tecrübeli ve yetişmiş kamu emekçilerinin, memurların “iş güvencelerini” yok etme niyetidir.

Diğer bir ifadeyle, partizan ve militan olmayan, haksız-usulsüz ve keyfi işlemlerde kullanamayacakları deneyimli ve tarafsız memurların ve kamu emekçilerinin başlarının üstünde “ Damoklesin kılıcını” sallandırabilmektir.

Referandumda, birçok haklı-önemli ve ciddi nedenle “Hayır” oyu verecek memurlar için, belki de en önemli hayati neden, işte bu “çalışma ve iş güvencelerine” yönelik ciddi ve yakın tehlike ve tehdittir.

Kamuoyu araştırma şirketlerinin araştırmalarında, anketörlere “kararsız” ve hatta “evetçi” olduklarını söyleyerek iktidarın olası baskısından ve şerrinden sakınan memurlar, güçlü bir şekilde “Hayır” oyu vereceklerini-güvendikleri kişi ve yerlere, birçok kanaldan bildiriyor, söylüyor, ima ediyor ve 16 Nisan’da belki de kendi istikballeri için hayati öneme haiz olduğunu düşündükleri “Hayır” oylarını atacakları anı sabırla ve kararlılıkla bekliyorlar.

Biz de, “HAYIR”lısı olacak diyoruz...