Metin Kurt Futbol Turnuvası'nın ardından: 'Romantik Çağ'ın son temsilcilerinden...

Uyuşturucuya Karşı Metin Kurt Futbol Turnuvası’na katılan spor tarihçisi Mehmet Yüce'yle söyleşi yaptık. Yüce, Metin Kurt isminin yeni nesiller tarafından yeterince bilinmediğini ve Metin Kurt ruhunun endüstriyel futbol çağında yeniden canlandırılması gerektiğini söyledi.

İsmail Sarp Aykurt

Türkiye futbol tarihini, “Osmanlı Melekleri, İdmancı Ruhlar ve Romantik Yürekler” kitaplarıyla kimi devreler üzerinden araştıran bağımsız spor tarihçisi Mehmet Yüce ile Uyuşturucuya Karşı Metin Kurt Futbol Turnuvası’nda Metin Kurt’u ve Metin Kurt’un miras bıraktığı mücadele ve deneyimleri konuştuk.

Metin Kurt'la ilgili anılarını paylaşan Yüce, düşüncelerini "Metin Kurt aslında yel değirmenlerine karşı yürüyen Don Kişot gibi bir insan. Yani, onların seni ne kadar öğüteceği belli dahi olsa, o bu öğütmeye isyan ederek ona karşı durmuş bir insan ve de omurgalı bir insan" sözleriyle paylaşıyor.

Söyleşi şu şekilde:

Merhaba... Bugün sizinle hem futbolculuğu hem de ilk spor sendikasını kuran, mücadeleci ve solcu kimliği ile bilinen Metin Kurt’u konuşmak için bir araya geldik.  Öncelikle, Metin Kurt sizin için ne ifade ediyor, onu siz nasıl anlatırsınız sorusu ile başlayalım isterseniz.

Metin kurt, kendini sürüde hissetmeyen insanlardan biriydi. Yani bildiğimiz futbolculara hiç benzemiyor. Daha insan yönü ortaya çıkmış, futbolu da para için değil, zevk için oynayan bir insan. Aynı zamanda da iyi oynayan bir futbolcu. Onun devrinde yani kalburüstü birkaç futbolcudan biri kendisi.  Her daim rakipten korkmayan ve ona saygı duyan bir karakter. Metin Kurt, haksızlığa isyan eden bir insan aynı zamanda. Arkadaşlarını ve grubunu savunan hatta bazen onlara rağmen savunan insanlardan birisi. O hangi konuda iş yapsaydı, o konuda yine aynısını yapardı. Çünkü onun karakteri ve eğitimi o yöndeydi. Bunu söyleyebilirim herhalde.

Şöyle devam edelim. Aslında makine mühendisi olmanıza karşın 1999 yılından beri futbol tarihi üzerine çalışmalar yapıyorsunuz. İlk kitabınız Osmanlı Melekleri’ni ise 2009’da yazmaya başladınız. Ancak daha sonra bir ara verdiğinizi biliyoruz. Ve akabinde Kadıköy’de Metin Kurt’a verilen bir söz… Bize o günlerden ve görüşmeden bahseder misiniz?

O görüşmeyi ben çok istiyordum. İki tane Metin var Türk futbolunda. Bir tanesi Metin Oktay, öbürü de Metin Kurt. Metin Kurt ile bir arkadaşım aracılığıyla, Kadıköy’de onu gördüğünü öğrendim ve ona beni tanıştırır mısın kendisiyle dedim. Metin Kurt son derece sokağa dönük bir insan olduğu için, tanınmamış bir insan ile bile rahatlıkla iletişim kurabilen bir yapıdaydı. Kendisine doğrudan telefon açtım. Beni büyük bir memnuniyetle karşıladı. Gittik ve buluştuk kendisi ile. Çok güzel şeyler anlattı bana. Bunların bir kısmını Romantik Yürekler’de yazdım. Başına yazdım, hatta hususi bir bölüm yaptım ona Romantik Yürekler’de. Böyle başladı ilişkimiz.

Üç defa buluştuk toplamda. Dördüncüde artık ses kaydı da alacaktım. Fakat hastanede idi. O bana ‘dost’ derdi hep. Mehmet dost diye bana hitap ederdi. Onun için araştırma falan da yapmıştım kütüphanelerde, ikinci kitabı için. Ve şu oldu, kendisi ben hastaneden çıkınca dedi ameliyattan ben seni bulacağım, merak etme dedi. Ama maalesef ameliyat masasında kaldı.

Güzel zamanlardı diye düşünüyorsunuz sanıyorum, Metin Kurt ile olan buluşmalarınızı…

Onunla tanışmış olmaktan dolayı son derece gururluyum. Yani onun gibi biriyle tanışmış olmak, konuşmak, ona birtakım sorular sormak, onunla röportaj yapmak gerçekten bana kendimi çok iyi hissettirdi. O bana ve ben ona Türkiye futboluyla ilgili bir şey yazmak istediğimden, karaladığımdan bahsedince de  “Türkiye futbol tarihi mutlaka yazılmayı hak ediyor ve çabanı destekliyorum” diye bir yazı yazdı. Bende o yazıyı, o imzasını Romantik Yürekler’in yani son kitabın en son resmi olarak koydum. Ona verdiğim sözü tuttuğum için de çok mutluyum.

'METİN KURT'U TANIMAK...'

Benzer sorular üzerinden devam edelim istiyorum. Sizce Metin Kurt isminin Türkiye spor ve özellikle futbol tarihi üzerindeki etkisi ne seviyede, ya da bu etki nasıl olmalı?

Kimse tanımıyor Metin Kurt’u maalesef. Çünkü Metin Kurt, endüstriyel futbolun sevdiği bir şahsiyet değil. O, futbolun arsada, toprak sahada oynananlarından yana, Romantik Çağ’ın son temsilcilerinden. Yani, Galatasaray ile Bayern Münih maçında Breitner ile olan fotoğrafı zaten her şeyi anlatıyor aslında. Metin Kurt aslında yel değirmenlerine karşı yürüyen Don Kişot gibi bir insan. Yani, onların seni ne kadar öğüteceği belli dahi olsa, o bu öğütmeye isyan ederek ona karşı durmuş bir insan ve de omurgalı bir insan. Esneyebiliyor, ama asla omurgası kırılmıyor. Dogmatik değil kesinlikle, esneyebiliyor ama esnediği kadar da dik durabiliyor. Metin Kurt için bunları söyleyebiliriz.

Buradaki tüm gençler ve biz Uyuşturucuya Karşı Metin Kurt Futbol Turnuvası için bir araya geldik. Turnuva bir misyonla, Metin Kurt’un anısı ve mücadelesini yaşatmak gibi bir amaç ile yola çıktı. Bize turnuva ile ilgili gözlemlerinizi aktarabilir misiniz?

Valla, gençler çok eğleniyorlar. Tam işte Metin Kurt’un istediği bu. Bayram havası içinde ve kimse kimseyi kırmadan, üzmeden. Gerçekten bunun bir oyun olduğunun bilincinde. Ve aynı zamanda bu oyunun sayesinde dostluk ve arkadaşlık ortamının gelişmesi. Bir dayanışma ruhunun olması. Metin Kurt’un istediği buydu. Metin Kurt’un istediği futbolun kirlenmesi değildi. Siz işte bugün bu kirlenmenin en azından bir kısmını temizlemiş oldunuz. Metin Kurt herhalde bunları görseydi çok sevinirdi, çok mutlu olurdu.

'ONU ANLAMAKTAN UZAKLAŞAN BİR NESİL VAR'

Üç ciltlik futbol tarihi çalışmanızın son cildi olan Romantik Yürekler’de, “Masumiyeti Bitiren Yeni Çağ” olarak tarif ettiğiniz dönemin başlangıcının, Metin Oktay’ın 38 gollük rekorunu kırması için Tanju Çolak’a ikram edilen gol olduğunu yazmıştınız. Sizce de bu dönemde Metin Kurt’a olan ihtiyaç daha da artmıyor mu?

Hem de nasıl… Ama önce bunu anlayabilmek gerekiyor. Yani Metin Kurt’u anlamaktan gittikçe uzaklaşan bir nesil var diyelim. Ancak işte sizin bu yaptığınız çalışmalarla tekrar Metin Kurt ruhu canlanır, canlanabilir. Ben bunu umuyorum. Sanıyorum Metin Kurt bunu istiyordu.

Endüstriyel futbol düzeninde sizce nasıl bir mücadele verilmeli bundan sonra? Gerçi, ticarileşmiş demek mi daha doğru olur buna?

Endüstriyel futbol derken, ticarileşmiş ve artık kirlenmiş bir futboldan söz ediyoruz. Ortada sponsorlar var. Bahis şirketleri var. Dolayısıyla futbolun ben artık eskisi kadar temiz olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Bununla mücadele etmek, bu oyunla tekrar bir saygı kazandırmaktan geçiyor bana göre. Ve sizin bu yaptığınız bu amatör faaliyetlerin devam etmesi ile ancak sağlanabilir.

Son olarak, spor tarihi üzerine yaptığınız, yapacağınız son çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Benim yaptığım çalışmalara gelince, dördüncü bir kitap yazıyorum. “Alelıtlak Baldırı Çıplak” ismi. Alelıtlak, genellikle demek. Bunlar çok eski futbolcuların anlattıkları hatıralar. Onlarla yapılan röportajlar, makaleler. Bunları anlatıyor. Hepsini buldum, derleyip topladım ve bir tane kitaba sığdırdım. İyi de fotoğraf var içinde. Ondan sonraki projem de, Türkiye derbiler ve büyük maçlar tarihi olacak. Ama bildiğimiz Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’tan farklı şeyler anlatmayı düşünüyorum.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler…

Ben teşekkür ederim, sağ olun.