* “Tek kişiye dayalı, hukukun kontrolünde olmayan başkanlık, şahsiyetçilik veya ucube cumhur-başkanlığı sistemi, ‘bila-kayd ü şart ulu’l-emre itaat’i getirir. / Bu [ise], istibdatı, şahısları putlaştırmayı getiriyor; o da keyfîliği, hukuksuzluğu…” (Ali Ferşadoğlu)

21 MART 2017 SALI 

* “Bir gazete ki başyazarlığını Bediüzzaman Hazretleri yapıyor. Bir gazete ki her gün her köşesinde nur saçıyor, manşetlerinde hak ve hakikati haykırıyor; her sayısı bir lahika mektubu mesabesinde… Böyle bir gazetenin kapatılmasını istemek, Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a ihanet etmek değil midir?” (Abdil Yıldırım)

* “Esasen AKP’nin kuruluşundan ve iktidar oluşundan bu yana partinin yetkili kurullarının gerçek bir oylama ve oy çokluğuyla aldığı bir tek karar bile yok. Mesela cumhurbaşkanlığına, meclis başkanlığına ya da başkan vekilliklerine… aday belirlemede hep ‘temayül’ yoklandı. Ve ‘tek yoklayıcı’ ve ‘tek oy sayıcı’ daima Erdoğan oldu, sonuçları da o açıkladı... Bundan büyük vesayet mi var!” (Ahmet Battal)

* “Üstadımızın, kendisine yapılan haksız ve hukuksuz muamelelere karşı maddi kuvvetle mukabele etmeyişinin hikmeti neymiş? ‘Eğer bunlara karşı maddi kuvvetle mukabele etmiş olsaydım yüzde 10 zındı[ğın/]dinsizin yüzünden yüzde 90 masum zarar görecekti.’ demek istiyor. Siyasal İslamcıların akıl edemedikleri ve anlayamadıkları nokta burası! Genellikle de sırf Bediüzzaman’ın bu düşüncesinden dolayı [ona] sıcak bakmazlar…” (Atilla Yılmaz)

* “Hz. [Muhammed] Mustafa (asm), tarihin en mazlumu olmasına rağmen gücü ele geçirdiğinde aynıyla mukabele etmedi, herkesi affetti…” (Mustafa Oral)

* “Bediüzzaman, eserlerinde ve mektuplarında okuyanlara daha çok ‘aziz ve sıddîk’ hitabını tercih eder, hiçbir zaman insanlara yüksekten hitap etmez, ‘emrivaki, yargılama, sorgulama, korkutma’ intibaı uyandıracak ifadeler kullanmaz.” (Muzaffer Karahisar)

22 MART 2017 ÇARŞAMBA 

* “Biz olayları siyasetçilerin söylediği sözlerle değerlendirmemeliyiz, bizim o sözlere ihtiyacımız yok; çünkü Risale-i Nur bize kâfidir…” (Mustafa Gönüllü)

23 MART 2017 PERŞEMBE 

 * “Herkes gibi bu gazetenin [‘Yeni Asya’] naşirleri (yazarları çizerleri) de bilir kolay lokma yutmayı, onlar da bilir suya sabuna dokunmadan ihsanlara konmayı; ama dava adamlığı bu değil!” (Ali Rıza Aydın)

* “Son süreçte, ‘Türkiye ve AB karşıtları’nın birbirini besleyen tahrikleriyle Türkiye, sinsi ve sistemli bir şekilde AB’den uzaklaştırılmaya çalışılıyor!” (Cevher İlhan)

* “Saltanatı ele geçirenler, seçimlerin/referandumların hemen tamamında hep ‘karşıtlık’ üzerinde[n], yani ‘reaksiyoner’ bir kampanya yürüttüler. Kendi marifetlerini anlatmaktan çok her defasında ya bir mağduriyete oynadılar ya da ayrı bir düşmanı nazara vermeyi tercih ettiler. (...) Bundan kârlı sonuç aldıkları içindir ki aynı alışkanlığı devam ettiriyorlar…” (M. Latif Salihoğlu)

 * “18 Mart 1915 günü ‘Çanakkale [Deniz] Zaferi’nin kazanılmasında Yarbay M. Kemal’in herhangi bir te’siri olmadığı hâlde resmî ideoloji ona mâl etmeye çalışıyor!” (Naci Tepir)

24 MART 2017 CUMA 

* “Kocaman kocaman adamlar, okumuş yazmışlar, ekranlar ‘Said-i Nursi’ demiyor mu bir tuhaf oluyor, şaşırıyor, bir mana veremiyorum! Evet, doğduğu yere atfen ‘Nurslu Said’ anlamında ‘Said-i Nursi’ [ibaresi] doğrudur; ancak o, ismini ‘Said Nursi’ olarak yazıyorsa değiştirebilir miyiz?” (Ali Hakkoymaz)

* “Hesap veremeyen, denetlenemeyen, takip ve kontrol edilmeyen idarecilerin yanlış yapmaları mümkündür! Bu bakımdan ne kadar takip, kontrol ve denetleme olursa idarecilerin hata yapma nispetleri de azalır; ki bu idareciler şahıs olarak ‘veli’ dahi olsa[lar] denetleme ihtiyacı değişmez. (…) Kim ki hesap sorulmasından ve denetlenmek istenmesinden rahatsızlık duyuyor[sa], o yanlış yoldadır…” (Faruk Çakır)

* “(…)Bediüzzaman, kendi ülkesinin idarecileri tarafından maruz kaldığı olumsuzluklara karşı ömrü boyunca şefkat içinde hareket etmiş(…), kendisine hayatı boyunca anlamsızca verilen sıkıntılara rağmen hürriyet ve demokrasiden asla taviz vermeyerek gayretlerini sürdürmüştür.” (Mustafa Öztürkçü)

* “Bu dehşet asrında ‘Yeni Asya’cıyım.’ demek, o çizgide/o meslek ve meşrepte kalmak, itidali muhafaza etmek yürek istiyor!” (Nejat Eren)

25 MART 2017 CUMARTESİ 

* “(…)Bediüzzaman, demokrasiye—‘Meşrutiyeti meşruiyet unvanıyla kabul ve telakki ediniz.’ buyurarak —s ahip çıkılmasını istemiştir…” (M. Ali Kaya)

* “Herkes karalama peşindeyken, cemaatimiz Risale-i Nur’ları Türkiye âfakında canlı tutma peşinde… Buna bin kere şapka çıkarılır. Allah razı olsun!..” (Süleyman Kösmene)

 * “‘Yeni Asya,’ kimilerinin hamuduyla lokumlarını zıkkımlandığı fakir fukara, garip guraba hakkı olan o devlet imkânlarından hiçbir zaman faydalanmadı ki... Buna tenezzül dahi etmedi. Hiçbir zaman o kaynaklardan su içmedi ki…” (Şenol Berk)

26 MART 2017 PAZAR

* “Bu vatana ihanet eden, darbe yapan, halkına kurşun sıkanları önce Allah’a, sonra adalete havale ediyoruz. Ama n’olur içini yarıp da göremediğiniz kalpleri ‘hainlik’le suçlamayın; zira o kalpte suçladığınız şeyler yoksa, bu, ahirette ödenemeyecek kadar ağır bir bedel olur!..” (Fatma Karabaş)

* “(…)Taşlı tarlanın ilk amelesi kıll u kışır ve afaralardan temizlenmesi olmalıydı ki Said Nursi onu yaptı. Zira bin senedir birikmiş dağlar büyüklüğündeki kal’aların harabeleri, bozulan ‘umumi akıl, kalp ve vicdan,’ ‘şeairsiz bir din’ tamir gerektiriyordu…” (Ömer Faruk Özaydın)

***

Not: Yukarıdaki tespitler, gazetemizin (yılın 12. haftasına tekabül eden) 20-26 Mart 2017 tarihli nüshalarından derlenmiştir.