Bilinen bir kıssadır, vaktiyle bir baba gamsız ve hiçbir şeyi umursamayan oğluna sürekli “Sen adam olmazsın” diye serzenişte bulunur. Oğlu ise yıllarca çalışır durur ve neticesinde devlet kademesinde vezirlik makamına kadar yükselir. Vezir olduktan sonra, uşaklarına babasını yanına getirmelerini söyler. Vezirin maksadı babasına ne kadar önemli bir adam olduğunu kanıtlamak… Bir süre sonra babası gelir ve oğlu babasına “bana senden adam olmaz der dururdun, bak vezirim artık” diyince, babası oğluna “ben sana vezir olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Eğer adam olsaydın babanı ayağına getirtmez, sen yanıma gelirdin” şeklinde cevap verir.

***

Üniversite tercih dönemlerini yeni atlattık ve sürekli haber sitelerinde “en çok kazandıran meslekler”, “bu meslekleri seçenler köşeyi dönecekler”gibi haberlere rastlayınca bu kıssa aklıma geldi. Son zamanlarda gençlerin gelecekleriyle ilgili yapacakları tercihlerde maddi kazançlar, terfiler, şöhretler ön plana çıkarılıyor ve seçeceği meslekte toplumda yarar sağlama yönü tamamen göz ardı ediliyor.

***

Sosyal medyanın, televizyondaki saçma dizilerin ve reklam filmlerinin kanaati yok edip toplumu aşırı tüketime yönelttiğinden, kültür yozlaşmasına uğrattığından süreklidem vurmaktayız. İşte şimdi de aynı erozyon, gençlerimizin meslek tercihlerinde karşımıza çıkıyor. Sürekli maddi kazanımları ön plana çıkaran televizyon yayınları, haber siteleri, sosyal medya konu başlıkları vs. yüzündengençlerde öyle bir algı oluşuyor ki, bu kardeşlerimiz üniversiteden mezun olup anında bir mesleğin tüm detaylarına vakıf olmadan yüksek maaşlar- terfiler kazanmayı, eğer bu maaşı ve terfileri elde edemezse anında çalıştığı işyerini bırakıp başka iş yerine geçmeyi, mevcut iş yerlerinde başarı sadece kendisine aitmiş gibi hissettirmek için işi başkasına öğretmemeyi, bilgi aktarmayı, paylaşmayı umursamamayı, bir üst terfiyi alabilmek için insani değerlerini yitirebilmeyi reva görür hale geliyorlar.

***

Geçtiğimiz günlerde bir çalışma arkadaşım anlatmıştı. İşletmede çalışan bir “usta”,bir eliyle monitörde makinenin ayarlarını yaparkendiğer eliyle de monitörü gizliyormuş. Neden? Çünkü işini başkasının öğrenmesini istemiyor, bilgiyi saklıyor ve güya kendini değerli hale getiriyor. İş kültürü içinde, çalışmaktan tek anladığı şeymaaş-makam-şöhret üçlüsü olan insan maalesef erdemlerini geride bırakıyor.

***

Meslek özelliği itibariyle gizlilik esası çok katı olan muhasebeciliği düşünün. Bu mesleğin birinci kuralı sır tutabilmektir çünkü meslek gereği çalıştığıiş yerinin ve işverenlerinin tüm bilgilerini bilmek durumundadırlar. Dolayısıyla bu meslekte ahlak ve güvenilir bir insan olabilmek en üst seviyede önemlidir. Bu mesleği ahlaki noksanları olan insanların ne hale getirebileceği ve çalıştıkları iş yerlerine ne gibi zarar açabilecekleri aşikar. Ya da bir tamirciyi düşünün. Kendisine gösterilen araba ya da başka bir eşyada sırf para kazanmak uğruna değişmesine gerek olmayan bir parçayı değiştirse, ya da daha ucuz malzeme varken daha pahalı malzeme kullansa hiçbirimiz fark etmeyiz. Etik ve ahlaki değerler A dan Z ye tüm meslekler için olmazsa olmazımızdır.

***

İşin özeti, sürekli maddi kazançlara göre algıların şekillendirildiği şu zaman diliminde, etrafımızdaki genç kardeşlerimizin hem tercihlerinde hem de üniversitede eğitim süreçlerinde zihinlerinden tek geçen şeyin altı haneli maaş-makam-şöhret olmamasına dikkat edelim. Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak, başka insanların hayatlarına dokunmak, entelektüel gelişimini ilerletmek, Türk ve dünya klasiklerinin tamamını okumak, başka kültürleri, medeniyetleri okuyarak ve gezerek keşfetmek gibimanevi kazançları elde etmelerini sağlayalım. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.