Gül Mutlu Eskihancılar

Gül Mutlu Eskihancılar

gulmutlu.eskihancilar@gmail.com

Tüm Yazıları

Ding, ding, ding...
Bu da ne böyle diyeceksiniz biliyorum.
Bunlar bayram tebriği için gelen mesajlar!
Bayramınız kutlu olsun...
Tek replik, birçok numara seçimi ve tek bir tuş...
Tuşa bastığın an, görevini yerine getirmiş oluyorsun.
Hatta nasıl bir bayram mesajı yazsam diye kafa patlamanıza bile gerek yok.
Başkalarının düşünüp hazırladığı klişe mesajlar var.
Bazılarında cicililer bicililer, bazılarında ağır edebiyat ve bazılarında da yaratıcı görseller. Seç beğen al.
Bunları nereden bulacağım derdi de yok.
Nasıl olsa tanıdık birilerinden mutlaka gelir bu mesajlar.
Eee, siz de size gönderileni iletiverin gitsin, bu iş de hemen bitsin.
Ohhh görev tamamlandı!
Ay şimdi herkesi tek tek ara, aynı konuşmaları yap.
Ev ahalisinden biri mesaj yerine konuşmayı mı tercih etti, “Benden de selam söyle” diyerek işin içinden sıyrılabilirsiniz.
Her işin bir kolayı var artık.
Rahmetli Barış Manço’nun şarkı sözündeki, “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar. Giyelim en güzel giysileri” dizelerinin yerini, “Oh bugün bayram, erken kalkmaya gerek yok” dizelerine, “bayram coşkusunun” yerini ise, “tatil coşkusuna” bırakalı uzun yıllar oldu.
Bayramın gerçek anlamı yalan oldu, suya karışıp gitti.
Bayramlarda alınan ve başuçlarında saklanan kırmızı pabuç hikayeleri de tarihteki yerini alalı çok oldu.
Yorucu ve yoğun tempoya birkaç gün ara vermek çok iyi fikirdi tabii.
Bayram tatili hangi günlere geliyor?
Hafta sonuyla birleşecek mi? Dört günlük tatil dokuz güne çıkacak mı?
Tatile nereye gidelim?
Siz nereye gidiyorsunuz?
Bayramda burada mısınız? Hadi rezervasyon yapalım...
Bir telaş, bir heyecan...
Ve günlerden bir gün hiç tanımadığımız, adını duymadığımız hatta varlığından bile haberdar olmadığımız, sevimsiz olduğu gibi bir o kadar da ölümcül olan “Kovid 19” girdi hayatımıza. Bırakın tatile gitmeyi, kapı dışarı çıkamaz olduk.
Eve tıkıldık kaldık.
Kimilerimiz mutfağa, kimilerimiz bahçeye (balkona, kimilerimiz kitaba, kimilerimiz filmlere) dizilere verdi kendini.
Başlarda, “Valla evde kalmak pek iyi geldi bana” derken, şimdilerde seçim opsiyonun elimizden alınmasına “öfkelenir”, bu işin uzamasına “söylenir”, sevdiklerimizi göremediğimiz için de “özlem dolu” hale geldik.
Hepimiz sıkıldık, hepimiz bunaldık!
Ve bir bayram günü zorunlu olarak evlerimizde oturur olduk!
Peki her şey normale dönmüş olsaydı, acaba bu bayram ne yapardık?
Özlemden yanıp tutuştuğumuz sevdiklerimizin yanında olup, birlikte çifte bayram coşkusu mu yaşardık, yoksa yeni bir tatil sevinci mi?
Ding, ding, ding...!
Sevdiklerimizle geçen her gün bayram. Sağlık, sıhhat ve afiyetle uyandığımız her yeni gün bayram.
Virüsten tam anlamıyla kurtulacağımız gün bayram.
Her gününüz bayram olsun...!
Bu arada, geçmiş Ramazan Bayramınız da mübarek olsun.

Haberin Devamı

Bu ne kalabalık?

Haberin Devamı

Geçen hafta Bodrum merkezdeki Cumhuriyet Caddesi, sanki eski günlerine dönmüş gibiydi.
Bir kalabalık bir kalabalık.
Sosyal mesafeye biraz boşvercilik var gibi ama en azından herkes maskeli.
Bodrum halkı ilk günden beri gerek Sağlık Bakanlığı’nın ve gerekse Bodrum Belediyesi’nin uyarılarını ciddiye aldı.
Kendini bilmez bir takım insan topluluğu dışında herkes çok dikkatliydi ve gerçekten mecbur kalmadıkça sokağa çıkmadı.
Aynı caddede sık sık alışveriş yaptığım büfenin sahibine, “Her şey düzeldi de benim mi haberim yok” diye takıldım.
Sesli cevap vermedi ama vücut dili şaşkınlığını anlatmaya yetti.
“Peki senin ne işin vardı orada” derseniz, çok geçerli bir sebebim var.
Evimiz o caddede!
Neyse efendim, diyeceğim şu ki, “henüz virüse bağışıklık kazanmadık” ama “fikrine bağışıklık kazandığımız” apaçık ortada!
Öte yandan, zaten fikir terazisi bu aralar oldukça dengesiz.
Bir bakıyorsun endişe tarafı ağır basıyor, bir bakıyorsun cesaret tarafı.
(Ya da belki buna umursamazlık, kabullenme veya sıkıntı tarafı da diyebiliriz.) Tedbirlerin alındığı ilk günden beri dikkati elden bırakmayan dostlarım bile şirazeden çıkmak üzere. Umarım biz tedbirleri bırakmadan önce bu virüs peşimizi bırakır.

Haberin Devamı

Bodrum’u anlatmaya devam ediyoruz...

Bayramın ikinci günü Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ve ilçede görev yapan basın mensupları, internet üzerinden toplantı gerçekleştirdik.
Gündemde Bodrum’un mağdur kaderi kaçak yapılaşmadan tutun, belediye faaliyetlerinin detayları hakkında sorulan tüm soruları, büyük bir samimiyetle yanıtladı Başkan Aras.
Toplantı genelinde benim en önemli bulduğum konu (içinde bulunduğumuz ve turizm açısından oldukça sıkıntılı günleri de göz önünde bulundurursak) Bodrum’da gerçekleştirilmeye çalışılan
“Kültür Turizmi” oldu.
Başkan Aras, bu konuya yönelik “Turizmi çeşitlendirerek Bodrum’un sıkışıp kaldığı üç aylık sezonu, ilk aşamada altı aya çıkarmayı hedefliyorduk” açıklamasını yineledi.
“Maalesef bu süreçte bu kez de salgın sorunuyla karşı karşıya kaldık.
Ancak Karia coğrafyasının başkenti Bodrum’u; tarihiyle, kültürüyle, antik kentleriyle, müzeleriyle, tarımıyla, iklimi ve gastronomisiyle anlatma çalışmalarımız devam ediyor ve çok olumlu tepki alıyoruz” diye de ekledi.
Kültür ve sanat turizmi için gelen turist profili çok farklı. Bu nedenle, rotamızı daha rafine turist profili yakalama yönüne çeviriyor olmamız oldukça sevindirici.