11 Ağustos 2018 23:00

Melodramdan güldürüye

Melodramdan güldürüye

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1960’ların ilk yarısında hayat bulan toplumsal gerçekçi filmlerin son bulmasıyla ve oluşan yeni hayat koşulları nedeniyle ticari/popüler Yeşilçam filmleri egemen konuma geçer. ‘Yerli Sinema’nın kendisine dönüşen ana akım filmlerin omurgasını da melodramlar, salon komedileri oluşturur.

Güldürü/gülmek tarihler boyu her kültürde küçük görülür. Buna karşın alt kültür, geniş halk yığınları egemen güçlere, seçkin zümrelere karşı gülmeceye sarılır. Gülmece onlar için hayata direnme, başkaldırı aracı olur. Ezilen, hor görülen halk ve kendi içlerinden çıkan kahramanlar güldürü öğeleriyle egemenlere, kendisine tepeden bakanlara karşı bir duruş sergiler. Hacivat-Karagöz oyunları bu anlamda önemli örneklerdir. Geleneksel tiyatronun ortaoyunu da bu alanda önemli bir yer tutar.

Yakın tarihe kadar varlığını sürdüren ortaoyununun son temsilcilerinden biri de sinemada da izleme imkânı bulduğumuz İsmail Dümbüllü’ydü. Bütün bunlara -komedinin önemli bir muhalefet ve başkaldırı aracı olmasına karşın- belli dönemlerde, özellikle de toplumsal uyanışın, toplumsal muhalefetin yükseldiği dönemlerde egemenlerin güldürüyü ucuzlatılmış mizaha dönüştürülmüş biçimiyle halkı uyutma, uyuşturma aracı olarak kullanılmasının eklenmesi de başka bir gerçekliktir. Sinemada 1960’ların sonunda, özellikle de 1970’li yıllarda ucuz ve yozlaştırılmış güldürünün uyuşturma aracı olarak kullanılmasının örneklerini çokça gördük.

Geleneksel Türk Tiyatrosu’ndan sinemaya geçen komedinin ilk dönemlerinde Ali ile Veli, Memiş ile İbiş, Edi ile Büdü gibi ikili karakterler oluşur. 1950’li yıllardan başlayarak 1960’lara damgasını vuran önemli komedi oyuncuları yer alır filmlerde. Settar Körmükçü, Vahi Öz, Aziz Basmacı, Toto Karaca, Kenan Büke, Tevhit Bilge’yi bu oyunculara örnek olarak verebiliriz. Yeşilçam’ın yükselişe geçtiği, film sayısında önemli artış yaşandığı 1960’larda Amerikan sinemasının da etkisiyle salon komedileri doğar.

Atıf Yılmaz 1957 yılında (Fikret Hakan-Pervin Par-SettarKörmükçü’lü) Gelinin Muradı ve 1960 yılında da (Orhan Günşiray-Nurhan Nur-Suphi Kaner-Ali Şen’li) Dolandırıcılar Şahı filmleriyle, öyküsü kasabada geçen güldürü filmlerini çeker.

Salon güldürülerinin bir anlamda başlatıcısı ve ‘yıldız yönetmeni’ Osman F. Seden olur. Bol yıldızlı ve büyük kadrolarla çekilen filmlerin yapımcı yönetmeni Osman Seden’in melodramları da, salon güldürüleri de bir yıldızlar geçidi, Yeşilçam’da unutulmayan yüzler geçidi gibidir. Arka fondaysa, bütün güzelliğiyle bir belgesel gibi İstanbul akar. Osman Seden’in bu türde verdiği ilk örnekler olarak 1962 tarihli Ne Şeker Şey, 1963 tarihli Badem Şekeri ve 1964 tarihli Beş Şeker Kız adlı ‘şekerleme üçlüsü’nü sayabiliriz. Bu türün bir başka önemli yönetmeni de Hulki Saner’dir: “Amerikan sinemasının etkileriyle olgunlaşmaya başlayan anlatım dili, giderek daha bir akıcılığa ve yalınlığa doğru profesyonel bir çizgi izler. O yıllarda önemi pek fark edilmese de tipleme yaratma açısından yönetmen sineması gündemdedir. Örneğin bu dönemde, yani 1958-1964 yılları arasında Osman F. Seden’in Cilalı İbo ile Adanalı Tayfur’u ve Hulki Saner’in Turist Ömer’i güldürü sinemasının üç büyükleri olarak ortaya çıkar” (Agâh Özgüç, Türlerle Türk Sineması, Sf. 67 Dünya Kitapları, İstanbul, Ekim 2005). Popüler Yeşilçam sinemasının öne çıkan bu üç tiplemesi çok tutar, seriye, furyaya dönüşür. Bu üçlünün ilk kahramanı Cilalı İbo’dur.

Melodramların, salon güldürülerinin yapımcı yönetmeni Hulki Saner, Belgin Doruk’lu, Göksel Arsoy’lu, Ayhan Işık’lı, Türkan Şoray’lı, Suphi Kaner’li, Vahi Öz’lü aile-gişe filmleri yaparken Ayşecik’li filmler furyasına da katılır.

1960 yılında Memduh Ün’ün yönettiği Ayşecik filmiyle Türk sinemasında çocuk oyunculara dayanan filmler dönemi başlıyordu. Daha önceki yıllarda da kimi filmlerde, örneğin 1952 yılında Süavi Tedü’nün yönettiği Göçmen Çocuğu filminde çocuk oyuncular rol almıştı. Hatta bu filmin başrolünde Perihan Tedü’yle birlikte Küçük Erkan adındaki çocuk oyuncu vardı. Filmde ayrıca çok sayıda ilkokul çocuğu oynatılmıştı. Fakat Ayşecik filmiyle çocuk oyuncular, ‘çocuk yıldızlar’ dönemi başlar.

Ayşecik serisinin beş filminin yönetmeni Hulki Saner’dir. Hulki Saner’in 1963 yılında yönettiği Ayhan Işık’lı, Sevda Ferdağ’lı Sadri Alışık’lı filmi Helal Olsun Abi filminde Sadri Alışık, Turist Ömer rolündedir ve ilgi çekmesiyle bir tipin seriye dönüşmesinin yolu açılır. Ayşecik’li filmler sürerken (o filmlerin de Turist Ömer’i olan) Sadri Alışık, 1964 yılında Hulki Saner yönetmenliğinde başrole çıkar, Turist Ömer olarak. Rüknettin (Vahi Öz) ve Bedia (Mualla Sürer) filmin öne çıkan diğer iki yıldızı olurlar.

1960’lı yılların salon güldürüleri arasında Nejat Saydam’ın yönettiği Belgin Doruk’lu, Ayhan Işık’lı, Sadri Alışık’lı 1961 tarihli Küçük Hanımefendi de yerini alır, ilk film tutunca seriye dönüşür. Ardından Küçük Hanımın Şoförü, Küçük Hanımın Kısmeti ve Küçük Hanım Avrupa’da çekilir.

Ayşecik’li, Ömercik’li filmlerde de, diğer birçok salon güldürüsünde de belirgin roller, komik karakterler vardır; dede, dadı, aşçı, kâhya, bahçıvan, şoför, kötü adamlar, kötü kadınlar, kahramanın iyilik meleği arkadaşları ve bu rollerin başarılı unutulmaz oyuncuları... Hulusi Kentmen, Münir Özkul, Salih Tozan, Ali Şen, Necdet Tosun, Cevat Kurtuluş, Vahi Öz, Mürüvvet Sim, Mualla Sürer, Sami Hazinses, Hüseyin Baradan, Önder Somer, Dursune Şirin, Jale Öz, Feridun Çölgeçen, Suna Pekuysal gibi oyuncular bu rollerle özdeşleşmiş unutulmaz, yüzleri, sevimli tipleridir bu filmlerin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa